Ey uyudukları halde uyuduklarının farkında olmayın uyanıklar:
İşte bu beyanda; “Ömer b. Abdülaziz diyor ki;
Allah (c.c) Yuşa b. Nun’a (a.s) şunu vahyetti;
Nitekim bu beyanda Resulüllah (s.a.v) buyuruyor ki;
ve bir başka rivayet de ise;
Canımı elinde tutan Allah’a and olsun ki ya iyiliği emreder ve kötülükten nehyedersin ya da yakın zamanda Allah (c.c) size katından bir ceza gönderir de O’na (c.c) dua ettiğiniz halde kabul olunmaz (8)
Hani siz diyecek olursanız eğer ki; ben söylesem de yapacak söylemesem de yapacak yine bildiğini okuyacak yada diyeceksiniz ki her koyun kendi bacağından asılır. İşte bunların hiçbiri geçerli bir mazeret değildir. Nitekim bu beyanda yüce Allah buyuruyor ki:
Hani onlardan bir cemaat: Allah’ın yerle bir edeceği veya şiddetli bir felaket göndereceği şu güruha ne diye boşuna öğüt verip duruyorsunuz? demişti. O salih kişiler de: Rabbinize mazeret arz edebilmek için. Bir de ne bilirsiniz, olur ki Allah’a karşı gelmekten nihayet sakınırlar ümidiyle öğüt veriyoruz diye cevap verdiler (9)” ve sen “Sen af ve müsamaha yolunu tut, iyiliği emret, cahillere aldırış etme (10)“
Nitekim bu beyanda Resulüllah (s.a.v): Sizden kim bir münker (şeriata muhalif bir şey) görürse onu eliyle değiştirsin. Ona gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Ona da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf halidir buyurmaktadır.
Yine Resulüllah (s.a.v) kötülüğü gördüğü halde bu kötülüğe engel olmayanlara istinaden; Bir millet günahlar işler de onlar arasında daha güçlü ve kuvvetli birileri olduğu halde onları değiştirmezlerse, Allah (c.c) mutlaka hepsini kuşatacak azap gönderir buyurmaktadır.
Ancak kötülüğe engel olamayacağını bildiğin ve bir etkisinin olmayacağını anladığın ve bunun yanı sıra birde hayati tehlike gibi bir durum söz konusu ise bu durumda Resulüllah (s.a.v) diyor ki:
Yine aynı şekilde bu konuda İbnü’l-Cevzi diyor ki:
“İyiliği emretmek kötülükten sakındırmak işini kötülükten arınmış kimseler yapar diyecek olursak,o zaman emr-i bil-maruf ve nehy-i anil-münker işi zora sokulur. İyiliği emretmek, kötülüğü önlemek işi söner, yapan kimse kalmaz. Çünkü insan gizli ve açık günahtan geri kalmaz (12)“
Nitekim bu konuda İbn Kesir’in dediği gibi: Zira kişinin bilmediği şeyde susması vacip olduğu gibi, bildiği şeyde konuşması da vaciptir.
Ancak bu görevi yaparken insanları elinden tutup çekmek yerine, ayağından tutup sürükleyecek olursan bu fayda yerine zarar verecektir. Dostluk yerine düşmanlık, iyilik yerine kötülük yapmış olursun.
Bu beyanda da Ebu Derda (r.a) diyor ki: Bir kimse kardeşine açıktan öğüdü verirse onu küçük düşürmüş ve ayıplamış olur. Kim de gizli öğüt verirse onu ağırlamış olur.
Bu beyanda Resulüllah (s.a.v):
Hata gizli olunca sadece sahibine zarar verir. Açıktan işlenir ve düzeltilmezse herkese zarar verir. Bu hatayı gören insanların düzeltmemeleri, reddetmemeleri ve susmaları sebebiyle herkese zararı olur. Susup uymadıkları zaman emir, vebal herkese şamil olur. O kişiyi yaptığı hatadan nasihat edip vazgeçirmedikleri sürece iyiler de kötüler de onun yaptığına ortak olur (13)
Resulüllah (s.a.v): Siz iyilik yapmazsanız bile insanlara iyiliği emrediniz, kendiniz vazgeçmeseniz bile insanları kötülükten vazgeçirmeye çalışınız.
İşte bu noktada Hz ali (r.a) buyuruyor ki: İlim iki çeşittir etkileyen ve duyulan. Etkileyen olmazsa duyulanın yararı olmaz
(Ey Ümmet-i Muhammed!) Siz insanların iyiliği için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyiliği yayar, kötülüğü önlersiniz, çünkü Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da bu imana gelseydi, elbette kendileri için iyi olurdu. İçlerinden iman edenler varsa da ekserisi dinden çıkmış fasıklardır (14)
O zaman “Ey müminler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte selamet ve felahı bulanlar bunlar olacaklardır (15)“
Selam hak edenlerin üzerine olsun vesdelam…
(1-Asr Süresi 1-3) (2-A’la Süresi 9-11) (3-Zariyat Süresi 55) (4-Şura Süresi 47) (5-A’raf Süresi 165-166) (6-Ebu’l Leys Semerkandi / Tenbihü’l Gafilin / bkz:116) (7-İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri / C: 4 / bkz: 15) (8-İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri / C: 4 / bkz: 15) (9-A’raf Süresi 164) (10-A’raf Süresi 199) (11-İbnü’l Cevzi / Minacü’l-Kasıdin Ve Müfidü’s-Sadıkin / C: 1 / bkz: 455) (12-Abdülkadir Geylani / El-Ğunye / bkz: 181) (13-Abdülkadir Geylani / El-Ğunye / bkz: 919) (14-Al’i İmran Süresi 110) (15-Al’i İmran Süresi 104)