Eş Seçiminde Dikkat Edilmesi Gereken
Evlendiğiniz zaman mutlu olmak istiyorsanız eş seçiminde dikkat etmeniz gereken hususlar
Evlilik kadar tatlı bir şey, tatlı olduğu kadar da evlilik kadar acı bir şey yoktur. Doğru insana denk geldiysen ne ala, yat kalk Allah’a şükret ve verdiği lütuflara ve nimetlere karşın nankörlük ve küfürle karşılık verme.
Yok eğer huysuz ve asabi bir kadına denk geldiysen eğitebiliyorsan eğitmeye çalış, yok eğitemiyorsan ve buna karşın da huysuzluğunu ve asabiliğini sürdürüyorsa eğer yapacağın iki şey var:
- Biricisi: Sabır ki kadının eziyetine katlanmak cehennem ateşine katlanmaktan kat be kat kolaydır (ahlaksızlık yapmadığı sürece)
- İkincisi: Allah’ın en sevmediği ama helal kıldığı boşanmadır.
Gerçi bu ince bir çizgidir. Ama eğer sabredemiyorsan ve eşinin huysuzluğu ve asiliği senin dinine ve dini inançlarına zarar veriyorsa eğer; seçimin halinde en az şekilde zarar göreceğin şeye yönelmek lazımdır. Her neyse…
Allah’ın takdiridir, Allah’ın kaderidir bunu biz bilemeyiz. Size düşen de evleneceğim insan benim kaderimde mı yazılı, benim alın yazım mı, benim seçimim ile mi belli olur gibisinden abuk subuk, kafa karıştırıcı ve tevhid inancını zedeleyici soru ve suallerden kurtulup, size düşen ve mükellef kılındığınız görev ve sorumluluklara yönelmek ve bunları yerine getirmek en doğrusu olacaktır.
İslam alimleri evlenilmesi gereken kadınları da uzak durulması gereken kadınları da belirtmişlerdir
Gazalinin yanı sıra bunlardan birisi de Ebu Talib El-Mekki’dir ki onun görüşü şu şekildedir:
- Kadınları tasnifte en güzel esas, onları nefsin tabiatlarına göre ayırmaktır. Bu sıfatları hanımlar üzerinde sınayarak kıyasladığınız zaman, nefislerin temel özelliklerine göre gruplara ayrıldıklarını görürsünüz ki bunlar dört tanedir;
Müsevvile yani kışkırtıcı: Nefs-i sevvale’den adını alan bu kadın türü, kadınların huy bakımından en kötüsü ve en aşağısıdır.
Emmare yani emreden: Nefs-i emmare’den adını alan bu tür kadınlar, sürekli kötülüğü emreder, eziyet etmekten rahatsızlık duymaz ve kötü ahlakı esas alır.
Levvame yani kınayan: Nefs-i levvame’den adını alan bu tür kadınlar saliha hanımlar zümresine girer ve kötülük ettikleri zaman kendilerini kınamaktan geri durmazlar.
Mutma’inne yani huzurlu: Nefs-i mutmainne’den adını alan bu tür kadınlar hallerine razı gösteren, hayır ehli, sakin tabiatlı ve Rablerinin takdirinden razı olmuş hanımlardır. En yüksek seviyede olanlarda bu tür hanımlardır (1)“
İmam Gazali İhya adlı eserinde evlenilmemesi gereken kadınları tarif ederken şöyle diyor:
Ennane: Bu ah ah diyerek devamlı şekilde inleyen ve halinden şikayetçi olan, asabı bozuk olduğu için daima başı ağrıyan bir kadındır. Böyle iki de bir hastalanan ve öyle görünmeye çalışan kadından hayır gelmez.
Mennane: Buda şöyle güzel yaptım, böyle becerdim diyerek daima yaptıklarını sayan ve kocasının başına kakan kadındır. Böyle kadın, karı-koca münasebetlerinde ki sevgiyi yok eder.
Hennane: Boşadığı kocasını sevip onda gözü olan veya ondan doğan çocuklarına şiddetle meyyal olan böyle kadınla geçinmek de çok zordur.
