DOLAR
21,1692
EURO
22,7270
ALTIN
1.322,12
BIST
5.264,03
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
24°C
İstanbul
24°C
Parçalı Bulutlu
Salı Parçalı Bulutlu
24°C
Çarşamba Çok Bulutlu
23°C
Perşembe Çok Bulutlu
22°C
Cuma Az Bulutlu
23°C

Bir Özgürlük Simgesi Olarak

Bir Özgürlük Simgesi Olarak
22.02.2023 17:56
0

Özgürlük, insanın var olmasıyla başlar. Özgürlük, kimilerinin anladığı yahut anlamak istediği gibi kesinlikle bir anarşizm değil, tercihlerimizi kendi irademizle yapabilme isteğimizdir

Özgürlük, insanın var olmasıyla başlar. Henüz küçük bir bebek iken bile, her ne kadar hayatın çeşitli riskleri karşısında onun güvenli kollarına sığınsak da, annemize yer yer itiraz eder, ağlar, bağırır ve özgürlük alanımızı genişletmeye çalışırız.

Zaten üç-dört yaşlarından itibaren, gittikçe artan bağımsızlık ve özgürlük taleplerimiz hayat boyu devam edecektir. İyi de, nasıl bir şeydir ki bu özgürlük, ekmek gibi, su gibi varlığına ihtiyaç duymakta ve yokluğunda muzdarip olarak “yaşamıyor gibi, yaşamıyor gibi yaşamaktayız?

Özgürlük, kimilerinin anladığı yahut anlamak istediği gibi kesinlikle bir anarşizm değil, tercihlerimizi kendi irademizle yapabilme isteğimizdir. Bütün öğrendiklerimiz, yaşantılarımız ve sorgulamalarımızın bize kattığı zihinsel, duygusal ve davranışsal gelişim ve olgunluğumuzun temel motivasyonudur.

Kendi özgür irademizle aldığımız kimi kararlar, bizim için birer hayal kırıklığı ve acı ile sonuçlansa da, bizi daha olgun ve üretken hale getirir.

Özgür olamayanın bağımlı ve bencil olması kaçınılmazdır.

Kendi içinde özgürleşemeyen ama dış dünyada özgür gözükenler, insancıllaşmayı ve faydalı bir insan olmayı da beceremezler. Çünkü dış dünyada gerçek anlamda özgürlük alanı bulabilmek, sadece görünen davranışlarla ilgili bir konu olmayıp, içsel dinamikleri vardır. Özgürlüğün asıl önemli yönü de, insanın kendi içine yönelen bu tarafıdır.

İnsan ilahi bir potansiyelle dünyaya gelir. Bu potansiyeli fonksiyonel hale getirebildiği oranda kendini doğru çözümleyebilmiş demektir. Eğer insan, kendi tutkularının, baskılanma ve ötelenme neticesinde yaşadığı nevrozların etkisiyle, kendi içinde çatışmalı olursa, kendi özgün ve özgür kimliğini ortaya çıkaramazsa

Hz. Mevlana’nın belirttiği gibi;

  • İçindeki güzellikleri yansıtacak olan aynayı cilalayamazsa ruhu ve benliği pas tutar. İnsan kendi kendisiyle bile uzak düşer.

Bu durumdaki kendi iç derinliğine bile uzanamayan, aradaki bariyerlere takılıp kalan bir insanın, dış dünyaya güvenle ve pozitif bakabilmesi nasıl mümkün olabilir?

İçindeki varlık kaynağından uzaklaşarak, önce kendi içinde özgürlüğünü yitiren kişi, dış dünyada nasıl özgür olabilir?

Böyle bir insan, tüm avazının çıktığı kadar “ben özgürüm” diye bas bas bağırsa da, yaşadığı şey, olsa olsa bir özgürlük yanılsaması olabilir. Çünkü zemini olmayan bir özgürlük algısı, sağlıklı ve doğru bir algılama olamaz.

Böyle bir birey, her ne kadar özgür olduğuna kendini inandırsa da, içini kemiren varoluşsal korku ve kaygılarından uzak kalamaz.

O halde, bizleri içimizdeki gerçek ve var olan ben ile buluşturacak ve aradaki bariyerleri yok edecek, tutkularımız ve ihtiraslarımızın esaretinden bizi özgürleştirecek bir motivasyona ihtiyacımız vardır.

İşte bu güç, içimizdeki bu gerçek ben ile bizi buluşturarak iç özgürlüğüne kavuşturacak ve bizi sıradanlaştıran dış dünyadaki bağlarımızdan kurtararak özgürleştirecek ve daha güvenli ve güçlü kılacak olan, binlerce yıldır minarelerden yükselen o gür seda yani Ezan-ı Muhammedi‘dir.

