Bakara Süresi 65-66. Ayet Tefsiri: Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır: Ey Yahudiler: Siz Allah’ın (c.c) Cumartesi gününe saygı ve ona yaraşır hareket etme emrine karşı gelen, kendilerinden aldığı ahit ve söze uymayan kimselerin başına gelen ne belalar geldiğini elbette bilmektesiniz.
Bu, onlara verilmiş dini bir emirdi, onlar ise hileye kaçtılar. Cumartesi gününden önce koydukları olta, ip ve ağlarla o gün balık avladılar. Zira cumartesi günü gelince balıklar adetleri üzere oraya akın akın geliyor ve bu ağlara takılıp gün boyu çıkamıyorlardı.
Onlar da cumartesi günü sona erip gece olunca gidiyor ve onları alıyorlardı. Bunu yapınca Allah (c.c) onları maymuna dönüştürdü. Gerçekten de onlar görünüş ve şekil itibari ile insanlara en çok benzeyen mahluklardır.
Bu cezaya çarptırılanların hareketleri ve hileleri de böyleydi. Yaptıkları işler görünüşte hak, gerçekte ise hakka aykırı olunca Allah (c.c) cezalarını aynı türden verdi.
Muhammed b. İshak, İkrime’den, İbn Abbas (r.a)’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir;
Allah (c.c) İsrail oğullarına da size bayram gününüz olan Cuma gününde farz kıldığı şeyi kıldı. Onlar ise emre karşı gelerek, günü Cumartesi gününe aldılar ve o güne saygı ve tazim gösterdiler. Emredildikleri günü ise terk ettiler. Cumartesi gününde ısrar edince Allah (c.c) onları o günle ilgili imtihana tabi tuttu. Başka günlerde helal kıldığını o günde haram kıldı.
Cumartesi günü olduğunda balıklar akın akın denizin kıyısına geliyorlar, Cumartesi günü bitince gidiyorlardı. İnsanlar denize geldiklerinde küçük veya büyük hiçbir balık bulamıyorlardı. Öbür cumartesi yine akın akın gelip Cumartesi günü sona erince çekip gidiyorlardı. Bu hep böyleydi.
Bu uzun süre devam edip balık yemeye büyük istek duymaya büyük istek duymaya başladılar. Onlardan biri Cumartesi günü oraya doğru yöneldi ve gizlice bir balık alıp deldi ve bir bağ geçirdi. Balığı bıraktı ve denize kazık çakıp balığın bağını ona bağlayıp gitti. Ertesi gün gelince onu aldı. Yani onu Cumartesi günü almamıştı.
Sonra onu götürüp yedi. Bir sonraki Cumartesi günü aynısını yaptı. Balık kokusunu alan kasabalılar: Vallahi biz balık kokusu aldık dediler. Sonra da bu adamın yaptığının farkına vardılar. Bu defa kendileri de aynısını yapmaya başladılar. Uzun süre gizlice balık yediler ve Allah (c.c) cezalarını hemen vermedi.
Bir süre sonra balıkları açıktan avlamaya ve pazarlarda satmaya başladılar.
Nitekim Allah (c.c) onları şöyle anlatır: “İçlerinden bir topluluk Allah’ın helak edeceği yahut şiddetli bir şekilde azap edeceği bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz dedi. Öğüt verenler dediler ki: Rabbimize yaptıklarına razı olmayıp buğzettiğimiz gerekçesiyle mazeret beyan edelim diye, bir de sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz (1)“
İbn Abbas (r.a) der ki; Geriye kalan bu insanlar geceyi sohbet meclislerinde ve ibadethanelerinde geçirdiler
Bir sabah diğerlerini ortalıkta göremeyince birbirlerine; Bunların başında bir iş var. Bir bakın ne olmuş? dediler. Gidip baktıklarında onların evlerinin kapıları kilitli halde, içeride buldular. Herkes gibi evlerine girip evlerine girip kapılarını kilitlemişler, sabaha ise maymunlara dönüşmüş halde çıkmışlardı.
Gelenler maymuna dönüşmüş her erkek, kadın ve çocuğu bire bir tanıyorlar ve onun maymuna dönüşmüş halini görüyorlardı.
İbn Abbas (r.a) der ki: Allah (c.c); kötülükten nehyedenleri kurtardığını haber vermiş olmasaydı hepsinin helak olduğunu söylerdik.
İbn Abbas (r.a) yine şöyle der: Burası Allah’ın (c.c) Peygamberine (s.a.v) “Onları deniz kıyısında bulunan şehir halkının durumunu sor. Hani onlar cumartesi gününe saygısızlık gösterip haddi aşıyorlardı… (2)” diye haber verdiği kasabadır.
Önündekiler ve arkasındakilerden kasıt: Kasaba halkının önündekiler ve arkasındakilerdir.
İbn Abbas (r.a) der ki: Yani bunlara verdiğimiz cezayı etrafındaki diğer kasabalar için de bir öğüt vesilesi kıldık. Nitekim Allah (c.c) başka bir yerde şöyle buyurur: “And olsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki doğru yola dönerler diye ayetleri tekrar tekrar açıkladık (3)“
Kayna: İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri / C: 1 / bkz: 370-375
(1-A’raf Süresi 164. ayet) (2-A’raf Süresi 163. ayet) (3-Ahkaf Süresi 27. ayet)