Hisab mastarından gelmişse “her şeyi saymışçasına bilen ve hesaba çeken (1)” anlamına gelirken “haseb” mastarıyla bağlantılı olarak “yüce ve şerefli demek olur. “Hasb” kökünden geldiğinde ise “yeten, kafi gelen” anlamındadır ve her çaresiz kalışımızda medet talebimizi iletme vasıtamız olan “hasbünallahü ve ni’mel-vekil” (Allah bize yeter! O ne güzel vekildir) zikri bu isimle böyle bir yakınlık içindedir.
Çünkü kainatta hiçbir varlık tek başına herhangi bir hususta kendi kendine yeterli değildir. Hasib isminin ilk anlamı olan hesap tutma Allah için söz konusu olduğunda insanların hesap tutmasına benzemez.
Yüce Allah’ın Hasib oluşu sayılabilecek her şeyi sınırsız ilmi ile saymışçasına kuşatması ve bu hesabın sonucunu insanlara bildirmesi demektir. Hasib olan Allah kullarının hiçbir yaptığını boşa çıkarmaz; bütün amellerini kaydeder.
İyiliği mükafatsız, kötülüğü cezasız bırakmaz. Nisa suresi 86. ayette Allah Teala’nın kimin daha güzel selam alıp verdiğini dahi hesaba kaydettiğinin bildirilmesi buna en güzel delildir.
Kur’an’da Rabbimize atıfla h-s-b kökünden çok sayıda isim ve fiil bulunsa da Yüce Allah’tan bahisle Hasib ismi üç yerde gelir.
Kur’an-ı Kerim’de sonu Allah’ın isimleri ile biten ayetlerde bu isimlerle ayette işlenen konular arasında müthiş bir ilişki vardır. Esmaül Hüsnanın her birinin anlam derinliğini birazcık olsun anlayabilmek için bu ilişkiye dikkat edilmelidir.
Mesela yukarıda bahsettiğimiz üç ayetten ikisinde Allah’ın bütün davranışların hesabını soracağı vurgulanırken (2), üçüncü ayette bu ismin kafi gelme anlamı öne çıkmakta ve başta peygamberler olmak üzere ilahi emirleri insanlara tebliğ edenlerin Allah’tan başka kimseden korkmadıkları, zira Cenab-ı Hakk’ın herkese kafi geldiği belirtilmektedir (3).
Yeterli olma manası ifade eden hasb kelimesi ise inkarcıların ve münafıkların İslam dini ile mensupları aleyhine sinsi faaliyetlerine karşı Hz. Peygamber’in ve müminlerin manevi güçlerini korumalarını, ümitlerini yitirmemelerini ve Allah’ın kendilerini savunup koruyacağı şuurunu zinde tutmalarını tavsiye eden ayetler içinde yer alır.
Talak suresinin 2 ve 3. ayetlerinde de eşler arasında anlaşmazlık ortaya çıktığında tarafların, özellikle erkek tarafının adilane ve insani duygularla davranması emredilmekte ve Allah’ın kendisine tevekkül eden kimseye yeteceği belirtilmektedir.
Durduğunuz yere, attığınız adıma göre Hasib ismi lehinize de aleyhinize de işler. Mesela Nisa suresi 6. ayette velilerin yetimlerin mallarına nasıl yaklaşması gerektiği anlatıldıktan sonra “Hesap görücü olarak Allah yeter” buyurulması herhangi bir haksızlığa bulaşan herkes için bir tehditken mazlumun yüreğine su serpen bir ifadedir.
Kur’an’da geçen ifadesiyle Allah Teala “seriu’l-hisab” (hesabı çabuk gören) (4) ve “esrau’l-hasibin” (hesap görenlerin en hızlısı)dır (5).
Bunca çeşitliliğine rağmen bütün mahlukatı göz açıp kapayana kadar muhasebe eder. Hiçbir söz ve davranış hatta imalar dahi dikkatinden kaçmayan, kalplerdeki niyetlere varıncaya kadar her detaya vakıf ve bunların hesabını akla hayale gelmeyecek kadar çabucak gören bir Rab’dir O.
