Soru: Dinimiz İslam kadınların çalışmasını nasıl değerlendiriyor?
Cevap: Yüce Allah fıtrat olarak erkeği evin dışındaki işlere ve evin geçimin temin edecek olan nafakayı kazanmakla yükümlü kıldığı gibi kadın için böyle bir sorumluluk yüklememiştir. Yani kadının görevi dışarıda değil içeridedir.
Nitekim erkek yapısı itibari ile haşin ve sert yaratılmıştır, kadın ise daha şeffaf, yumuşak narin ve bir o kadar da gücü erkeğe nispeten zayıf yaratılmıştır.
Ama ne zaman ki kadın kadınlığını unuttu, erkekte erkekliğini unuttu;
İşte o zaman şu anda insanların genel bir çoğunluğunun dediği üzere ve gerçekle yakından uzaktan bir alakası olmayan kadın erkek eşitliği ortaya çıktı. Oysa Rabbin buyurdu ki:” Kocalar eşleri üzerinde yönetici ve koruyucudurlar (1)“
Erkeğin dışarıda çalışıp nafaka getirip evin geçimini temin etmesi, kadının ise ev içerisinde çalışması gerekirken kadın ev hayatını ve evdeki işlerini bırakıp tamamen kendilerini dışarıda çalışıp para kazanmaya;
Kendilerince kendi özgürlüklerini eline aldıkları için kendilerini erkekle aynı kefeye koydular ve kadın erkek eşitliğine girerek kendilerini kocalarına karşı muhtaç hissetmekten kurtulup kendilerince istedikleri gibi hareket ettiler.
Bundan sonrada zaten evdeki kopan fırtınalar baş göstermeye başladı. Ne kocaya itaat kaldı, ne arada sevgi kaldı ne ilgi ne alaka.
Hiçbir şey.
Bunların evlilikleri sadece evlerini otel gibi kullanıp sadece geceden geceye birbirlerini görmekle yetindiler. Zaten üstte vermiş olduğum Nisa Süresi 34. ayetin devamında ise:
“Bunun sebebi, Allah’ın bazı insanlara bazılarından daha fazla nimet vermesi ve bir de kocalarının mehir verme, evin masraflarını yüklenmeleri gibi mali yükümlülükleridir (1)” şeklinde beyan etmektedir ki bu ayet-i celile de görüldüğü üzere evin masraflarını yüklenmek kadına değil erkeğe aittir.
Nitekim Yüce Allah Nur Süresinde;
“….evlenmeye müsait olanları evlendirin (2)” buyurmaktadır. Evlenmeye müsait olmayanlara ise Allah Resulü (s.a.v): Evlenmeye imkanı olanlar evlensin. İmkanı olmayanlar ise oruç tutsun’ buyurmaktadır.
1 ▬ Kadın üstte de belirtildiği üzere kendisi de çalışıp, kazandığı için kendisini kocayla aynı kefeye koyacaktır. Bu seferde ailede kimin kime itaat edeceği ortadan kalkacağı için aile içi huzursuzluk. Sonucu aile mahkemesi koridorlarına kadar uzanır.
2 ▬ Oysa dışarıda çalışan erkek, bu çalışmanın sonucu olarak yorulacağı için ve olmaması gerektiği halde belki işin stresi olarak bunu evde hissettireceği içindir ki;
3 ▬ Erkek sabah 07:00 da evden çıkıyor akşam 17:00 gibi eve geliyor. Buna lafımız yok ancak;
4 ▬ Erkek evin geçimini mecburen ki bu zaten kocanın üzerinde farzdır evde olamayacaktır. Şayet anne adayı olan kadında eğer çalışacak olursa;
Nitekim Ebu’l-Ala el-Mevdudi aynı konuya temas ederek diyor ki;
6 ▬ Nitekim kadın kendi ekonomik gücüne kavuşunca;
7 ▬ Kocası karısının çalışmasına izin verdiği takdirde malumunuzdur ki;
8 ▬ Her ne kadar eşinize güvenecek olsanız da ki bu konuda lafımız yok, yanlış anlaşılmasın ama;
Sonuç olarak diyeceğim şudur ki;
Kadın erkek eşitliği derken ben size doğudaki X erkek ile batıdaki Y bayan eşit değil demiyorum. Bunlar tabi ki eşittir. Ben eşit değil derken aile içi hukuku yani karı-kocayı kastediyorum ki zaten de rivayetler ışığında meydana çıkan gerçek de budur. Bunu iyi belleyiniz. Evlilikte kadın erkek arasında eşitlik değil adalet vardır ki eşitlik ve dalet ikisi farklı kavramlardır
Ve siz erkekler;
Sırf daha rahat geçineyim diye, daha çok gelirim olsun diye, ileriye yönelik hazırlığım olsun diye evlenmeyin ve mümkünse eşinizi çalıştırmayın (kocası yatalakdır, çalışamıyordur, hastadır ona bakıyordur o hanım kardeşlerimize lafımız yok) ve eğer evinizin geçimini temin edemeyecekseniz eğer ne kendinizi, ne eşinizi nede sizden takdir olunan bir nesil varsa çocuklarınızı sıkıntıya maruz bırakmayın
Çünkü şunu da unutmayın ki Allah Resulü (s.a.v) tarafından; Fakirlik nerdeyse kişiyi küfre düşürecekti diye bir hadis-i şerif vardır.
Her ne kadar Allah Resulü (s.a.v): Geçim sıkıntısı yüzünden evlenmeyen benden değildir buyuracak olsa da bu hadis-i inkar etmemek şartıyla kendinizi ateşe atmayın. Bile bile elinizi ateşe sokup da eliniz yandığında bu benim kaderimmiş deyip kaderinizin arkasına saklanarak kendinize mazeretler üretmeyin ve hanım kardeşlerim sizlerde şunu unutmayın ki;
Allah Teala sizleri çalışıp, eve para getiresiniz, nafaka peşine düşesiniz diye yaratmadı. Her ne kadar çalışmak, nafaka temin etmek, evin ve kendi geçimini temin etmek Allah’ın Sünnetullah ilkesi dahilinde olsa da kulluğu unutup tamamen kendinizi dünya malına, paraya pula kaptırmayın.
Birde şu vardır ki hanım kardeşlerime diyorum; Yani sizleri çözemiyorum. Kendi kocanıza hizmet etmek zorunuza giderken gidiyorsunuz başkasının işinde gönül rızası ile başkasına hizmet ediyorsunuz. Değişik bir mantık. Diğer bir tuhaflık ise; çocuk için başınızı kıçınızı yırtarsınız ama Allah bir çocuk nasip ettiği zaman o çocukla ilgilenmek yerine çocuğu ana okuluna veya bir kreşe verip kendiniz işe gidersiniz. Gerçekten kadınlardan bir ansiklopedi yapılacak olsa 100 cilt kitap çıkardı ki bu da yetersiz olurdu
Selam hak edenlerin üzerine olsun vesselam…
(1-Nisa Süresi 34) (2-Nur Süresi 32) (3-Abdülvehhab Öztürk / Kadın İlmihali / bkz: 74-75)