Cuma Namazı ile İlgili Önemli Bilgiler
Müslüman her hafta bu günde bir defa büyük mabetlerde toplanırlar. Yine bugünde bütün mahlukat tamamlanmıştır. O yüce Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı altı günün altıncısıdır. O günde Adem yaratıldı, o günde cennete konuldu ve o günde oradan çıkartıldı. kıyamet de o günde kopacaktır. O günde öyle bir an vardır ki o anı denk düşürenler, Allah’tan bir hayır isteyen mümin her bir kula Allah o mutlaka o istediğini ona verir. Nitekim bu hususta sahih hadisler de sabit olmuştur (1-İbn Kesir / Tefsiru’l Kur’an’il Azim (İbn Kesir Tefsiri) / C:11 / bkz: 200)”
“Cuma İslam dininde çok önemli kabul edilen haftalık toplu ibadet günüdür. Çeşitli hadislerden anlaşıldığına göre cuma günü, daha önce Yahudi ve Hristiyanlar için haftalık ibadet günü olarak belirlenmiş, fakat onlar bunu değiştirerek Yahudiler cumartesiyi, Hristiyanlar pazarı, haftalık toplantı ve ibadet günü kabul etmişler; son olarak cuma günü Müslümanlar için yeniden haftalık ibadet günü kılınmıştır (Türkiye Diyanet Vakfı / İlmihal / C:1 / bkz: 287)”
“Eski arapçada bugüne Arube günü denirdi. Sabit olduğu üzere bizden önceki ümmetlere de bugün emredilmiş ama onlar şaşırıp, bugünü kaybetmişlerdi. Bunun yerine Yahudiler yaratmanın gerçekleşmediği gün olan cumartesi gününü, Hristiyanlar ise yaratmaya başlanılan gün olan Pazar gününü seçtiler. Allah da bu ümmet için Allah’ın yaratmayı kendisinde tamamladığı gün olan Cuma gününü seçti (İbn Kesir / Tefsiru’l Kur’an’il Azim / C: 11 / bkz: 201)”.
“Cuma günü camiye giden kul, Allah rızası için çıktığını bilerek, huşu, tevazu, vakar, ağırlık, mahcubiyet ve sükunet halini muhafaza etmelidir. O gün bol bol dua ve istiğfarda bulunmalıdır. Evinden çıkarken, Rabbini O’nun evinde ziyaret etmek, farzı eda ederek O’na yakın olabilmek ve mescitte Allah ile baş başa kalmak için yola çıktığını kalbinden geçirerek niyet etmeli, uzuvlarını her türlü şehvet, heva ve hevesten uzak tutmalı, Rabbine hizmet ederken kendisini hiç bir şeyin meşgul etmesine izin vermemelidir (Ebu Talib el-Mekki / Kutü’l-Kulub / C:1 / bkz: 230)”
Yüce Allah buyuruyor ki; Ey iman edenler! Cuma namazına ezan ile çağırıldığınız zaman derhal Allah’ı zikretmeye (hutbe ve namaza) gidin, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır (Cuma Süresi 9) şeklinde buyurmasına rağmen; siz ne yaptınız? şöyle bir düşünelim isterseniz;
Minareden ezan sesleri yükselirken, Allah’ın farzı olan namazı ikame etmek için sizi çağırırken
Siz tuttunuz ya internet kafeler de, ya bilardo salonlarında, ya eğlence mekanlarında, ya lokantalarda kısacası cami harici olan her yerdesiniz.
Neyiniz var ki camiye gitmediniz. Oysa; Cuma namazı sadece çocuklar, köleler, kadınlar, yolcular ve hastalar olmak üzere bu beş zümreye farz değildir.
Sen bunlardan hangi, sınıftasın? Çocuk musun, köle misin, kadın mısın, yolcu musun yoksa hasta mısın. Yoksa bunlardan hiçbirisi olmadığı halde cumaya gitmeyen, gitmeye bile tenezzül etmeyen odun musun?
