Gribal enfeksiyonlardan korunmak ya da bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak bizim elimizdedir. Bağışıklık sistemi güçlü olan bebek ve çocukların, grip ve soğuk algınlığını daha kolay atlatabildiği de bilinen bir gerçektir.
Düşük bağışıklık işlevinin yaygın nitelikleri arasında besin yetersizlikleri en önde gelmektedir. Bu nedenle özellikle kış aylarında vücudumuzun doğal bağışıklık sistemini korumak ve güçlendirmek için sağlıklı beslenmek olmazsa olmaz bir kuraldır.
Çünkü beslenme bir bütündür. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için vitamin ve mineraller bir yana; beslenmedeki protein, karbonhidrat, esansiyel yağ asitleri; kısacası beslenmenin tamamını ele almak daha doğrudur.
Mevsiminde toplanmış taze sebze ve meyveler, turunçgiller, yağlı balıklar, yoğurt, yumurta ve bazı bitki çayları (ekinezya, ıhlamur, yeşil çay, kuşburnu) kırmızı biber, bal kabağı gibi besinler hem bağışıklık sisteminizi güçlendirecek, hem de soğuk kış günlerinde sizleri gün boyu zinde tutacak besinlerdir.
Tüm bunların yanı sıra enfeksiyonları hızlıca atlatmanın bir diğer yolu bu dönemde bol sıvı tüketmekten geçmektedir. Su, vücudun enfeksiyonlara karşı direncini arttırmakta, toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olmaktadır. Özellikle salgın hastalık dönemlerinde çocukların sıvı alımını arttırmanız onları enfeksiyona karşı koruyacaktır.
Bu dönemlerde besin çeşitliliği şart: Besinlerin her biri farklı besin öğelerinden oluşmaktadır. Tek çeşit beslenme sadece birkaç besin öğesini almamıza, diğer besin öğelerinden mahrum kalmamıza neden olur.
Antioksidan yiyecekler vücudu soğuk algınlığından gribe, kanserden kalp hastalığına kadar birçok rahatsızlıktan koruyor. Mevsiminde portakal ve mandalina Turunçgiller, domates, yeşil yapraklı sebzeler (brokoli, ıspanak vb.) ve patates gibi gıdalarda bol miktarda C vitamini bulunur.
Fakat C vitaminin (askorbik asit) asit özelliği nedeniyle, beklemeyle ve ısı ile temasla çok kısa sürede etkinliğini yitirip kaybolmasından dolayı bu sebzelere çok ısıl işlem uygulamamak, meyveleri kestikten sonra bekletmeden hemen tüketmek gerekir. Aynı zamanda kılcal damarları korur kötü kolesterolü düşürür. Lifli yapısı sayesinde tek başına yendiğinde insanı acıktırmaz.
Vücutta depolanarak bir süre sonra A vitaminine de dönüştürülen bu besinler güçlü bir antioksidan yapıya sahiptir. Birçok kanser türüne yakalanma riskini minimalize etmede etkisi büyüktür. Bu sebzeleri kış aylarında beslenmemizden eksik etmememiz oldukça önemlidir.
Kırmızı meyveler likopen kaynağı Beta karoten ve likopen birçok meyveye kırmızı rengini veren maddedir. Dolaşım sistemini etkileyen hastalıklara ve kansere karşı pozitif etkileriyle bilinir. Bu sebze ve meyvelerin güçlü antioksidan özelliği ile kış aylarında hastalıklara karşı korunmada etkisi büyüktür.
Özellikle domateste çok büyük miktarlarda bulunmaktadır. Bu da domatese ve yaşlanma karşıtı (anti aging) sebzesi olma özelliğini kazandırır. Aynı zamanda kırmızı meyvelerin prostat ve kalın bağırsak kanser risklerini büyük oranda düşürdüğü kanıtlanmıştır.
Özellikle kanser ve belli nörolojik hastalıkların tedavisinde olumlu etkileriyle uzun süredir gündemde olan koenzim q önemli bir antioksidandır. Vücut tarafından üretildiği gibi dışardan besinlerle de alınabilir.
Böbrek, kalp, ciğer gibi et ürünlerinde koenzim q aktivitesi fazladır. Aynı zamanda balık ve et ürünlerinin, içerdikleri omega 3 yağ asitleri sayesinde beyin gelişimi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, koroner kalp hastalıklarının önlenmesine yardımcı olma gibi etkileri de vardır.
Özellikle kış aylarında bağışıklık sistemimizi koruma, metabolizmamızı canlı düzeyde tutma, enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere diğer birçok hastalığın önlenme ve tedavisinde etkinliği olan besinleri soframızdan eksik etmemeye dikkat edelim.
Bu besin öğelerini alabilmenin en pratik yolu “renkli” beslenmektir. Çünkü her gıdaya rengini veren pigmentler farklı antioksidanlar sağlar. Bu nedenle ne kadar çeşitli, renkli bir tabak tüketirsek o kadar çok antioksidan alma şansımız arta
Kaynak: Nida Çeliksoydan (Diyetisyen) / Diyanet Aile Dergisi / Şubat 2015 / bkz: 46-47