A’raf Süresi 11-18 Arası Ayetlerin Tefsiri
A’raf Süresi 11. Ayet Meali: Sizi yarattık, sonra şekillendirdik, sonra meleklere Adem’e secde edin dedik ve hepsi secdeye kapandılar, sadece İblis secde edenlerden olmadı.
A’raf Süresi 11. Ayet Tefsiri: Yine size bahşetmiş olduğumuz nimetlerden olarak sizi yokluktan çıkardık, insan olarak var ettik, sizin için ne yapıp yapmayacağınızı belirledik ve takdir ettik, sonra sizi kendi suretlerimizle süsledik, sizi kendi ahlakımızla ahlaklandırdık, sonra da bizim güzelliklerimizi görmeleri ve şaşkınlık içinde kalmaları için meleklere, bizim suretimizde yaratılmış olan Adem’e saygı duyunuz, onun karşısında aşağı konumda olduğunuzu kabul ediniz, bizim yüceliğimizi ve onun değerini kabullenmek için ona secde ediniz, dedik. Çünkü o bizim bütün sıfatlarımızın ve isimlerimizin tecelligahı olan cilalı bir ayna idi. Size bizim vahdet yolumuzu gösterecekti.
Melekler bizim bütün sıfatlarımızın ve isimlerimizin yansımalarından ibaret eserimizi görür görmez secdeye kapandılar ve kendilerinin bu yeni mahluk karşısında daha aşağı bir derecede olduğunu anladılar. Ancak nefsin kötü casuslarının başkanı olan İblis, kendilerine secde etmeleri emrolunanlar zümresinden olmasına rağmen secde etmedi.
A’raf Süresi 12. Ayet Meali: Allah buyurdu: Ben sana emretmişken secde etmekten seni alıkoyan nedir? İblis: Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu da çamurdan yarattın dedi.
A’raf Süresi 12. Ayet Tefsiri: Allah, İblisin tiynetindeki pisliği bildiğini açığa çıkarmak için, “ey İblis, sana ve arkadaşlarına, halifem olan Adem’e secde etmenizi emrettiğim halde sen niçin secde etmedin?” diye sordu.
İblis, kendi çürük ve batıl yaratılışının bir gereği olarak verdiği cevapta, ben Adem’den daha üstünüm, çünkü beni parlayan bir ateşten yarattın, onu ise ışıksız, kapkara bir çamurdan yarattın, üstün birinin daha aşağı birisi karşısında tezellül göstermesi uygun olmaz, dedi.
İblis emr-i vücubinin gereklerini yerine getirmekten geri durunca, bu emrin tevhid-i zati demek olan sırrını idrak edemeyince Allah onu yüce huzurundan kovmuştur. Çünkü zıll-i kamil ve mazhar-ı cami olana secde edilmesi, emri tek ve bir olan zat-ı hakikiye, Adem üzerinde tecelli eden gerçek mabuda yönelme emridir. Şöyle ki:
A’raf Süresi 13. Ayet Meali: Allah, in oradan, senin oradan büyüklük taslama hakkın yok, çık, çünkü sen aşağılıklardansın, dedi.
A’raf Süresi 13. Ayet Tefsiri: Allah o şeytanı oradan uzaklaştırarak, ey mel’un, tezellül gerektiren, korku gerektiren, gayr ve sivaya iltifat etmemeyi gerektiren tevhit sahasının izzet ve şanını terk et, dedi. Senin batıl bencilliğinden doğan boş ve gereksiz ifadelerle üstünlük taslamak ve büyüklenmek haddin değildir, dedi. O cennetten çık. Çünkü sen nerede ve nasıl olursan ol, kovulmuş ve aşağılanmış olacaksın. Diğer aşağılananların da aşağılanmasına sebep sen olacaksın.
