İnsan, “emanet”i yüklendiğinden, (2) sorumluluğunu bilmek durumundadır. Bunun için Kur’an’ın muhatabı insandır. İnsana hitap ederken, onun dikkatini yine kendi üzerinde; ilk yaratılışı, dünyaya gelmeden önce geçirdiği merhaleler üzerinde yoğunlaştırır. Bu delil, öteki inanç meselelerine delil olduğu gibi yeni dirilişi de ispatlar. İnsanın yaratılışı, yeni dirilişe iki açıdan örnek gösterilebilir:
İkinci yaratılış ise, her insanın doğum sonucunda dünyaya gelişidir. Kur’an, bu her iki yaratılışa da dikkat çektiği gibi, ikisini aynı anda zikrederek yeniden dirilişi bunlara kıyaslayıp, insanın aklına şöyle yaklaştırmaktadır:
“İnsan: ‘Ben öldükten sonra mı diri olarak çıkartılacağım?’ diyor. İnsan önceden hiçbir şey değilken kendisini nasıl yarattığımızı düşünmüyor mu?”(3); “Dediler ki: ‘Biz kemikler, ufalanıp toprak olduktan sonra mı, sahiden biz mi yeni bir yaratılış ile diriltileceğiz?’ De ki: ‘İster taş olun, ister demir, ister gönlünüzde büyüyen herhangi bir yaratık, (ne olursanız olun, Allah sizi mutlaka diriltecektir). ‘Bizi kim tekrar hayata döndürebilir?’ diyecekler. De ki: ‘Sizi ilk defa yaratan döndürür’. Sana alay ederek başlarını sallayarak ve ‘Ne zaman o?’ diyecekler. ‘Pek yakın olabilir’ de. Sizi çağıracağı gün, O’na hamd edip çağrısına uyar, dirilip kalkarsınız ve kabirlerde yahut dünyada pek az kaldığınızı sınırsınız.”(4)
İnançsızlar, kendilerinin toprak ve çürümüş kemik olduktan sonra dirileceklerini inkar etmekte çelişkiye düşmüşlerdir. Zira onlar, insanların ilk defa topraktan kan, et, kemik ve sonra insan suretine konduklarını biliyorlardır. Başlangıç maddesi toprak olan bir kimsenin, toprak olduktan sonra ikinci defa yaratılmasını inkar etmesi makul değildir.
“Sizi topraktan yarattık yine oraya döndürürüz ve sizi bir kez daha ondan çıkartırız.“(5)
“Allah: ‘Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve yine oradan dirilip çıkartılacaksınız’ dedi.”(6)
Bir işi ilk defa yapmak, ikinci defa yapmaktan daha zordur. Bir başka ifade ile bir işi ikinci defa yapmak, birinci defa yapmaktan kolaydır. Akıl açısından baktığımızda bu böyledir. İnsanın sonradan yaratıldığının delillerinden biri, onun ölümlü olmasıdır. O halde insanı yoktan yaratan bir Yaratıcı vardır. İnsanı ilk defa yaratan, ikinci defa da yaratır. Birinci yaratılışla kıyaslanınca, ikincisinin daha kolay olduğu anlaşılır. “İlkin yaratan O’dur, sonra onu çevirip yeniden yapar. Bu, O’na daha kolaydır, göklerde ve yerde en yüce durum O’nundur.(…)(7)
Şu kaydedeceğimiz ayetler de haşri, insanın ilk ve sonraki yaratılışına benzeterek, insanın anlayışına yaklaştırır. ve bunun mümkün olduğunu açık seçik bir şekilde ortaya koyar.
“Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmekten kuşkuda iseniz, bilin ki, biz sizi önce topraktan, sonra nutfe (sperma)den, sonra alaka (embrio)dan, sonra yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem et parçasından yarattık ki size kudretimizi açıkça gösterelim. Dilediğimizi belirtilmiş bir süreye kadar rahimlarde tutuyoruz, sonra sizi bir bebek olarak çıkartıyoruz, sonra güç ve kabiliyetlerinize ermeniz için sizi büyütüyoruz. İçinizden kimi henüz çocukken vefat ettiriliyor, kimi de ömrün en düşkün çağına itiliyor ki, bilirken bir şey bilmez duruma gelsin. Yeri de kurumuş ölmüş görürsün. Fakat Biz, onun üzerinde suyu indirdiğimiz zaman titrer, kabarır ve her güzel çiftten bitirir”(Hac,22/5) Bedruddin ez-Zerkeşi ( ö: 794/ 1392), bu ayetlerdeki öncüllerden beş sonuç çıkarır. Şöyle ki:
1-► Allah Teala, Kıyamet zelzelesinin çok şiddetli olduğunu haber verdi. Bu haber haktır. Gaybden gerçek haber verenin hak olması da haktır. O, bu sıfatlara göre Kıyameti getirir. Bu haberin doğruluğu, ancak bunu idrak etmeleri için ölülerin diriltilmesi ile bilinir.
