DOLAR
21,2482
EURO
22,9074
ALTIN
1.340,17
BIST
5.372,66
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Parçalı Bulutlu
Salı Az Bulutlu
23°C
Çarşamba Az Bulutlu
23°C
Perşembe Az Bulutlu
23°C
Cuma Az Bulutlu
24°C

İnfitar Süresi 6-7-8. Ayet Meali ve Tefsiri

İnfitar Süresi 6-7-8. Ayet Meali ve Tefsiri
04.03.2023 02:26
0

Ey İnsan! O kerim Rabbine karşı seni aldatan nedir? O ki seni yarattı, her bir şeyini yerli yerince koydu, seni oldukça dengeli kıldı. Dilediği şekilde seni terkib etti (İnfitar Süresi 6-7-8. ayet)

Yüce Allah buyuruyor ki;

  • (Onlara (müşriklere): Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler? (1).
  • (Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple düşünmezler (2).

Oysa;

  • İnsanların hesap verme vakti yaklaştı. Ama onlar halen koyu bir gaflet içinde haktan yüz çevirmekteler (3)
  • Allah’ın ayetlerine karşı ancak kafirler mücadele ve husumet ederler. Fakat onların şimdilik dünyada, rahat rahat dolaşmaları seni tasalandırmasın (4)
  • Sen onları, bir süreye kadar daldıkları gaflet içinde kendi hallerine bırak (5)

İbn Kesir bu ayetlerin tefsiri hakkında şöyle bir açıklama da bulunmuştur;

Yüce Allah buyuruyor ki; “Onlara” bu müşrik kafirlere “Allah’ın” peygamberine “indirdiğine uyun” ve içinde bulunduğunuz sapıklık ve cehaleti de terk edin, “denildiği zaman onlar” cevaben;

Hayır: Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız“,yani putlara ve Allah’a ortak koştuğumuz başka şeylere ibadet etme yoluna uyarız dediler. Allah (c.c) onları reddederek buyuruyor ki;

Ya” örnek aldıkları ve izlerini takip ettikleri “ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?“.

Ardından Allah (c.c);

“Kötü misal ahirete inanmayanlar içindir (6)” buyurduğu gibi, burada onlar hakkında bir örnek veriyor:

  • “Kafirlerin hali, bağırıp çağırma dışında bir şey anlamayan hayvanlara bağıran çobanın haline benzer”

Yani kafirler içinde bulundukları sapıklık, dalalet ve cehalet bakımından merada otlanan ve kendilerine söylenilen hiç bir şeyi anlamayan, çobanı çağırdığında ne dediğini bilmeden ve idrak edemeden, sadece sesini işiten hayvanlar gibidir.

Onlar sağır, dilsiz ve kördürler“. Yani onlar hakkı işitmeye karşı sağırdırlar. Bir şey konuşamayan dilsiz, yolunu ve gittiği yeri göremeyen kördürler. “Dolayısıyla onlar akıllarını kullanmazlar“. Yani hiç bir şey bilemez ve anlayamazlar.

Nitekim Allah (c.c) başka bir ayet de ise şöyle buyurmaktadır;

  • Ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde kalmış sağır ve dilsizlerdir (7) (8)

Yaşadığımız asırda ve dönemde yani bu ahir zamanda Allah’ın varlığını, birliğini, eşi ve benzeri ortağı olmadığını sözlü olarak inkar eden kimselerin sayısı o kadar fazla olmasa bile, Allah var deyip de yok gibi davranan, fiili olarak Allah’ın ayetlerine kendilerince muhalefet edenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.

Nitekim çağdaş yaşam ve modern yaşam adı altında ne ahlak, ne edep, ne haya kaldı. Gerek hadis-i şeflerde de gerekse İslam alimlerinin belirttikleri üzere;

  • “Kişinin nefsi arzularına uyması, nefsi arzularının peşinden sürüklenmesi, nefsi arzularına ulaşabilmesi için olmadık planlar ve yalanlar uydurması, heva ve heveslerinin esiri olması, şehvetini tatmin etmek için merkeplerden bile daha aşağı bir seviyeye düşmesi, bunların hepsi -haşa- kişi için ilah olmuştur. Çünkü onun esiri kulu kölesi olmuştur.

Yukarıda da belirtildiği üzere;

  • (Hidayet çağrısına kulak vermeyen) kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer (9)
  • Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (10).

Başka bir ayet-i celile de ise şöyle buyuruyor;

  • Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? (11).

Nasıl ki siz bu dünyada istediğiniz gibi gezip tozuyorsunuz, her istediğinizi Allah’ın rızasını ve gazabını düşünmeden gerçekleştiriyorsunuz, halk deyimi ile gününüzü gün ediyorsunuz yada bir daha mı dünyaya gelicem diyorsunuz, yarın Allah (c.c) size (bize) karşı nasıl bir muamele yapacak bunu hiç düşünüyor musunuz?

