Kadın-Erkek İlişkilerinde Önemli bir Mesele

24/08/2024
37
A+
A-
Kadın-Erkek İlişkilerinde Önemli bir Mesele

Ezvac-ı Nebi, mümine kadınlar, söz söyleme adabı, kadın-erkek ilişkileri, cazibeli söz, sese duyarlılık, islam ahlakı, fucur ve fitne


Ve söz söylemek icab ettiğinde, Şeriata uygun bilinen ve makbul şekilde, kalbinde fısk ve fucur hastalığı (ahlaksızlık ve zina meyli olanları tama celp (göz dikip) çekmiyecek derecede söyleyin’ Yani;

Ey Ezvacı Nebi!

Ey Peygamber aileleri! Mümine kadınlar! Eğer siz emirleri yerine getirme ve haramlardan sakınmak suretiyle takva yolunu seçmek isterseniz size, mahrem olmayan bir kimse ile söz söyleşmek gerektiğinde sözünüzü yabancı erkeklere karşı ince ve latif surette tatlı söylemeyin ki,

Kalbinde kötülüğe meyil hastalığı olan kimseler sizin sözünüzden gördüğü letafet sebebiyle size meyletmesin ve şeran makbul olan sözü söyleyin. Lakin söylediğiniz söz fitneye sebep olmasın. Yani cazibeli, yabancı erkekleri şüpheye düşürecek bir halde, edalı ve naz ve istiğna ile söylemeyin demektir.

Cenab-ı Hakk bu ayette Ezvac-ı Mutahharatı ve Mümine kadınları günah işlemekten menettiği gibi, günah işlemenin başlangıcı sayılan hallerden dahi men etmiştir. Çünkü bir şeyin sebebinde o şeyin hükmü vardır. Bunun için bir günah nasıl haram ise, o günaha sebep dahi öylece haramdır.

Gerçi bu ayet Ezvac-ı Mutahharat yani Peygamber (s.a.v) Efendimizin mübarek aileleri, validelerimiz hakkında gönderilmişse de Cenab-ı Hakk bu ayetle bütün iman sahiplerinin kadınlarına da yabancı erkekler yanında söz söyleyip konuşmanın adabını beyan ettiği gibi, kadınların sesleri dahi namahrem olup, gerekmedikçe yabancı erkeklerle konuşmak caiz olmadığına işaretle Müslüman kadınlarına bir edep dersi vermiştir.

Cinsi duyguları tahrik eden şeylerden biri de sestir. Sesin rengi, bir kelimeyi telaffuz ederken sadanın aldığı makam (belki aslında ehemmiyetli olmayan bir hadise) fakat sevgi heyecanları üzerine inanılmayacak ölçüde tesirler gösterir.

Sedaya (sese) ait fetişle, tapacak derecede aşırı şehvetler de vardır. Mesela bazıları kalın sesli kadınlardan çok hoşlanır. Erkeğin sesine vurulup çocukların ve aile ocağını terk edip kaçan sayısız kadınlar vardır.

Kulağın zinası, şehveti tahrik edici olan sesi dinlemektir. Onun için Cenab-ı Hakk yukarıda geçen ayet-i kerime ile kadınların sesleri namahrem olup, ihtiyaç olmadıkça yabancı erkeklerle söz söyleşmelerini yasaklamıştır. Hakikaten, sesin insan üzerinde büyük bir tesiri vardır.

Zaman zaman gazetelerde okuduğumuz gibi barlarda, gazinolarda, radyo evlerinde, ahlaken düşük bazı güzel sesli kadınlar ses ticareti yapmaktır. Böylece imanı zayıf, şehveti galip erkekleri yoldan çıkarırlar.

Bazı şeytani huylu kadınlar ise, gözlerine kestirdikleri erkeklerle önce sesle, telefonla kendilerini arz eder, sevdirirler, böylece ses zinaya basamak teşkil etmektir. Onun için her Müslüman erkek ve kadının Allah (c.c)’ın emirlerini tutup yasak ettiği şeylerden de sakınmaları icap eder.

Diğer bir ayet-i kerime de Cenab-ı Hak:

Allah’a teslim olan erkekler ve teslim olan kadınlar, İslâm dinine iman eden erkekler ve iman eden kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, dürüst erkekler ve dürüst kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, hayır yolunda infak eden erkekler ve infak eden kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve çok zikreden kadınlar var ya, işte Allah onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır (Ahzab Süresi 35)

Zamanımızın kadınları arasında yukarıda bahsedilen tesettür (örtünme) esaslarını tam olarak tatbik eden varsa da çok az kalmıştır ve gittikçe de azalmaktadır. Bir kısım kadınlarımız güya tesettür emrine uyarak örtünüyoruz zannederek başlarını örtse de, önden ve yandan saçlarının bir kısmını gösterirler.

Üzerlerine dar bir manto giyerek vücutlarını ve göğüslerini belli ederler. Ayaklarına hiç yok denecek derecede ince naylon çorap giyerek ağızlarını boyayıp, kokulanıp süslenerek dışarı çıkarlar. Halbuki onların bu durumları tam bir tesettür olmayıp günah ve vebalden kurtulamazlar.

Diğer bir kısım kadınlarımız ise, insanlık ve İslamlık kisvesinden (görünümünden) soyunup, haya perdesini yırtarak;

Çıplak denecek derecede ince dar bir entari ile; Baş, kol ve bacaklar açık, her türlü süs, boya ve kokularla süslenip kendilerini aleme adeta teşhir edercesine açık olarak cadde ve sokaklarda gezerler… sinema, tiyatro, bar, gazino gibi şeytan yuvalarında nefis ve şehvetinin esiri, şeytanın kulu, sonu olmayan boş arzularının kurbanı olarak zevk ve eğlence yaparlar.

Bunlar öyle bir zavallı kimselerdir ki nereye gittiklerini, ne yaptıklarını, ne için yaratıldıklarını düşünemeyecek derecede akılları körelmiş, kulakları sağır, gözleri kör olmuş ve basiretleri kapanmıştır.

Böyle kadınlar hakkında Peygamberimiz (s.a.v):

‘Ehl-i cehennemden iki zümre (cehenneme girecek olanlardan iki grup) var ki, bunları (dünyada) henüz görmedim. Birisi,sığır kuyrukları gibi kırbaçlar tutarak onlarla insanları döver (azarlayıp işkence eder)ler. Diğer bir takımı, kadınlardır ki; gerçi giyinmişlerdir, fakat çıplak görünürler.

Başka kadınları kendileri gibi yapmaya teşvik ederler. Bunların başları, içinde doldurdukları bezler ve saçlarla deve hörgüçlerine benzer. İşte bunlar ne cennete girerler, ne de pek uzak mesafeden intişar eden, rayihasını (uzaklara yayılan kokusunu) koklarlar’ buyurmuştur.

Diğer bir hadis-i şeriflerinde;

Dünyada bedenlerini hakkıyla (tam olarak) örtmeyecek şekilde giyinen kadınlar ahirette çıplak kalırlar buyurmuştur

Kaynak: Osman Karabulut / İslam’da Evlilik Ve Mahremiyetleri / bkz: 348-351

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.