Al-i İmran Süresi 7. Ayet Meali ve Tefsiri
Al-i İmran Süresi 7. Ayet Meali: Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım ayetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır, diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde sapma meyli bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşabihlerin peşine düşerler. Halbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek payeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar.
Al-i İmran Süresi 7. Ayet Tefsiri: Sana kitabı indiren odur.
Ey resullerin en kamili! Peygamberlik için seni seçen, niyabet ve hilafeti için seni ayıran, seni desteklemek ve tasdik etmek, senin şanını yüceltmek için bir ihsan ve ata olarak, sana karşı haddi aşan ve muhalefet edenleri aciz bırakan kitabı kendi katından indiren odur.
O, kitabını kullarının dünya ve ahiret ahvali ile ilgili işlere delalet eden ayetler ve sürelere ayırmıştır.
Onlardan bir kısmı muhkem ayetlerdir. Bunlar, her iki dünyayı da dikkate alan, insanlar arasında cereyan eden hükümler, muameleler, davranışlar, inançlar gibi hususlarda, onların bütün farklı gruplarının genelini ilgilendiren ayetlerdir.
Bunlar kitabın anasıdır/esasıdır. Bütün insanlar için onlara uymak zorunludur. Kitabın ayetlerinin Diğer bir kısmı müteşabihattır. Dini hükümleri kabul etmede, taatte ve ibadette mevcut olan hikmetlerle, insanların faydasına yönelik marifet ve hakikatlerle ilgilidir. Bunlar insanları kulluğa yöneltir ve bilhassa büyük azim sahibi olup tevhid denizine müteveccih olanlar içindir
Ne var ki, kalplerinde eğrilik olanlar, zahir ile bâtını birleştiren hak yoldan sapmış olanlar, Onun müteşabih olanlarına uyarlar. Cehalet ve inatla, muhkem ayetlere sarılmayı terk ederler. Bilmezler ki, hakikat ve marifete ulaşmak ancak ve ancak, muhkem ayetlere yapışıp zahiri tezhip edip süslemekle mümkündür.
Onların, kalplerinde eğrilik bulunanların bu faaliyetten maksatları ancak Fitne arzulamaktır. Yani insanlar arasında fitne ve tevhid yolundan saptırmak için inançlarında fesat ortaya çıkarmak içindir.
Onların tevilini istemektir. Akıllarının hoşuna giden ve nefislerinin istediği şeylere yorumlamak içindir. Bunlar bid’atçilerdir. Allah onları kahretsin. Onların tevilini Allah’tan başka kimse bilemez. Onları hakkıyla yorumlamak sadece kitabı indiren Allah’a mahsustur. Çünkü, kelamullah’ın tevili, Hakk’ın inayet ve tevfikine mazhar olmayanların gücü dahilinde değildir.
İlimde derinleşmiş olanlar, ilm-i ledünnide derinleşmiş olanlar, beşeri güçlerle elde edilemeyip, sadece Hakk’ın desteği sayesinde tahsil edilebilen marifet ve hakikatleri havi ilham ve vahyi ölçüsünde, onun tarafından desteklenmiş ve başarıya ulaştırılmış kimseler:
Derler ki: Biz onlara iman ettik. Biz kitabın muhkem ayetlerine de, müteşabih ayetlerine de, hepsine yakien inandık, derler Hepsi Rabbimizin katındandır. Ayetlerin hepsi onun katından inmiştir. Biz onda nasıl olur da farklılık görürüz! Ancak lüb gönül sahipleri öğüt alır (7).
Tevhidin özü ve aslı üzere yaratılıp, fasit ve batıl görüşlerden müteşekkil heva şeytanının ordusunun nefsani kuvvetleri olan kabuktan yüz çevirenler, ancak ihlas ve akıllılık üzere o kitaba uyarak öğüt ve nasihat alırlar.
Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: I / bkz: 278-280