Allah’ın rahmeti sonsuzdur ancak şöyle bir ihtimalde vardır ki; Nasıl ki siz bu dünyada O’nun varlığını emirlerini, yasaklarını unuttunuz, kulak ardı ettiniz, yarın mahşer meydanında, cehennem zebanilerinin eline düştüğünüz zaman Allah (c.c)’da size;

  • Kesin sesinizi, sakın bir daha Bana bir şey söylemeye kalkışmayın” buyurur (12)” cevabını verirse halimiz ne olacak?

O zaman artık her şeyin bittiği noktadasın. Ölüm de yok ki ölüp kurtulasın. Ne malın ne servetin ne çocukların hepsi dünyada kaldı. Bunların da sana bir faydası olmayacak. Tüm bu sıkıntılara, acılara, zebanilerin eline düşüp de ateşlerde yanmaya, üç beş günlük dünya hayatı için ebedi bir hayatı hiçe saymaya değer mi ?

Halen düşünmeyecek misini?

  • Allah (c.c); Ağızlarıyla iman ettiklerini söyledikleri halde Allah’ın ayetlerini tahrif eden, yalana kulak verip haram yemeye düşkün olan, Allah’ın indirdiği Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an-ı bırakıp da öğüdü başka yerlerden alan; menfaatlerine uygun bir hüküm verir düşüncesiyle Peygambere başvuran, sonra da onun verdiği hükümden yüz çevirenleri asla sevmez. Yüce hakikatlere gözünü kör, kulağını sağır edenlerin din ile hiçbir ilişkisi olmadığı muhakkaktır (13)

Yine başka bir ayet de ise şu şekilde ikaz ediyor;

  • Gökleri ve yeri yaratan, bunları yaratmakla yorulmayan Allah’ın, ölüleri diriltmeye de gücünün yeteceğini düşünmezler mı? (14).

Bu dünyayı, kainatı, içindekileri, milyarlarca insanı yaratmaya gücü kuvveti yeten ve idare eden, yarattıkları ve yarattıklarının misli kadar yaratacağı insanları bir araya getirsek dahi hiçbirinin parmak izinin bir başkası ile uyuşmayacak şekilde yaratan Allah; aynı şekilde bu dünya yok olduktan sonra ahiret hayatını da, milyarlarca insanı yeniden diriltmek için de kadirdir ve buna gücü yeter.

Zaten insan az düşünecek olsa bunun farkında ve bilincinde olur. Nasıl ki bir bina kendi kendine inşa edilmiyor, onu yapan bir ustası var ve bu varlığı inkar edemiyorsun, aynı şekilde dünyayı ve içindekileri hiç yoktan var eden yüce bir yaratıcısı var. O’ da Allah’tır.

Bir binaya bakarsınız ne güzel yapmış yapan dersiniz de hiç kendinize bakmazsınız ki beni yaratan Allah Teala ne güzel bir şekilde yaratmış. Halen düşünmeyecek misiniz?

  • Kabirlerde bulunanlar diriltilip dışarı atıldığı ve kalplerde gizlenenler ortaya konduğu zaman insan (halinin ne olacağını) düşünmez mi? Şüphesiz Rableri o gün onlardan tamamıyla haberdardır (15).

Ancak;

  • “Hayır: Ayetlerim sana geldi de sen onları yalan saydın, onları kabul etmeyip kibirine yediremedin, büyüklük tasladın ve kafirler arasına girdin (16).

İşte o zaman;

  • … azabı göreceği sıra: Ah! Elime bir fırsat geçse de iyilerden olsam (17). Keşke sağlığımda bu hayatım için hazırlık yapsaydım!” der (18)” ama ne fayda…

Hiç düşünmez misiniz ki; Ben bu hayata geldiysem eğer, bunda mutlaka bir sebep olmalı. Sadece yemek, içmek, yatmak, kalkmak, yemek, yada şehevi arzularımı tatmin için dünyaya gelmedim. Çünkü hayvanlar da senin gibi yatıp kalkıyor, hayvanlar da senin gibi yiyip içiyor, hayvanlar da senin gibi çiftleşiyor.

Hatta çiftleşme konusunda sizlerden daha ahlaklı. Onlar bile tersten ilişkiye girmezken; eşref-i mahlukat olarak yaratılan insan Allah’ın haram kıldığı eşine tersten yaklaşıp arkadan cinsel ilişkiye giriyor. Yani Alayı illiyyinden esfel-i safilin mertebesine düşüyor. Gerçekten yazık ama bu konunun yeri burası olmadığı için hatırlatma adına dokunup konuyu başka bir makaleye bırakıyorum.

O zaman nerde kaldı ki hayvandan farkımız diyecek olursanız ki demek de fayda var, Allah’ın insanları yaratış amacı;

  • Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım (19).
  • Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık (20).

Allah sana göz verdiyse, kulak verdiyse bunlar belirli bir hikmet gereği olduğunu halen düşünmeyecek misiniz ?

Asırlardır insanlar geldi, geçti, geçen unutuldu ve bende yarın gideceğim ve gittiğimden birkaç gün sonra bende unutulanlar gibi unutulacağım ve Kur’an-ı Kerim’de belirtilenlerle karşı karşıya kalacağınızı hiç düşünmez misiniz?