2-► Kıyameti getiren ölüleri de diriltir. Demek ki, ölüleri O diriltir.
3-►Kıyamet gününde, Allah hakkında bilgisizce tartışanların cezalarını göreceği haber verildi. Bu suçun karşılığının verilmesi elbette gereklidir.
4-►Kıyamet gelmeden hesap (mücazat) görülmez. Kabirdekiler dirilmeden de Kıyamet gelmez. Öyleyse, ölüleri O diriltir.
Burada birbirine eşit ve denk olan iki şeyden birinin varlığının imkanı öbürüne kıyas edilir. Birinin gerçekliği yaşandığına göre, ikincisinin imkanı kendiliğinden anlaşılır. “Hiçbir şey değilken” insanı yaratan, elbetteki ölümünden sonra onu tekrar yaratmaya kadirdir.
Zira, Allah’ın kudretini en iyi yansıtan, O’nun, cevherleri ve arazları yoktan ve etmesidir. O halde ikinci yaratmanın benzeri ortadadır. Allah Teala için bu her iki yaratma da aynıdır. İlk yaratma O’na zor gelmediği gibi, ikinci yaratma da zor değildir. Çünkü, tabii olarak bakıldığında, ilk yaratma tabiata aykırıdır, fakat ikincisi tabiidir.
Esasen “zordur” ve “kolaylık” insan için söz konusudur. Muhatap insan olduğundan, mesele onun anlayabileceği tarzda sunulmuştur. Yoksa Allah için “zor” diye bir şey söz konusu olamaz. Her Müslüman, varlık alemi öncesinde mevcut olan ruhun, Allah’ın “ol!” emriyle, yaşlı olan Sare’nin İshak’ı (11/71-73;14/39); Hanna’nın Hz. Yahya’yı; bakire olan Meryem’in Hz. İsa’yı dünyaya getirmesine sebep olduğunu bilir.
Varlık alemindeki yüzbinlerce, belki milyonlarca hayat şekilleri, sonsuz kuret ve hikmet sahibi bir Yaratıcı’ya delalet etmektedir. Eğer Allah, bu kainatı ve içindekileri yaratmaya muktedir ise -ki muktedir olduğuna alim-cahil, bilgili-bilgisiz, mümin-münkir herkes şahittir-, onu başka bir hayat ile değiştirip, insanları işledikleri amellere göre o hayatta mahkeme etmeye ve hak ettikleri karşılıkları kendilerine vermeye de muktedirdir. Zira, kudrete göre her şey aynıdır. Kainatı elinde tutmayan zerreyi yaratamaz. Bütün insanların diriltilmesi, bir ferdin diriltilmesi gibidir. “Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, bir tek kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. Allah, işitendir, görendir.”(8)
Kabir safhası, bir nevi insanın dünyaya gelmeden önceki safha olan annesinin karnında geçirdiği safha gibidir. İnsan nasıl ki annesinin karnında belirli bir süre kaldı, tıpkı bunun gibi kabirde de belirli bir süre kalacaktır. Ondan sonra ilk defada olduğu gibi yeniden doğacaktır. Evlat, annesinden bir parça, insan topraktan bir cüz. Öldükten sonra yine o bütüne karışma ve tekrar o bütünden çıkma, yeniden dirilme…
Kaynak: Diyanet İlmi Dergisi / 2007 / Sayı: 2 / bkz: 205-208
1) 64: Fussilet suresi: 41/35 , 2) 65: Ahzap suresi: 33/73 , 3) 66: Meryem suresi: 19/66-67 , 4) 67: İsra suresi: 17/49-52 , 5) 69: Taha suresi: 20/55 , 6) 70: A’raf suresi: 7/25 , 7) 71: Rum suresi: 30/27 , 8) 76: Meryem suresi: 19/20-21 , 9) 77: Lokman suresi :31/28