Rabbimiz, Kur’an’da imandan söz ederken devamlı olarak ameli, yani güzel, iyi ve yararlı davranışları zikredip kendisine ibadet edilmesini istemektedir.
Hz. Peygamber’e de, “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et” (Hicr, 99) buyuran Allah (c.c.), böylece inananlara ibadetlerini ömür boyu, sürekli olarak yapmaları gerektiğini vurgulamaktadır. Bu ayet ayrıca müminde ki kul olma bilincinin daima diri tutulması ve hayatın her alanına kapsaması gerektiğine işaret eder.
Ancak dinimiz namaz ve oruç gibi muayyen ve düzenli ibadetlerde farzlar hariç olmak üzere aşırıya kaçmadan dengeli olmamızı ister. Hz. Peygamber de kişinin kendisini tamamen nafile ibadetlere vererek farzları yapmaya güç yetiremeyecek hale gelmesine ve diğer sorumluluk alanlarını ihmal etmesine müsaade etmemiştir.
Kendi ibadetlerini Allah Resulü’nün ibadet alışkanlığı ile kıyaslayarak bütün gecesini ibadetle geçirenlerin tavırlarını onaylamamış, ibadetin az da olsa devamlı olmasını tavsiye etmiştir.
Bu çerçevede Sevgili Peygamberimiz de, “Güç yetirebileceğiniz amelleri yapmaya gayret ediniz. Allah usanmaz da siz usanırsınız. Allah katında amellerin en sevimlisi az da olsa devamlı olanıdır” buyurmuş, başladığı bir ibadeti devamlı yapmıştır.