Kendilerince (haşa tövbe) Allah’ı inkar edenler, Allah (c.c) ın dediklerine emirlerine bir türlü karşı koyamıyorlar ve engel olamıyorlar. O’nun gücünün ve kudretinin karşısında biçare olduğunu gördükleri halde düşünmezler mi? (ölüm gibi, zelzele, deprem, tsunamı vs)

İşte düşünmeyenlerin durumu, bilenle bilmeyenin durumu hakkında, kendi akıbetini düşünenler hakkında Allah (c.c) ne güzel belirtmiş Kur’an-ı Kerim de;

  • Şimdi iyi düşünün: Böyle olanın durumu mu iyi, yoksa gece saatlerinde, ahiretten endişe edip Rabbinin rahmetini umarak gah secdede, gah kıyamda ibadet edenin durumu mu iyi? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akl-ı selim sahipleri, sağduyulu olanlar düşünüp ibret alır (21).

Boş işlerle uğraşmaktan, boş işlere vakit harcamaktan ya da sanki dünyaya sahip olacakmış, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışmaktan ahirete çalışmayı unutanlar, o unuttukları ya da kaçtıkları şeyle karşı karşıya kaldıkları zaman, o zaman nereye kaçacaklar?

  • “Ey iman edenler! Allah’ın azabına maruz kalmaktan korunun. Herkes yarın ahireti için ne gönderdiğine dikkat etsin. Allah’ın azabına düçar olmaktan korunun. Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır (22)

Yersin, içersin, gezersin, tozarsın ancak Allah’ı anmaya iş gelince bu konuda gafil kalırsın. Ne zaman ki başına bir bela gelir, bir derde düşersin, çıkacak bir yol bulamaz, çalacak başka bir kapı bulamazsın o zaman Allah’ı hatırlar, o zaman O’nu anarsın.

  • İnsanın başı derde girince, gönülden O’na yönelerek Rabbine yalvarır….. (23)

Bu seferde Allah (c.c) sana bir şeyi vesile kılar o dertten o sıkıntıdan kurtulursun. Ama sen ne yaparsın sadece vesileye bakarsın vesileyi yaratana hiç bakmaz, hiç aklına getirmezsin ey gafil.

Ben böyle yaptım ben şöyle yaptım, şu kadar çabaladım, şu kadar uğraştım gibi bahaneler uydurarak kendini kandırmaya uğraşırsın zaten bunu da;

  • “Ama sonra Allah kendi tarafından ona nimet ve imkan verince, daha önce bütün acziyle gönülden O’na yalvardığını unutur ve Allah yolundan kendisini saptırması için O’na birtakım şerikler uydurur (24)

Siz böyle kendi kendinizi oyalaya durun, kendi kendinizi kandırın, kendi kendinizi avutup mazeretlerin arkasına gizlenmeye çalışın. Sözde hani size göre sizi görmeyen gözetlemeyen birileri var ya size göre. Kaçıp durduğunuz Cehennem’den o azaptan sizi Allah’tan başka kim kurtaracaksa…

  • De ki: İnkârınla biraz oyalan, biraz zevk al bakalım! Nasılsa sen kesin olarak cehennemliklerdensin (25)
  • Bütün bunlardan sonra ey insan, senin mahşere ve hesaba inanmana hangi engel kalabilir? (26)
  • Ey insan, ikram sahibi Rabbine karşı seni aldatan nedir? O ki, seni yarattı, uzuvlarını düzenli ve dengeli kıldı (27)

Olan olmuş, biten bitmiş. Samimi bir şekilde Allah2a tövbe edip kalan ömrümüzü de geçmişimiz gibi kirletmeyelim ve tövbe sularında temizlenerek gelecek günleri salim amel ve ibadet ile Allah’a kulluk bilinci ve şuuru ile geçirmeye yönelelim. Keşke olmasaydı ama. Ama geçmişe takılı kalmak seni yıpratacağı gibi Allah muhafaza tekrar senin o günaha dönmene de sebep olabilir. Çünkü nefis her daim kötülüğü emreder. Rabbim korumuş müstesna. Allah (c.c) hepimizi koruyup, kollayan haram düşmekten ve günah işlemekten uzak eylesin

Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…

(1-Bakara Süresi 170) (2-Bakara Süresi 171) (3-Enbiya Süresi 1) (4-Mü’min Süresi 4) (5-Mü’minun Süresi 54) (6-Nahl Süresi 60) (7-En’am Süresi 39) (8-İbn Kesir Tefsiri / Cilt:1 / bkz: 619-620) (9-Bakara Süresi 171) (10-Zümer Süresi 9) (11-En’am Süresi 50) (12-Mü’minün Süresi 108) (13-M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C:3 / bkz: 612) (14-Ahkaf Süresi 33) (15-Adiyat Süresi 9-10-11) (16-Zümer Süresi 59) (17-Zümer Süresi 58) (18-Fecr Süresi 24) (19-Zariyat Süresi 56) (20-İnsan Süresi 2) (21-Zümer Süresi 9) (22-Haşr Süresi 18) (23-Zümer Süresi 8) (24-Zümer Süresi 8) (25-Zümer Süresi 8) (26-Tin Süresi 7) (27-İnfitar Süresi 4-7)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.