Bel Fıtığı Nedir, Sebepleri ve Belirtileri
Bel fıtığı, iki omurga (vertebra) arasında yastık vazifesi gören kıkır- dağımsı yapının (disk) yer değiştirmesi ya da yapısının bozulmasıyla çevresin- deki sinirlere bası yapmasıyla o sinirin dağıldığı ya da sorumlu olduğu bacakta ağrı oluşturmasıdır
Bel ağrıları her yaşta görülebilen rahatsızlıklardandır. Bel ağrısı yapan sebeplerden biri, bel fıtığıdır. Bel fıtığı bel ve bacak ağrıları oluşturan, zamanında tedavi edilmediği takdirde insan yaşamını güçleştiren hatta sakatlıklara yol açan bir hastalıktır.
Bel fıtığı, iki omurga (vertebra) arasında yastık vazifesi gören kıkırdağımsı yapının (disk) yer değiştirmesi ya da yapısının bozulmasıyla çevresindeki sinirlere bası yapmasıyla o sinirin dağıldığı ya da sorumlu olduğu bacakta ağrı oluşturmasıdır. Dolayısıyla meydana geldiği omurga seviyesine göre de belini ve bulguları farklı olacaktır.
Sıklıkla alt bel bölgesinde rastladığımız fıtıklar, omurganın herhangi bir seviyesinde de olabilir. Ancak yukarı torakal bölge veya boyun bölgesinde oluşan fıtıklarda klinik tablo daha ağır seyreder. Tedavisi de o denli güç olur.
Bizim şu an üzerinde durduğumuz ve sık karşılaştığımız konu, bel fıtıklarıdır. Klinik tablo olarak hastanın öyküsünde, ağır bir eşya kaldırma veya itme sonucu tek bacağa, bazen de her iki bacağa yayılan bel ağrısı vardır. Lasek sinir germe testi müspettir.
Hastanın ayak bileğinde ayak başparmaklarında tek ya da iki taraflı kuvvet kaybı veya ayaktaki aşil ve ptalla reflekslerinde azalma veya tamamen kaybolma görülebilir. Başka bir ifade ile, hasta ayak başparmakları ve ayak topuğu üzerinde yürümekte zorlanır.
Yapılan fizik muayenede bel fıtığından şüphelenilen hastaya radyodiagnostik tetkikler yaptırılır. Günümüzde kolaylaştırılmış teşhis araçlarından bilgisayarlı tomografi ya da magnetik rezonans imaging yardımıyla kesin teşhis yoluna gidilir.
Kesin olarak bel fıtığı teşhisi konulan hastalar ilk dönemde ciddi olarak ele alınırsa % 70-80 oranında konservatif tedavi ile düzelebilmektedirler.
Bu ameliyatsız tedavidir. Klinik muayene ve radyolojik tetkikler sonucu, bel fıtığı teşhisi konulan hastanın, başlangıçtaki ağrısının derecesi ne olursa olsun mutlak yatak istirahati gereklidir. Bu durum konservatif tedavinin önemli bir öğesidir. Hastalığın başlangıcından itibaren özellikle ilk 10-15 günü mutlak yatak istirahati olmalıdır.
Hastalığa yakalanan kişinin bu hastalıkla ilgili uzman hekimlere (Fizik tedavi, Nöroloji, Beyin cerrahi) başvurması ve sadece fizik muayene ile değil, radyolojik tetkiklerle hastalığına kesin tanı konulması halinde, ilk başlangıçta yapılacak olan konservatif tedavi ile büyük oranlarda iyileşme, düzelme hatta tam şifa görülebilmektedir.
Konservatif tedavi ile düzelmeyen hastalar ya da ilk başlangıcından itibaren bazı nörolojik bozukluklara sahip olan hastaların tedavisi cerrahidir.
Günümüzde teknolojik ilerlemelerle birlikte bel fıtığı cerrahi tedavisinde de çeşitli alternatifler hastaların tercıhine sunulmuştur. Bunlar özel iğnelerle fıtık sahasına röntgen (skopi) altında girip bazı kimyasal maddeler enjekte etmek ya da lazerle yakarak bölgedeki disk materyalini eritmek, küçültmek esasına dayanmaktadır. Ancak bu işlemlerle çok özel durumlarda iyi netice alınabilmektedir.
Bilim adamları tarafından kabul edilen görüş, açık olarak yapılan mikro ya da makro operasyonların cerrahi tedavide üstünlüğünü koruduğu ve birinci sırayı aldığıdır.
Maalesef insanımız durumu ciddiye alıp verilen tavsiyelere genellikle tam olarak uymamaktadır. Ayrıca ameliyatı ise zamanında kabul etmemektedir Netice itibariyle her iki durumda da hasta için gerçekten katlanılması zor ağrılar ve sakatlıklar ortaya çıkmaktadır.
Düzenli spor yapan, sahip olduğu bedenini hakkını her haliyle veren ve sağlığına dikkat eden insanlarda bu hastalığın görülme şansı azdır.
Bel hareketleriyle sırt kaslarının, boyun hareketleriyle de boyun kaslarının güçlendirilmesi ve kireçlenmelerin önlenmesi önemli bir faktördür.
Gece namazlarıyla sırt ve bel kaslarımızı, zikirle boyun ve sırt kaslarımızı güçlendirmekte, yaptığımız diğer rutin ve sportif faaliyetlerle bedeni zindeliklerimizi korumakla birlikte, birçok maddi ve manevi yararların yanı sıra bu hastalığa karşı da ön tedbirler alınmış olur.
Kaynak: Dr. H. Erdem Ak / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 376-377