Oysa Resulüllah (s.a.v): Yaşadığınız (bazı) günlerde Rabbiniz rahmet dağıtır. O günlerden faydalanın. Cuma günü bu günlerden biridir buyurmaktadır.
- Denildi ki; İslam da çıkarılan ilk bid’at, camilere erken gitme adetinin terk edilmesidir.
Asr-ı saadet devrinde seher vakti baktığınızda sabah namazından sonra sokakların insanlarla dolu olduğunu ve kalabalıkların camiye doğru yürüdüğünü görürdünüz. Bugün sadece bayramlarda gördüğünüz bu manzara, o devirde her Cuma günü yaşanırdı. Zaman içinde bu güzel adet körelmeye, azalmaya, bilinmemeye ve terkedilmeye başlandı. Müslümanlar, Pazar günü kiliselerine kendilerinin camiye gidişlerinden daha erken giden Hıristiyan zımmileri görüp de utanmıyorlar mı? (Ebu Talib el-Mekki / Kutü’l-Kulub / C:1 / bkz: 246)”
“Denilir ki; insanların Allah Teala’ya yakınlıkları, Allah Teala’yı ziyaret ettiklerinde, O’nu ne kadar çok düşündüklerine bağlıdır ki bu da,Cuma namazına gelişlerindeki erkenliği ile ölçülür (Ebu Talib el-Mekki / Kutü’l-Kulub / C:1 / bkz: 227)”.
Cuma namazını kılacağı camiye erkenden gitmek olduğuna göre
Ya siz!
Gittiniz caminün bahçesinde oturdunuz, oturdunuz, sürekli dünya kelamı ettiniz, dünya malının peşine düştünüz, ne zaman ki hoca Allah-u Ekber dedi o zaman içeriğe girme zahmetinde bulundunuz. Nerede kaldı Cumanın sıhhat şartları, vücub şartları?
Oysa Resulüllah (s.a.v): Cuma günü cunupluktan gusleder gibi gusleden, sonra (erken) giden bir kimse adeta bir deve kurban etmiş gibidir. Bundan sonraki ikinci saate giden bir kimse bir inek kurban etmiş gibidir. Üçüncü saatte giden kimse boynuzlu bir koç kurban etmiş gibidir. Dördüncü saatte giden bir kimse bir tavuk tasadduk etmiş gibidir. Beşinci saatte giden bir kimse bir yumurta sadaka vermiş gibi olur. İmam (hutbeye) çıkınca artık melekler de gelip zikri dinlerler.
Bir diğer husus ise Resulüllah (s.a.v): Kim Cuma günü gusledip, iyice yıkanır, erken davranıp, erken namaza gider, binmeyip yürür, imama yakın oturup (hutbeyi) iyice dinleyip boş işle uğraşmazsa attığı her bir adım karşılığında ona orucuyla, kıyamıyla bir yılın ecri verilir şeklinde buyurmaktadır ki;
Cuma günü gusül abdesti alınması banyo edilmesinin tavsiye edilmesinin hikmetlerinden birisi de şudur;
- Bütün hafta boyunca çalışıyorsun kirlenmesidir, ter kokusudur vb bütün haftanın yorgunluğu ve teridir, kokusudur üzerine sindiği için ve Cuma günüde insanların toplanacağı ve kalabalık bir gün olacağından dolayıdır ki başkalarını rahatsız etmemek için yıkanılmasını tavsiye etmekte hatta emretmektedir.
Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Resulüllah (s.a.v);
- Her yedi günde bir başını ve cesedini yıkamak suretiyle gusletmek her Müslüman üzerinde Allah’ın bir hakkıdır buyurmakta ve başka bir hadis-i şeriflerinde ise Herhangi birinizin işte kullandığı elbiseleri dışında Cuma günü için (altlı ve üstlü) iki elbise satın alsa ne olur şeklinde buyurmaktadır.
