Eleştirilmekten Nefret Etmek Yerine Eleştirene Teşekkür Et

03/09/2024
7
A+
A-
Eleştirilmekten Nefret Etmek Yerine Eleştirene Teşekkür Et

Eğer birileri sizi eleştiriyorsa, sevmiyorsa ve sürekli sizi kötülüyorsa o kişiye teşekkür etmelisiniz. Sizi eleştiren kişi için 3 ihtimal vardır ve aslında bunlar senin için kendini fark etmen için bulunmaz bir fırsattır. Şöyle ki;

  • a- Ya söylediklerinde doğrudur, ikazlarıyla sana öğüt vermeyi ve şefkat göstermeyi kastetmiştir.
  • b- Veya sözlerinde doğrudur; fakat kötülemekteki maksadı sana ezlyet vermektir.
  • c- Yalancıdır.

Eğer seni kötüleyen sözünde doğru ise ve maksadı da nasihat ise onu yermen, ona kızman ve kin bağlaman yakışık almaz Bilakis onun uyarısına minnettar kalman gerekir. Zira sana ayıplarını bildiren kimse sana tehlike yerleri göstermiştir, ki korunasın. O halde senin bu durum karşısında sevinmen, muktedirsen yerilen sıfatı nefsinden gidermeğe uğraşman lazım gelir. Ayıpların söylendiği için üzülmen, söyleyenden hoşlanmaman ve onu yermen cehaletin son kertesidir.

Eğer maksadı seni küçük düşürmek ise sen onun sözlerinden faydalanmaya bak. Çünkü o sana kusurlarını göstermiştir. Şayet o ayıpların farkında deyilsen onlardan sıyrılman gerekir. Bu, saadete ermenin sebeplerindendir. Öyle ise onun ikazıyla da ferahlaman icap eder. Çünkü sözleriyle seni uyarması büyük ganimettir. Kötü ahlakların hepsi ahirette helake götürür. İnsan kötü ahlakların neler olduğunu ancak düşmanlarının ağzından öğrenir. Bütün bunları ganimet saymalısın.

Düşmanın eza maksadına gelince: Bu onun kendi dinine karşı işlediği bir cinayet, senin hesabına da nimettir. Öyle ise senin faydalandığın onun da zarar gördüğü bir söz sebebiyle niçin ona kızıyorsun?

Üçüncü Hal: Allah katında beri olduğun, sende bulunmayan kusurlarla sana iftira etmesidir. Bu durumda iftira atandan nefret etmemen ve onu yermekle meşgul olmaman, bilakis üç hususta düşünmen gerekir:

1- Eğer sen sana isnat edilen kusurdan uzak olduğun halde benzerlerinden beri değilsen Allah’a şükretmelisin. Çünkü, müfteriye senin ayıplarını göstermemiş, sende olmayan ayıpları söyletmekle onu senden uzaklaştırmıştır.

2- Bu iftira, geri kalan kusurların ve günahların için kefarettir. Gıybetini eden herkes sevaplarını sana bağışlamış, seni öven her ferd de belini kırmıştır. Öyle ise ne oluyor ki belinin kırılmasıyla seviniyorsun da seni Allah’a yaklaştıran iyilik hediyelerinden gocunuyorsun? Halbuki Allah’a yaklaşma arzusunda olduğunu sanıyorsun?

3- O miskin iftira etmekle kendi imanını zedelemiş, Allah’ın gözünden düşmüş, buhtanıyla nefsini helak etmiş, Allah in dehşetli hitabına maruz kalmıştır. Binaenaleyh, Allah’ın gadabına uğramış bu herife kızarak şeytanı sevindirmemelisin. Bilakis: “Allah’ım, onu islah et, ona tövbe nasip buyur, ona rahmet eyle diye dua etmen gerekir.

Nitekim Resulüllah (s.a.v) Uhud harbinde dişini kırdıkları, mübarek yanağını yardıkları ve amcası Hz. Hamza’yı şehit ettikleri vakit: Allah’ım, kavmime hidayet et. Şüphesiz onlar hakikati bilmiyorlar şeklinde dua etmişti.

Yerilmenin kolaylaştıran faktörlerden biri de halkın elindekilere göz dikmemektir. Çünkü kendisinden müstağni olduğun kimse seni yerdiğinde bu zem kalbinde büyük bir tesir bırakmaz.

Dinin aslı kanaattir, kanaat sebebiyle tamakar kimsenin mal ve mansıba karşı tama-ı kesilir. Tama bulunduğu sürece mansıb ve övgü sevdası galebe çalar. Kişi bütün himmetini kendisinden övgü beklediği kimsenin kalbinde yer tutmağa hasr eder. Halbuki huna ancak dini yıkmak suretiyle ulaşılır.

Şu halde mevki peşinde koşanın, övgü sevdalısının ve yerilmekten nefret eden kimsenin dininin selamette olduğunu umması boşunadır. Cidden bu, çok uzak ihtimaldir.

Kaynak: İmam-ı Gazali / İmam-ı Gazali’den Müminlere Vaazlar / bkz: 496-498

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.