Sonra İblis, Adem’e secde etmeyi reddetmesi sebebiyle huzur-i ilahiye kabul edilmeyince ve huzur-i ilahide bulunmaktan umudunu kesince, Allah’a:
A’raf Süresi 14-15 Ayet Meali: Onlar tekrar dirilinceye kadar beni beklet, dedi. Allah da: Sen bekletilenlerden oldun buyurdu
A’raf Süresi 14-15 Ayet Tefsiri: Şeytan Adem’den intikam almak için, ey Rabbim, onlar tekrar dirilinceye kadar aralarında sapkınlık yaptırmam için bana mühlet ver diye yalvardı.
Buna cevaben Allah, daha önce Bakara süresinde işaret etmiş olduğumuz sırrına açıklık getirerek, onlardan hakikati gerçekleştirenlerle batıllara sarılanların belli olması için, hidayette olanlarla sapıklıkta olanların ayırt edilmesi için sen bekletilenlerdensin, istediğin mühleti sana verdim, dedi. İblis;
A’raf Süresi 16. Ayet Meali: Beni kovduğun için: senin doğru yoluna oturacağım, dedi.
A’raf Süresi 16. Ayet Tefsiri: Yani beni insanların yüzünden huzurundan kovduğun ve uzaklaştırdığın için ben de onları saptırmak için senin yoluna oturacağım, onlara pusu kuracağım diye cevap verdi.
Başka bir ifadeyle kullarının senin tevhidine ulaşmalarını sağlayacak olan dininin ve yolunun üzerini örteceğim, onları türlü türlü vesveselerle yoldan çıkaracağım, bazılarını zulüm ve bozgunculuğa yönlendireceğim, bazılarını riya ve gösterişe önem verir hale getireceğim, bazılarını dünyanın boş ve yalan zevklerine düşkün hale getireceğim.
Kısaca, onları çeşit çeşit hilelerle senin tevhit yolundan ayıracağım, dedi.
A’raf Süresi 17. Ayet Meali: Sonra onların önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından geleceğim ve sen onların çok kısmını şükür eder bulmayacaksın,
A’raf Süresi 17. Ayet Tefsiri: Yani vesveselerim onların kalplerine yerleştikten sonra, onlara her yönden sokulacağım ve her taraflarında oluşacak günahları işlemeleri için çalışacağım.
Onlarla öyle oynayacağım ki, ey zelilleri aziz eden, delillere yol gösteren Allah, sen onların çok kısmını sana döndükleri zaman, şükretmiş insanlar olarak bulmayacaksın, senin kendilerine verdiğin nimetleri emrettiğin yollarda harcamış insanlar olarak bulmayacaksın, dedi.
Allah onu kovduktan, uzaklaştırdıktan ve kullarına bela olarak beklettikten sonra Allah-ü Teala şöyle buyurdu:
A’raf Süresi 18. Ayet Meali: Kovulmuş ve aşağılanmış haldesin, çık oradan; onlardan sana uyanlarla birlikte cehennemi sizinle dolduracağım.
A’raf Süresi 18. Ayet Tefsiri: Ey merdüd ve matrud şeytan, tevhit ehlinin mekanını terk et. Sen aşağılanmış, kovulmuş, lanete müstahak olmuş birisisin artık. Onlara ne istersen onu yap ve yaptır.
Yemin ederim ki;
- Kendilerine yüzümü gösterdikten sonra,
- Onları bütün mahlukatımın en şereflileri kıldıktan sonra,
- Kendilerine ruhumdan nefes verdikten sonra,
- Kendilerine bütün isimlerim ve sıfatlarımla tecelli ettikten sonra,
- Kendilerine elçilerimi gönderdikten sonra,
- Kendilerine tevhidimin yolunu gösterecek olan kitaplarımı indirdikten sonra onlar sana tabi olurlarsa elbette onları huzurumda şereflenmekten men ederim ve kovarım.
Ey Adem oğulları, iyi biliniz ki benim ve sizin düşmanınız olan şeytana uyacak olursanız uzaklık cehennemini sizi ve onlarla birlikte doldururum. Bu cezanın sonucundan kaçınınız.
Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: II / bkz: 101-104