Kur’an-ı Kerim’de, Firavunun İsrail oğullarına reva gördüğü korkunç işkenceler “büyük bir imtihan (belaün azim) (1)” ve “apaçık bir imtihan (belaün mübin) (2)” diye nitelendirilmiştir. Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban etme girişimi de “apaçık bir imtihan (3)” sayılmıştır. Kulun denendiği imtihandan başarıyla çıkmasına da “güzel bir imtihan (belaün hasen) (4)” denilmiştir.
Allah’ın korku ve kıtlık vermesi, can, mal ve meyveleri eksiltmesi de birer bela (deneme)’dir (5). Dünya, kimin daha güzel iş yaptığının anlaşılacağı bir bela (deneme) yeridir, ölüm de hayat da bunun için yaratılmıştır (6).
Peygamberler de dahil olmak üzere Allah herkesi bir bela ile denemektedir. Belanın en şiddetlisine uğrayanlar önce Peygamberler, sonra da manevi bakımdan onlara en yakın olanlardır (7).
Elde edilecek olan sevabın büyüklüğü katlanılan belanın büyüklüğüne göredir. Belaya uğrama günahlardan arınmaya ve manen yükselmeye vesile olur. Bununla birlikte bela istenmemeli, Allah’tan afiyet dilenmelidir. Hz. Peygamber (s.a.v) de “dayanılamayacak belalardan Allah’a sığınmıştır (8)“
Kaynak: Diyanet Aylık Dergisi / Aralık 2014 / bkz: 77
(1-Bakara 49; A’raf 141; İbrahim 6) (2-Duhan Süresi 33) (3-Saffat Süresi 106) (4-Enfal Süresi 17) (5-Bakara 155) (6-Mülk Süresi 2) (7-Buhari, Merda, 3; Tirmizi, Zühd, 56) (8-Tirmizi, Zühd, 56; Deavat, 91; Buhari, Deavat, 23)