Bir aile yuvasında gerek erkek ve gerekse kadın, huysuzluk gösterdiklerinde hemen talaka (boşama yeminine), yahut nikah feshetmek için mahkeme kapılarına müracaat edilmeyip; Evvela kendi aralarında anlaşmaları için uzlaşma yolları tavsiye olunmuş, ondan sonra şayet düzelmezse her iki tarafın tayin edeceği hakemler vasıtasıyla sulh olmaları ve barışmaları tavsiye olunmuştur
Şöyle ki;
Bir erkek; gerek kadınlık vazifesini yerine getirmekte, gerek muamele ve gerekse ibadet yönünden ve gerekse edebe aykırı hareketinden dolayı emrine itaat etmeyen ailesine, önce yumuşaklık ve güzellikle öğüt verir, nasihatten almazsa yatağından uzaklaştıracağını korkutmak gayesiyle söyler.
Buda fayda vermezse kendisini yatağından bilfiil uzaklaştırır veya yatağına aldığı halde kendisi ile konuşmayı terk eder. Bununla da kötü ahlakını terk etmezse fazla ızdırap vermeyecek şekilde kendisini döver. Bu muamelelerin hiç biri fayda vermeyince de aralarını uzlaştırmak için kendi aile çevrelerinden münasip birer hakem tayin edinilmesini temine çalışır
Eğer yapılan te’dib ve ihtar üzerine kötü ahlakını terk ederek itaat dairesine dönen bir kadın hakkında da sadece inat olsun diye veya eziyet vermek maksadıyla dövmek veya şöyle yapmıştın, böyle etmiştin diyerek tekdir etmek doğru olmaz.
Böyle bir hareket Kur’an-ı Kerim‘in Nas-ı Mubiniyle men edilmiş ve yasaklanmıştır:
“Kocalar eşleri üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Bunun sebebi, Allah’ın bazı insanlara bazılarından daha fazla nimet vermesi ve bir de kocalarının mehir verme, evin masraflarını yüklenmeleri gibi malî yükümlülükleridir. O halde iyi kadınlar: itaatli olan ve Allah kendi haklarını nasıl korudu ise, kocalarının yokluğunda, onların hukuklarını koruyan kadınlardır. Dikbaşlılığından yıldığınız kadınlara gelince: Onlara evvela öğüt verin, vazgeçmezlerse yatakta yalnız bırakın ve bunlarla da yola gelmezlerse onları hafifçe dövün. Şayet size itaat ederlerse, onlara yüklenmek için bir sebep aramayın. Unutmayın ki üstünüzde çok yüce ve büyük olan Allah vardır (Nisa Süresi 34)”
Aile yuvasında geçimsizlik kadından değil kocadan olur da erkek karısını ihmal eder, yatağını terk eder, geçim giderlerini karşılamaz veyahut herhangi bir şekilde ondan yüz çevirir ve kadın da bundan zarar görürse, böyle olan kadına da Cenab-ı Hak şöyle nasihat buyuruyor;
“Eğer bir kadın kocasının kötü muamelesinden ve kendisinden yüz çevirmesinden endişe ederse, bazı fedakarlıklar göstererek sulh olmak için gayret göstermelerinde mahzur yoktur. Barışma, elbette daha hayırlıdır. Nefisler menfaatlerine düşkün yaratılmıştır. Ey kocalar! Eğer siz iyi davranıp arayı düzeltir, kadınların hakkını çiğnemekten sakınırsanız unutmayın ki Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır (İyi davranışlarınızın karşılığını size fazlasıyla verecektir) (Nisa Süresi 128)”
Şayet erkek ve kadının aile yuvasındaki geçimsizliklerini kendi aralarında hal edemeyip uzlaşmalar, yuvadaki bozulan ahengi düzeltmezlerse, her iki tarafın yakın akrabalarından seçilen hakemlerin aracılığıyla ıslah çaresi gösterilmek üzere Cenab-ı Hak yine Kur’an-ı Kerim’inde şöyle buyuruyor;
”(Eğer karı ve kocanın) aralarının açılmasından endişeye düşerseniz o vakit (kendilerine erkeğin) ailesinden bir hakem, (kadının) ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah (c.c) aralarında (ki dargınlık yerine geçime),onları (uyuşturmaya) muvaffak buyurur. Şüphesiz ki Allah (c.c) hakkıyla bilicidir. (Her şeyin künhünden-aslından) haberdardır’
Kaynak: Osman Karabulut / İslam’da Evlilik Ve Mahremiyetleri / bkz: 252-254
