Günahkarı Kınamak Yerine Ders Almak

08/06/2024
13
A+
A-
Günahkarı Kınamak Yerine Ders Almak

Kardeşinde ayıpladığın her günah senin başına gelir sözüyle şu denmek istemiş olabilir:

Ayıpladığın o günah ve kusur sana dönecek ve onu yapman kaçınılmaz olacaktır. Bu söz hadisten alınmıştır. Nebi (s.a.v.) buyurur ki

  • Kim kardeşini bir günahla ayıplarsa o da bu günahı işlemeden ölmez.

İmam Ahmed bu hadisi “tövbe ettiği bir günahtan dolayı ayıplarsa…” şeklinde yorumlamıştır. Yine bu ayıplamanın altında, ayıplanan kişiyle bir tür alay ve günahını ifşa vardır.

Tirmizi’den merfü olarak yer alan hadiste şöyle buyruluyor:

  • Kardeşini günahından dolayı ayıplayıp sevinme! Bakarsın Allah ona merhamet eder de seni belaya uğratır.

Diğer bir ihtimal de şudur: Günahından dolayı kardeşini ayıplaman daha büyük bir günah, onun isyanından daha şiddetli bir isyandır. Çünkü bu günah itaat ve ibadete, nefsi temizlemeye, nefsin şükrünü ifa etmeye, günahlardan kurtulmak için nefsi hesaba çekmeye vesile olabilir.

Din kardeşin bu günahtan dönmüş ve belki de işlediği günahından dolayı kahrolmaktadır. Bu günahın onda meydana getirdiği, boyun eğiş ve zillet, nefsini azarlama, benlik davasından, kibir ve ucubdan kurtulmaya çalışma, Allah’ın huzurunda boynu bükük, başı eğik, kalbi kırık olarak durması, senin itaatinin çokluğundan, hazırladığın ibadetlerden ve bunu Allah’a ve mahlukuna minnet saymandan daha hayırlıdır.

Öyle ise bu ast, Allah’ın azabına ne kadar yakındır! O halde Allah’ın huzurunda kulu zelil kılan bir günah, etrafa ilan ettiğin bir ibadetten daha hayırlıdır.

Zira kendini beğenmişin ameli Allah’a yükselmez. Günahını itiraf ederek gülmen, gösterişle ilan ederek ağlamandan daha hayırlıdır. Günahkarların inlemeleri Allah’a, etrafa ilan ederek tesbih çekenlerin gürültüsünden daha sevimlidir. Belki Allah ona bu günahtan dolayı bir ilaç içirir, onu öldürücü hastalıktan kurtarır da farkında olmadan sana bir hastalık verir.

Doğrusu Allah’ın itaat ve isyan ehli hakkında sadece kendisinin bildiği birtakım sırları vardır. Bu sırları ancak basiret ehli görebilir. Onlar da bu sırların beşer bilgisinin ulaşabileceği kadarını bilebilirler.

Bunun ötesindekilere Kiramen Katibin melekleri bile muttali olamaz. Nebi (s.a.v) buyurdu ki “Sizden biriniz, cariyesi zina ettiği zaman hadd uygulasın; onu ayıplayıp, kınamasın. Yusuf (a.s)’un kardeşlerine söylediği söz de bu kabildendir: Bugün size kınama, ayıplama yoktur (Yusuf 92)

Doğrusu mizan Allah’ın kudretinde ve hüküm Allah’ındır; asiye verilen ceza kalpleri çekip çeviren Allah’ın hükmüdür. Amaç dini cezanın (hadd) yerine getirilmesidir; yoksa ayıplama, kınama ve başa kakma değildir.

Kaderin cilvelerinden ve satvetinden ancak Allah’ı bilmeyenler emin olurlar. Allah Teala mahlukatın kendisini en iyi bileni ve kendisine en yakın olan peygamberine şöyle hitab etmiştir:

  • Eğer biz seni sebatkar kılmasaydık, onlara neredeyse azıcık meyledecektin (İsra 74)
  • Hz. Yusuf der ki: Eğer sen onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum (Yusuf, 33)

Nebi (s.a.v.)’nin yemini de genellikle, “Doğrusu hayır, kalpleri çekip çeviren Allah’a and olsun ki…” şeklindeydi ve şöyle buyururdu: “Hiçbir kalp yoktur ki Rahman (c.c)’ın iki parmağı arasında (kudreti dairesinde) olmasın. O kalbi doğrultmak istese doğrultur, kaydırmak isterse de kaydırır.” Ve yine der ki, “Ey kalpleri çekip çeviren Allah’ım, kalplerimizi sana itaat etmeye yönelt”

Kaynak: İbn Kayyım El-Cevziyye / Medaricu’s Salikin / bkz: 163-164

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.