Anne ve babaların çocuklarını evlendirmede dikkat edeceği, göz önünde tutacağı hususlardan biride yaş haddidir. Akil baliğ (ergenlik çağına ermiş) olan erkek ve kız çocukları evlenmeye her ne kadar müsait iseler de, bir çok yönden küçük yaşta evlendirilmeleri zararlıdır.
Mesela;
Küçük yaşta evlendirilen erkek çocuğu tahsilinden, büyümesinden, istikbalini kazanacak güzel bir sanattan mahrum olur.
Bunun için İmam-ı A’zam Hz talebesi İmam Ebu Yusuf’a vasiyetinde;
✓ İlmi okumadan ve ihtiyaçlarını temin etmeden evlenme. Evvela ilmi tahsil et, sonra helalinden mal kazan, sonra da evlen buyurmuşlardır.
Küçükken evlenen erkek çocuğu;
Hepiniz çobansınız. Erkek ailesinin çobanıdır hadis-i şerifince çobanlık vazifesini bilemeyeceği için, ailesini idare edemeyip, zaman zaman kavgalar, gürültüler, geçimsizlikler ortaya çıkar, sonunda da meşakkat ve ızdıraplara, boşanmaya kadar yol açar.
Küçük yaşta evlendirilmiş kız ve erkek çocukları, ailevi ilişkileri gerektiği gibi yerine getiremeyerek birbirlerini tatmin edemeyeceklerinden, türlü fitnelere sebep olurlar.
Aynı zamanda küçük yaşta evlenen kız çocukları doğum yaparken zorluk çektikleri gibi, doğumdan sonra da onlardan meydana gelen çocuklar cismen ve aklen; küçük, zayıf ve cılız olurlar
Küçük yaşta evlendirilen bir oğlan çocuğu evlenmedeki esas maksadı anlayıp kavramayarak kendini şehvet cereyanına kaptırıp aşırılığa gider ve az bir zamanda kuvvetten düşer zayıflar. Çeşitli hastalıklara yakalanmaya sebep olur.
Daha cismen gelişeceği tahsil terbiyeye ve hayat tecrübeleri ile uğraşacağı yerde, sonu olmayan boş arzularının kurbanı, nefsinin esiri olur
İşte hep bu saydıklarımız ve daha da sayamadıklarımız, küçük yaşta evlenmenin doğurduğu kötü neticelerdir. Onun için her anne ve baba bu vazifelere titizlikle davranarak hareket etmeli, çocuklarının bedenen, fikren gelişmelerini temine çalışmalıdır.
Kitaplarımızda kadının dört şeyde erkekten aşağı olmasının faydalı olacağı yazılır.
Bunun sebebi de kadının daima kocasını aile reisi olarak tanıyıp itaatli olması, bütün emirlerini layıkı ile yapması ve onu küçük ve aşağı görmemesi yönündendir
Bu dört şeyin başında da yaş meselesi gelir.
Cinsi olgunluk, ırk, iklim, muhit kadın ve erkeğe göre değişir.
Bu sebeple evlilik çağının hududu pek sabit değildir. Genellikle bu çağ 13-14 yaşlarında yumurtalıkların faaliyetleri ile başlarsa da asıl tabii çağ uzviyetin bu yolda tam bir olgunluk gösterdiği 18-20 yaşlarıdır.
Bu yaş, kuzey soğuk iklimlerde 20-25’e kadar yükselir. Güney’e doğru sıcak iklimlerde 10-12’ye kadar düşer.
Hülasa;
Vücudun sıhhat ve afiyeti yerinde olup, bedenen ve aklen olgunlaştıktan sonra, halk tabiriyle oturaklaştıktan sonra kız ve erkek çocuklarının evlenmeleri doğru olur.
Kız çocukları gerek zihni, gerek cinsi bakımından erkek çocuklarından daha çabuk olgunlaşırsa da, buna rağmen erkeklerden evvel ihtiyarlar ve çocuk yapma kabiliyetini kaybederler.
Bu yüzden;
Elele verecek erkek ve kızın yaşları bir olursa kadın erken çöker ve çöktüğü çağda erkek tamamıyla dinç kaldığından, kadın erkeğini cinsi yönden tatmin edemez ve oyalayamaz.
İnsanı oyalayan, yuvasına bağlayan en kuvvetli bağ, hissi ve cinsi bağlardır. Yuvasında oyalanamayan ve tatmin olamayan erkekler oyalanacak yer arar, yuvanın saadetini bozar dağıtır.
Onun için evlenecek erkek alacağı kızdan beş, on yaş farklı olmalıdır. Bu halde erkek ve kadın birbirini hep oyalar, beraber kocar, cinsi çöküntüler beraber olur. Yuvasının saadeti dış tecavüzlerden korunmuş olur.
Evleneceklerin yaşları arasında pek büyük bir farklılıkta olmamalıdır. Kadın erkek birbirini sevecek, okşayacak, birbirinin dilinden anlayacak bir çağda olmalıdır. Bilhassa cinsi olgunlukları arasında bir ahenk bulunmalıdır.
Kadın ve erkek arasındaki yaş farkı genişledikçe, birliğin bağları gevşer, şiiriyeti kaybolur. Birçok facialara sahne olur
Kaynak: Osman Karabulut / İslam’da Evlilik Ve Mahremiyetleri / bkz: 20-21