Soru: Gözünüzden bile sakınıp el bebek gül bebek büyüterek üzerine titrediğiniz çocuklarınızın gerçek kahramanı kim ve kimler kendilerine idol örnek alıyorlar?
Cevap: Çocuklar ve gençler “kahraman ve ideal” seçme yoluyla kişiliklerini geliştirir, olgunlaştırırlar. Çocukların ideal insan olarak zihinlerine ve hayallerine yerleştirdikleri kişi, yaşa bağlı olarak değişir.
Çocuk, ideal aldığı kişiyi benimseyerek, davranışları kendi kişiliğine özümleyerek onunla özdeşleşme gayretine girer. Bu mekanizmaya psikolojide “identifikasyon” adı verilir.
Daha sonra gelen ve yaklaşık 13 yaşına kadar süren dönemde ise, çocukların gözünde ve muhteşem, en saygın bir kişi ideal insan olur. Bu kişi çocuğun hayallerinin ve isteklerinin gerçekleşmesini temsil eder.
Söz konusu dönemde öğretmenlerin de idealleştirmede önemli bir yeri vardır. Daha sonraki yaşlarda ise çocuğun ideal kişisi artık hayallerini değil, gerçekleri temsil eden bir kişi olur; bu insan çeşitli gerçek değerleri benliğinde toplayan birisidir.
Okullarında başarılı olan, sağlam karakterli gençlerin idealindeki insanlara bakıldığında, bunların çabuk üne kavuşmuş, fakat bu şöhretleri saman alevi gibi geçici olan (sözgelimi bazı müzik yıldızlarını taklit eden sıradan müzisyenler gibi) kişiler olmadığı görülür.
Başarıları daha sağlam temellere oturan insanları ideal olarak benimsedikleri dikkatimizi çekecektir. İşte bu bağlamda gençliğin yücelttiği popüler kahramanlar, kendi zamanlarının kültürünün bir yansıması olarak gözükür.
Bazı uzmanlar, bir kahraman peşinde koşmanın, gencin çocukluğunun sona ermesine ve ergenliğe geçmesine ilişkin bir çeşit kutlama veya yas tutma olduğunu iddia ederler. Gerçekten, vücutla hormonsal değişikliklerin ortaya çıkmasıyla çocukta, içinde cinsellik olan fanteziler belirmeye başlar.
Durum böyle olunca da model olarak ebeveynler cazip gelmez, daha ziyade gıpta edilecek, taklit edilecek ve yüceltilmiş, duygulu karakterler aranır. Bu odak, ferdin kendisine güvenini kazandığı ve bu güveni idame ettirdiği sürece doğru devam eder.
İçinde bulunduğumuz zaman, tüketim kültürünün hakim olduğu çağdır. Tüketim toplumlarında ise değer ve normlar büyük sarsıntı geçirmektedir. İnsanlar ferdiyetçiliğe yönelmektedir.
Bu değişikliğe bağlı olarak yeni davranış kalıpları, hayat tarzında belirgin bir çeşitlilik, özel alanda genişleme, inanç ve rollerde kararsızlık, sosyal kimliklerde aşınma, ideolojik ve siyasal ilgisizlik, kişiliklerde değişmeler gözlenmekte; önceki dönemlere göre kimlik ve rollerde belirsizlik durumu hakim olmaktadır.
Böylelikle ferdiyetçilik hedonist bir takım popçular şişirme ve sahte kahramanlar halinde gençlere sunulmaktadır. Ayrıca popçular ve onlarla ilgili haberler tüketim çılgınlığını da tahrik etmektedir.
İşte bu yüzden çocuğunuzun zihnindeki kahramanı araştırmalıyız diyorum. Muhakkak hayal penceresini gönül evini süsleyen ve örnek aldığı birileri vardır. Hayalindeki sonsuz güçlerle desteklediği kahramanlarla özdeşleşmeyen çocuk yoktur.
Yapmamız gereken: Aslında bizim sunacağımız; bilim ve düşüncede toplum yararına çalışmış, yaşantı ve fikirleriyle insanlara rehberlik etmiş büyük kişilikleri idealize edecek ortamı oluşturmaktır.
İnsanlığa ışık saçan kahramanların yolunda gitmeleri onlara benzemeye çalışmaları ne güzeldir. Medya çağından önce çocuklarımız; Battal Gazi, Aşık Kerem, Sultan Alparslan, Fatih, Malkoçoğlu ve benzeri kahramanlarla büyülenirlerdi. Onların kahramanları; zorlama, yapay değil milletin vicdanında kabul görmüş, çocuklara iyi ve güzelde rehberlik eden yıldızlardı.
Dünya malına, makamına önem vermeyen, mücadelesi ebedi güzellikler için olan maddi ve manevi erdemlerle donanmış alperenler, gazi dervişler, akıncılardı, gönül insanlarıydı. Kılıç kalem ve gönül sentezine kavuşanlardı.
Çok değil, elli yıl öncesinin çocuklarının özdeşleştikleri kahramanlar; yiğitliğin, merhametin, cesaretin en güzeline sahip, destanlaşmış, çocuğun hayal gücüne sonsuz iyi ve güzel ufku açan yiğitlerdi.
Şimdi ise kahramanlar medya ürünü. Ya çizgi filmlerin yarı- tanrı saçmalıkları veya pop yıldızları, futbolcular, sinema ve televizyon sanatçıları, cilalanmış ve yaldızlanmış fetişler, putlar, ısmarlama ilahlar, şişirilmiş şahsiyetler.
Halbuki medyanın sütunlarını dolduracak çılgın kof tipler değil de her yanı ile idealize edilecek sağlam karakterli insanları gençler için ortak şahsiyet olmalıdır.
Bazen hastalık derecesinde: Muayene için öyle vakalar getiriliyor ki elde değil. Popçularla nefes alıp veren, hayranı bulunduğu futbolcu yüzünden televizyonun önüne çakılıp kalan, sinema yıldızlarının ve sporcularının hayatlarını ezberleyen gençlerin bu tutkuları sebebiyle fiziksel ve ruhsal problemler için girdikleri, gençlerin yapay kahramanlarının hayatlarına duydukları aşırı ilginin bir süre sonra marazi bir tutkuya, şifası zor bir hastalığa döndüğünü görüp üzülüyorum.
Mesela Ayşe’yi ele alalım. Anadolu’nun batısındaki bir ilden ebeveyni getirmişti. Bütün vaktini Tarkan adlı popçuyu düşünerek geçiriyor, onun bir gün kendisine evlilik teklifi yapacağı hayalini kuruyor. Serkan ise arabeskçi biri gibi davranıyor, saç şeklinden giyimine ona benzemeye çalışıyordu.
Kimi kendilerine örnek alıyor? Hangi kahramana benzemek istiyor?
Lütfen onlara müspet örnekleri, hal ve gönül erlerini tanıtalım. Kamil insanları, çevresine ışık saçan kalp ehlini, milleti için fedakar yapanları bilsinler ve onların peşine gitsinler…
Kaynak: Doç. Dr. Sefa Saygılı / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 82-84