Anlayarak, duyarak dinleyene ezan, bir özgürlük bildirisidir.

Esaretten kurtuluş müjdesini vererek, kurtuluş yolunu gösteren hem iç, hem dış özgürlüğün sesidir ezan. Yalnızca Allah’a yani varlık kaynağına kul ol ki, ruhunu harabeye çeviren bağların çözülsün! Dinle ezanı ve her ifadesinde içinde keşfe çık!

En derin yere varınca, “eşref-i mahlukat” olmanın sırrını keşfet! Bir Mevlana ol derinleştikçe ve bağları kopar dünyanın süfli arzularından! Gönülden kulak verip dinlersen, ezan seni alıp götürecektir gerçek özgürlük ülkesine! Yaratanın merhamet ve şefkat ikliminde yeniden var olacaksın.

  • Allah-u Ekber Allah-u Ekber
  • Allah-u Ekber Allah-u Ekber
  • Eşhedü En La Ilahe illallah
  • Eşhedü En La Ilahe illallah

Yalnız Allah’a, var eden ve yaşatana, rızık veren ve merhamet edip bağışlayana bağlı kalacaksın. Onunla bir ve bütün oldukça, özgürlüğün tadını alacaksın.

  • Eşhedü Enne Muhammeden Resulullah
  • Eşhedü Enne Muhammeden Resulullah

Rehberin, kılavuzun Hz. Muhammed ve onun elçi olarak getirdiği mesajlar olacak. İçinde keşfettiğin özgürlük yolu bunlarla gerçek hedefine ulaşacak.

  • Hayya alessalah
  • Hayya alessalah
  • Hayya alelfelah
  • Hayya alelfelah

Tefekkür etmek ve iç aleminde derinleşmek, davranışlara yansıyacak ve davranışlar da iç alemindeki derinlik ve özgürlüğü genişletecektir.

Namaza koşup aldığın tekbirle, seni çevreleyen dünyevi bağ ve ihtirasları elinin tersiyle itmeli ve sadece Allah’a kul olduğunu kendine sürekli hatırlatmalısın. Çünkü özgürlüğü elde etmek kadar, elde tutabilmek de gerekir.

  • Allah-u Ekber Allah-u Ekber
  • La ilahe illallah

Gerçek kurtuluş ve özgürlük Allah’a kulluktadır.

Bunu her an hatırla ve aklından bir an olsun çıkarma! Yalnızca Allah’tır bu varlığın kaynağı ve varacağı! Senin özgürlüğün O’nda ve ordadır. Bunun dışındaki özgürlük çağrıları, ancak esarete götüren hile ve tuzaklardan ibarettir. Sahte özgürlük kamuflajıdır.

Özgürlüğün gür bir seda ile çağrısı diyebileceğimiz ezan, iç dünyamızda olduğu gibi, dış dünyadaki özgürlüğün de hem zemini, hem yaşatıcısıdır.

Eğer bir toplumda, bir ülkede, ezan sesi gür bir şekilde yankılanamazsa, iç özgürlüğe giden yollar da paslanıp tıkanabilir. Nitekim ezan sesi, ancak özgür Müslüman toplumlarda bizi bağlarımızdan kurtuluşa çağırabilir.

O halde ezan okundukça bir ülkenin semalarında ve nakşoldukça Müslüman yüreklere, korkuya ve kaygıya yer olamayacaktır.

Yürekten kulak verince ezan sesine;

Bizi kuşatan tutku ve ihtiraslarımız, dünyevi bağlarımız, kin ve düşmanlıklarımızın kilitlediği gönül kapılarımız açıldıkça açılacak, bizi önce gönlümüzde, sonra çevremizde özgür kılacaktır. Böylece mümin yürekler özgürce sevda kuşları uçuracaktır tüm insanlığa.

Tüm benliğimizi kuşatan huzur hissi, içimizi Rabbimize şükran ve minnet hisleriyle dolduracaktır. Esaret altındaki insanlar ve ülkeler için de Rabbe yakarmak ve yardımcı olmak arzusu pekişecektir.

Özgür olabilmek ve özgür kalabilmek için, ezan sesi hiç susmasın ve her dem yankılansın semalarımızda Rabbim! Ezan okunsun ki ruhlarımız, bedenlerimiz ve benliklerimiz daim özgür kalsın!

Kaynak: Doç. Dr: Mustafa Doğan Karacoşkun / Diyanet Aylık Dergisi Eki / Ekim 2009 / bkz: 19-21

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.