Bağırsak Enfeksiyonu Hakkında Bilgiler
Yeterince ağaç olmayan ortamda oksijen azlığı oluşacak ve özellikle yaşlı nüfusta kalp-damar ve beyin beslenmesi bozulacak ve yavaş yavaş ölüme gidişler başlayacaktır
Prensip olarak dışarıda, açıkta satılan hiçbir maddeyi ister içecek ister yiyecek olsun kesinlikle almamalıyız. Sokaklarda yayaların ve arabaların tozlarının üzerine konduğu üstü açık, her türlü yabancı cismin, mikrobun rahatlıkla girebildiği içecekler, sıcaktan bunalan büyük küçük insanlar tarafından afiyetle yenilip içilmekledir.
Bu yolla bulaşan ya da bu yolla alınan her mikroorganizma tabi ki hastalık oluşturmaz. Hastalık meydana gelebilmesi için bazı şartların oluşması gerekmektedir. Bunun için halk arasında “yedim-içtim bir şey olmadı” sözleri geçerli değildir.
Fakat hastalığı oluşturan şartlar bir araya geldiğinde kötü tablo ya süratle başkalarına yayılmaya başlar ve toplum için zararlı hatta felaketler meydana gelebilir.
Şu son zamanlarda işittiğimiz meşhur bağırsak enfeksiyonlarını örnek gösterebiliriz. Her zaman söylediğim gibi hastalık oluşmadan tedbirini almanın birçok yararı vardır.
Az yemenin, dinimizin yaşam felsefelerinden biri olduğu hatırlanırsa o zaman az risk var demektir. Başka bir yönden bakacak olursak, ve çevre kirliliğinde de benzer yaygın bulaşıcı hastalıklar oluşacaktır. Her fert yaşadığı çevrenin kıymetini bilmeli, her ne suretle olursa olsun kirletmemeye özen göstermelidir.
Önceleri çevre kirliliğine neden olmayan bazı atıklar, tüketimin artması, nüfusun çoğalması, atık maddelerinin doğada kolay kolay çözünemeyen maddelerin pratikte kullanımlarının yaygınlaşmasıyla çevre kirlenmeye başlamıştır.
Özellikle belirli yerlerde toplu yaşam merkezlerinin oluşması beraberinde kanalizasyon, temiz su, atık su, çöp çevre kirliliğini gündeme getirmiştir. Bu problemlerin çözümü için ilgili dallardaki bilim adamlarının proje üretmeleri, gelişmiş ülkelerin bu problemi nasıl çözebildiklerinin araştırılması ve ülkemize uyarlanabilir hale getirilmesi; bu vesile ile;
Fert ve toplumun eğitilmesi ve gerekli alt yapının tamamlanması, kanaatimizce toplu yerleşim alanlarının bilimsel araştırmalar sonucu seçilmesi çok önemlidir.
Zaman zaman meydana gelen orman yangınları bütün toplumu üzmektedir. Doğanın katledilmesi, diri diri da hastalıklar meydana gelir. Sonra yakılmasıdır. Biz “kıyametin kopacağını bilsen bile elindeki ağacı dik” emrini veren bir dinin mensuplarıyız. Bu aynı zamanda dikili bir ağacı korumak görevini de emretmektedir.
Yeşil yok olduktan sonra ah etmenin geç olacağı açıktır. Var olan yeşili korumak hem dini, hem vicdani hem de insanlık görevimizdir. Yeterince ağaç olmayan ortamda oksijen azlığı oluşacak ve özellikle yaşlı nüfusta kalp-damar ve beyin beslenmesi bozulacak ve yavaş yavaş ölüme gidişler başlayacak; genç nüfusta ise sağlıksız nesil meydana gelecektir.
Sıhhatli yaşamak ve bunun gereğini yerine getirmek için herkese görev düşmektedir.
Kimse toplumun genelini ilgilendiren bu tür ve benzer hizmet ve görevden kaçamaz, kaçmamalıdır. Bir kişi bir hastalığa yakalandığında, bireysel olarak gider tedavisini yapar, yaptırır. Fakat toplumun genelini ilgilendiren hastalık durumlarında çözüme bir katkıda bulunmaz veya üzerine düşen vazifeden kaçarsa tüm toplum fertleri bu kötü durumdan acı bir şekilde nasibini alır.
Toplumun genelini ilgilendiren her konuda bu kural işlerlik kazanır. Toplumu ilgilendiren kötü olaylar daha gelmeden tedbir alınmalı, gerek bireysel ve gerekse toplumsal barış ve işbirliği gayreti ile çevremizde böyle durumlarda ne gibi önlemler alınması gerektiği konuşulmalı, tartışılmalı, çözümler aranmalıdır.
İngiltere’de bir yaz okuluna gitmiştim. Bize okulun ilk günü ilk derste öğrettikleri şeyler, binanın acil durumlardaki çıkış kapıları, yangın merdiveni, şehirdeki bilinen en yakın polis merkezi, acil yardım polikliniği, hastane gibi önemli merkezler oldu. Bunlar harita üzerinde yerleri işaretlenerek gösterilmiş ve buralardan hangi hallerde ve nasıl yararlanabileceğimiz öğretilmişti.
Biz de gerek bireysel gerekse toplumsal konuları ilgilendiren konularda her türlü bilimsel tedbiri, zaman zaman yapılacak tatbikatlarıyla birlikte aldıktan sonra, Allah’a tevekkül etmeliyiz. Bize düşen görev bize tanınan ya da takdir edilen ömür süresince sağlıklı bir şekilde yaşamak, sıhhatli olarak ibadet ve hizmetimizi yapmak ve Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in buyurdukları gibi “insanların en efdali insanlara yararlı olanlardır” emrine layık bir insan olmaya çalışmaktır.
Yaşayan canlılara merhamet etmek, onlara şefkatli davranmak, hoşnutluklarını kazanmak Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olacağına inanıyoruz. Bütün güzel işleri yapabilmek sağlıklı ve sıhhatli olmaya bağlıdır. Bunun için gerekirse büyük bir gayret içine girmeli ve gerçekten emek vermelidir.
Kaynak: Dr. H. Erdem Ak / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 362-363