Ey Peygamberlerin en kamili! Sana tabi olanlara Hz Meryem’in şu güzel tarafını da anlat:
“Hani melekler demişti ki: Ey Meryem! Allah seni kendisinden bir kelime ile müjdeliyor“. Melekler, Hz Meryem’i, sırrında ona nida ederek şöyle müjdelemişlerdir:
Ey seçilmiş, tertemiz Meryem! Seni her türlü lütuf ve ihsanları ile üstün kılan Allah Teala, kudretini ızhar etmek için, oğlun için bir mucize ve senin için de bir harikuladelik olmak üzere, senden babası olarak doğacak bir oğul ile seni müjdeliyor. “Onun ismi Meryem oğlu İsa Mesih‘tir“. Oğlunun ismi Hak tarafından verilmiştir.
Mesih: Süryanice bir kelimedir ve mübarek anlamına gelir. Zira allah Teala onu mübarek kılmış ve insanlar arasında onun özel bir yeri vardır ve ismi de İsa’dır. Onun künyesi ise İbn Meryem’dir. Ona bu şekilde Meryem oğlu denmesinin sebebi ise onun babasız oluşudur. O babasız olmakla birlikte “Dünyada da, ahirette de vecihtir“. Meşhurdur, maruftur ve insanlar için bir mercidir. Dünyada insanlar, ahiret ve dünya işleriyle ilgili olarak, onun bir peygamber olması dolayısıyla ona müracaat edeceklerdir. Ahirette de şefaati için ona müracaat edeceklerdir. Asilere, günahkarlara nasıl şefaat etmesin ki, zira o Allah katındaki “Mukarrebindendir (Al-i İmran 45)”. Hakk’a yakın olanlardandır
“Ve” onun Hakk’a yakınlığının alameti şudur: “Beşikte iken de,büyüğünde de insanlara konuşacak“. Bebek olmasına rağmen, insanların din ve dünyaları işlerinden bahsedecek; büyük iken de her şeyi dosdoğru anlatacak, eksik ve fazla anlatmayacak, “Ve” neslinin asileti sebebiyle, çocukluğunda da, büyüklüğünde de “Salihlerden olacak (Al-i İmran 46)”. Peygamber olması için salih bir insan olacak
Hz Meryem işiteceklerini işittikten sonra Rabbine şöyle tazarru ve niyaz edip yalvardı: “Dedi ki: Ey Rabbim“. Ey beni örterek, kötülüklerden esirgeyerek, ibadet ve felah ile yetiştirmiş olan Rabbim! “Benim çocuğum nasıl olur? Bana hiçbir beşer temas etmedi“. Ya Rabbi! Sen de biliyorsun ki, bana hiçbir insan dokunmadı ve çocuk ise ancak o şekilde olur, senin sünnetin budur. Cenab-ı Hak onun şüphesini gidermek için, şefkat ile ona “Dedi ki: Evet, böyledir“. Evet, senin şaşırdığın, hayret ettiğin şekilde olacaktır, zira ademden / yokluktan zuhura gelen her şeyin varlığı da tıpkı sende olduğu gibi başka bir şeyin teması olmadan gerçekleşmekte ve onlar o şekilde yaratılmaktadır.
“Allah dilediğini yaratır” Hiçbir hammaddesi olmaksızın ve üzerinden zaman geçmeksiniz dilediği her şeyi kudretiyle ızhar eder. Bilakis “Bir işe hükmettiği zaman“, bir şeyin olmasını murat ettiğinde, “Ona sadece ol der, o da hemen oluverir (Al-i İmran 47)”.
İradesini gerçekleştirmek için sadece ol kelimesini kullanır. Hakk’ın olmasını istediği şey de, aradan hiçbir zaman geçmeksizin, hiçbir şarta bağlı olmaksızın ve hiçbir engel bulunmaksızın hemencecik oluverir. Senin şaşırdığın, hayret ettiğin ve olacağını pek ümit etmediğin lay da aynen bu kabildendir.
Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: I / bkz: 305-306