Dinimize ilmi ve ameli konularda giren bidatlere baktığımda gördüm ki bunlar dine iki yönden girmiş ve insanlar bu bidatlere ünsiyet kurmuştur.
İlmi konulardaki dine giren bidatler felsefeden girmiştir. Bazı din adamları Peygamber’in (s.a.v) iktifa ettiği Kur’an ve sünnet ile iktifa etmemişler, felsefe ve kelamcıların mezheplerinin görüşlerine dalmışlar, o mezhepler de onların akidelerini ifsat etmiştir.
Bazı zahit kişiler, dünya hayatından uzak durma adına ruhbanlıktan bazı bid’atleri almışlar, Peygamber’in (s.a.v) ve sahabesinin hayatına bakmamışlardır. Dünyanın yerilmesiyle ilgili haberleri duymuşla ; ancak bunun manasını kavrayamamışlardır. Böylece kavrayışlarının basitliğinden dolayı dinimizi anlatan ilimlerden yüz çevirmişler, sonuçta da onlardan çok çirkin bid’atler ortaya çıkmıştır
[ads1]
Şeytanın onlara verdiği ilk vesvese ilimden yüz çevirme konusunda olmuştur. Onlar da kitapları gömmüş ve sadece iddia ettikleri zaviyeden ibadete yönelmişlerdir. Sonra da bunlardan avamın teveccüh edeceği boş laflar sadır olmuş ve bunların nefisleri ilahları olmuştur. Onlar kitaplarını gömdüklerinde ve ilmi terk ettiklerinde ışıklarının söneceklerini bilmiş olsalardı böyle yapmazlardı. Ancak İblis onlara kitaplarını gömdürmekle çok ince bir tuzak kurmuştur. Çünkü bu iki yolun nasıl fasit olduğu ancak ilimle bilinir ve doğruya ancak ilimle ulaşılır
Allah’tan bizi ilimden mahrum bırakmamasını niyaz ederiz. Çünkü;
İlim karanlıkları aydınlatan bir nur, yalnızlıkta sıcak bir yoldaş, karşılaşılacak olaylarda insan için bir vezirdir.
Kaynak: İbn Kayyım el-Cevziyye / Tehlikeli Tuzaklar / bkz: 137-138