“İmam hutbe verirken boş bir şeyle iştigal ederse, kıldığı Cuma batıl olur. İmamın hutbesi esnasında ilim hakkında da konuşmamalıdır. İmama yakın olmayan ve açık seçik dinleyemeyen kimse, en azından bütün dikkatiyle dinlemeye çalışmalıdır. Uzak kalması durumunda böyle davranması müstehap görülmüştür (Ebu Talib el-Mekki / Kutü’l-Kulub / C:1 / bkz: 239)”
Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Resulüllah (s.a.v): Cumaya üç çeşit insan katılır. Onlardan biri boş işlerle uğraşır ve onun cumadan nasibi odur. Diğeri orada duayla bulunur ki o Allah’a dua etmiş kimse olup Allah ona dilerse verir, dilerse vermez. Biri de vardır ki orada sessiz durur ve anlatılanları/ okunanları dinler. Hiçbir Müslümanın boynunu ezip geçmez ve hiç kimseye eziyet etmez. Bu da onun üç gün fazlasıyla diğer cumaya kadar günahlarına kefaret olur.
Zira Allah (c.c) şöyle buyurur:
- Kim (Allah huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır (İbn Kesir / Tefsiru’l Kur’an’il Azim / C: 4 / bkz: 342)” ve “Selman-ı Farisi (r.a);Resulüllah (s.a.v) bana; Cuma günü nedir biliyor musun diye sordu. O Allah’ın atanızı (eşi Havva ile) buluşturup birleştirdiği gündür dedim. Buyurdu ki: Fakat ben Cuma gününün ne olduğunu biliyorum. Adam güzelce temizlenir, sonra Cuma namazına gelir ve imam selam verene kadar konuşmazsa, helak edici günahlardan kaçınmışsa bu, onunla önceki Cuma arasında işlediği günahlara kefaret olur (İbn Kesir / Tefsiru’l Kur’an’il Azim / C:3 / bkz: 97)” buyurulmasına ve müjdelenmesine rağmen siz(biz)ler ne yaptık?
Durun ben söyleyeyim;
Haftada bir defa başınız secdeye gidiyor (istisnaları tenzih ederim), onuda neyi nasıl kıldığınızın, nasıl kıldığınızın, nasıl kılacağınızı bilmiyor musunuz, öğrenmek içinde gayret sarfetmiyorsunuz?
Nedir bu gaflet bu dalalet.
Hoca hutbe verirken, bizim kardeşimiz elinde akıllı telefonuyla sağıyla oynuyo, soluyla oynuyor, yok kamerası, yok interneti bilmem ne…. Bizim akıllı telefon bizim akıllıdan daha akıllı çıktı dersek sanırım yerinde olur.
Kaldı ki demiştik ki Allah’a kulluğun namaz olmadan gerçekleşmesi imkansız olmasa da çok zordur demiştik. Namaz kılan birisi için onlarca, yüzlerce şart varken ve namaz kılan birisi bu tehlikelerle karşı karşıya iken namaz kılmayan birisinin durumunu düşünmek bile insanın uykularını kaçırır.
Kaldı ki bir hadis-i şeriflerinde Resulüllah (s.a.v): Hutbe okunurken birisi arkadaşına ‘Konuşma, sus!”dese, kendisi de konuşmuş olur. Hutbe okunurken konuşan kimse, Cuma’nın sevabından mahrum kalır buyurmaktadır.
İmam Malik (r.a): Cuma günü imam namazı bitirinceye kadar ticaret yapmak haramdır demiştir ve Yüce Allah da “Namaz tamamlanınca yeryüzüne yayılın, işinize gücünüze gidin, Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Felaha ermenizi ümid ederek Allah’ı çok zikrediniz! (Cuma Süresi 10)” buyurmaktadır.
Şunu da unutmamak gerekir ki “Eğer Cuma günü oruç tutulacaksa, perşembe veya cumartesi günleriyle birlikte tutulması güzel görülmüştür. Yalnız cuma günü oruç tutmak mekruh sayılmıştır. Cuma ehlinden olduğu halde onda oruç tutmayan kimse için cuma akşamından müstehab olan, hanımıyla birleşmesidir (Ebu Talib el-Mekki / Kutü’l-Kulub / C:1 / bkz: 230)”
Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…
İsmail Ekinci