Hz Peygamber’in: Ey Seriu’l-hisab olan Allah’ım: Şu bize karşı birleşmiş olan düşmanları bozguna uğrat şeklindeki niyazı bu ilahi vasfın sadece ahirette değil, dünyada da tecelli edebileceğini göstermektedir. Bu da Hasib olan Allah’ı hesaba katmadan bir tek adım dahi atılmaması gerektiğini gösterir.
Yine Kur’an’da kıyametin isimlerinden olmak üzere “hesap günü” ifadesinin geçmesi, hadislerde büyük hesap gelmeden kendi kendimizi hesaba çekmenin tavsiye edilmesi hep Hasib olan Allah’ı hesaba katma yönünde ikazlardır.
Bu nedenle işlerimizi planlarken, adımlarımızı atarken, duruşumuzu belirlerken ilk hesaba katılması gereken O’dur.
Bu ismin tecellileri anlamındaki çoğulluğa uygun olarak çok katmanlıdır. Öncelikle “hesaba çeken” manasını ele alalım: Nisa suresinin 6. ayetinde belirtildiği gibi “hesap gören olarak Allah kafidir” diyebildiğimizde O’nun dışındaki bütün hesap mercilerinin baskılarından kurtulmuş oluruz.
Hasib ismine bu mertebede bir iman insan onurunun en büyük garantörü ve insanı tarih üstü yapan büyük bir güçtür. Kuşeyri de Hasib ismine tam anlamıyla inanan kimsenin kıyamet gününde dünyadaki her davranışından hesaba çekileceğinin şuuruna ereceğini ve o gün gelmeden önce kendi kendini hesaba çekeceğini söylerken bunu kast etmektedir.
Aynı zamanda Hasib isminin “her şeye kafi gelen” manası üzerinde duran Kuşeyri bu isim bir insana ahlak olduğu zaman Allah’ın onu dünyaya tamah etmekten koruyarak elimdekini kafi görme seviyesine yükselteceğini belirtir.
Kuşeyri bu noktada Allah’ın bir insanı “kendini muhtaç görme” duygusundan kurtarmasının bu hissi verdikten sonra ihtiyaçlarını gidermesinden daha büyük bir lütuf olduğunu söyler. Yine ona göre gerçek anlamda sadece Allah’ın kafi geleceğine ve kendisini O’nun dışındaki her şeyden müstağni kılacağına inanan kul ihtiyaçlarını yalnız O’na sunar ve yalnız O’na güvenir.
Bu inanç düzeyinin insanın onur ve haysiyeti ile ilgisi tartışılmaz biçimde açıktır. Bu hayattaki en büyük mutsuzlukların hep yetinmeme duygusundan kaynaklandığı malumdur.
Allah’ın her konuda kendisine yeteceğine inanan ve O’nun içine verdiği serinlik ve kifayet duygusuyla insanların ellerinde olana özenmekten korunan bir kişinin yaşayacağı doygunluk hissinin verdiği mutluluğu hiçbir şeye sahip olmak veremez.
Bize kayıt, takip ve hesap sormanın önemini gösterir. Hesap verme ve hesaba çekilmeye açık olmak bir medeniyet göstergesidir. Fakat birçok insan hesap vermeyi kendisine güvenilmeme olarak algılamakta ve hesap vermekten rahatsızlık duymaktadır.
İnsanları idare etme mevkiinde olanlar hesap verme kültürünü mutlaka yerleştirmelidir. Ancak bunu insanları rencide edecek ve güvensizlik unsuru olarak algılanacak şekilde yapmamalıdırlar. Hesap işi tamamen bir bilgilenme ve bilgilendirme olarak algılanmalıdır.
Hasbünallah sözün manasına göre Allah’ın kendisine kafi olduğuna, bu yeterliliğin bütün derinliği ile inanan kul itaat ve ibadetlerini sırf Allah için yapar. Cennet ümidi ve cehennem korkusu dahi Rabbinin zatının her hususta kendine kafi olduğu bilincinde olan kul için ikinci sıradadır. Ona Allah yetmektedir.
Kaynak: Fatma Bayram / Diyanet Aylık Dergisi / Mart 2017 / bkz: 46-47
(1-Nisa Süresi 6) (2-Nisa Süresi 86) (3-Ahzab Süresi 39) 4- bkz: Bakara: 202 / Maide: 4) (5-En’am Süresi 62)