Hadaka: Buda her gördüğü şeyi isteyen ve alması için kocasına baskı yapan kadındır.
Beraka: Bu iki manaya gelir;
- Güzelliği gösterebilmek ve görünebilmek için gün boyunca devamlı olarak süslenen (günümüz kızları istisnalar varsa onları tenzih ederim)
- Yemek yerken kavga çıkararak ve sonra kendi başına yiyen kadın.
Şeddaka: Buda aşırı şekilde geveze olan güzel ve kibar konuşabilmek için ağzını sağa sola eğip büken bir kadındır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki; Allah ağzını sağa sola eğip bükerek konuşanları sevmez.
Hz İlyas diyor ki şu özellikleri taşıyan kadınlarla evlenmeyin;
- Mustelia: Her an ve saat hiç bir sebep yokken boşanmak isteyen kadın
- Ahire: Fuhuş yapan ve kocasından başka dost tutan kadın
- Naşize: Gerek sözleriyle ve gerekse işleriyle kocasını üzen ve emirlerini tutmayan itaatsiz kadın. Bu kadınları sakın alma.
İslam büyüklerinden Hz Ali diyor ki; Kadınlar için iyi olan, fakat erkekler için kötü olan üç haslet vardır;
- Cimrilik: Kadın cimri ve tutumlu olunca; kocasının malını ve kendi malını korur
- Kendini Beğenme ve Korkaklık: Kadın kendini beğenirse; başka erkeklere kendini beğendirme gayesiyle ağzını eğip bükerek konuşmaz. Bilakis sert ve kesin, ağır başlı konuşur (2)“
Nitekim Hz Allah kitabı Kur’an-ı Kerim de mealen : “…kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın (3)” şeklinde buyurmaktadır. İş sizin dediğiniz gibi her şey kadere mal edilseydi yada benim kaderim diyerek her şey salıverilseydi yüce Allah bu şekilde ikaz ve uyarıda bulunmazdı.
Gerçi bu kader mevzusunun yeri ve konusu burası değil ancak şöyle bir açıklamada bulunmakta sanırım isabetli olacaktır: Siz Allah-u Teala’nın senin kaderinde, geçmişinde ve geleceğinde ne yazdığını bilmediğin ve bilmeyeceğin için sadece Allah Teala’nın bildiği ama senin bilmediğin bir şeye göre kendini şekillendiremezsin.
Ama Allah Teala senin geçmişini de geleceğini de bildiği için yani kısacası senin ne düşüneceğini, nasıl hareket edeceğini bildiği için o şekilde yazmıştır ve zamanı geldiğinde hepsi de gerçekleşmektedir. Ama tekrar tekrar üzerine basarak söylüyorum:
Siz Allah’ı imtihan için değil Allah sizi imtihan etmek için dünyaya gönderdi ve yapman gereken görev ve sorumlulukları da sırtına yükledi. İster bunları yerine getirip yine Allah’ın izniyle kurtuluşa erersin istersen de benim kaderim deyip görev ve sorumluluklarından kaçıp ebedi bir azaba düçar olursun
“Ey benim (sevgili) milletim, nedir bu başıma gelen? Ben sizi kurtuluşa davet ederken, siz tutup beni ateşe çağırıyorsunuz! (4)“. Oysa “O günahlarınızı affetmeye çağırıyor ve muayyen bir süreye kadar size müsaade ediyor (5)“. Aksine başınıza gelen her şey evet her şey “İşte bu, sizin kendi ellerinizle işlediğiniz günahların karşılığıdır. Çünkü Allah kullarına haksızlık edecek değildir (6)“
Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…
İsmail Ekinci
(1-Ebu Talib El-Mekki / Kutü’l-Kulub / C:4 / bkz: 305) (2-İmam Gazali / el-İhya / C:2 / bkz: 128-130) (3-Bakara Süresi 195) (4-Mü’min Süresi 45) (5-İbrahim Süresi 10) (6-Al’i İmran Süresi 192)