Kardeşlik Hukukunun Getirdiği Sorumluluklar
Kardeş sözcüğü, yeryüzünün bütün dillerinde var olan ve sıcaklığı, sevimliliği, ifade ettiği ortak anlam olarak, ana baba bir, ana bir baba ayrı veya baba bir ana ayrı kişileri anlatan ortak bir kavramdır.
İslam dininin temel referans kaynakları olan Allah kelamı Kur’an ile Peygamberimizin sünneti ve hadisleri, bu bilinen ve her dilde ortak olan anlamı yanında kardeşliğe daha farklı, daha vurucu, insanlık ailesi için daha çok üzerinde durulması ve vurgulanması gereken anlamlar yükler.
Peygamberimiz bir hadislerinde şöyle buyurur: Ruhlar toplu cemaatlerdir. Onlardan birbiriyle tanışıp anlaşanlar kaynaşır, tanışıp anlaşamayanlar ise ayrılırlar.
Bu kısa ve fakat önemli hadis-i şerif bize şu gerçeği öğretiyor: İyi ve güzel huylular, hayır ehli olanlar, ihlası, ihsanı, takvayı şiar edinenler kendileri gibi olanlara, bu özelliklerin aksine sahip olanlar da kendi benzerlerine meylederler.
Birtakım üstün ve kıymetli nitelikler ve seçkin özelliklere sahip olmada bir ve beraber olanlar, birlikteliklerini, sevgilerini ve kardeşliklerini güçlü ve kuvvetli kılar, bu özelliklere sahip olmayan veya bunlar açısından zayıf olanların ise sevgi ve dostlukları da zayıf kalır.
İnsanlar arasında dostluğun, ülfetin ve kardeşliğin gerçekleşebilmesi için, her şey den önce iki tarafın birbirini en güzel biçimde ve etraflıca tanımaları, Allah’ın koyduğu ölçülere uymaları, en üstün ahlaka sahip olmaları, birbirlerine samimi ve içten bir kardeşlik hissiyle dolu olarak yönelmeleri gerekir.
Bundan sonra kardeşler arasında mutlaka bulunması gereken ve zaruri olan haklar ve yükümlülüklere sıra gelir.
Din kardeşliğinin ve üstün niteliklere sahip mümin olmanın sünnet-i seniyye ve hadis-i şeriflerden öğrendiğimiz bazı temel esaslarını şöyle sıralamak mümkündür:
- Her an kardeşleriyle bir ve beraber olma,
- Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılıp bağlanma,
- Sadece Allah’tan yardım dileme,
- Aralarındaki dostluğu en üstün seviyeye çıkarma,
- Cömertlikte en yüksek dereceye varma,
- Her türlü davranışında sadece Allah’ın rızasını gözetme,
- Kardeşinin sıkıntılarını giderip onu hoşnut edip sevindirme,
- İyilik ve takvada yardımlaşma,
- Birbirini iyice bilip tanıma, birbirine yardımcı olma,
- Sıla-i rahmi yerine getirme,
- Kötü hallerinden dolayı kardeşini ikaz edip iyiye yöneltme,
- İyi geçim ehli olma,
- İnsanlara karşı güzel davranışlar sergileme,
- Güzel ahlak sahibi olma bunların ilk sırada gelenleridir.
Peygamberimiz; Mümin bir kimse din kardeşini sevince bu sevgisini ona bildirsin buyurmuştur. Çünkü bu durum karşılıklı muhabbetin, dostluğun, güven duygusunun gelişmesine ve kardeşlik hukukunun gereklerinin yerine getirilmesine, Allah’ın da kendisini sevmesine vesile teşkil eder.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) kardeşler arasında sevgisizliği, kötü niyet ve düşünceleri, nefreti ortaya çıkarıcı davranışlardan uzak durmamızı öğütler.
Abdullah İbn Ömer’in (r.a) naklettiği Efendimizin şu hadisi bizim için altın değerindedir: Bir kimse, din kardeşine ey kafir diye hitap ederse, bu küfür ikisinden birine ait olur. Eğer kardeşi öyle ise ona, değilse bu sözü söyleyen kimseye döner
Bu hadis-i şerif, niyetimizi, gönlümüzü, dilimizi ve her türlü tavır ve davranışımızı ölçülü tutmayı bize öğütlemiş oluyor. Bu kadar da değil, Mümin bir kişiye, Müslüman kardeşini hakir görmesi, ona değer vermemesi, kötülük olarak yeter buyurarak din kardeşlerimize karşı ne derece dikkatli olmamız gerektiğini bize hatırlatıyor.
Bu konuda canlı bir örneği meşhur sahabi Ebu Zer’in hayatında görüyoruz: Olayın ravisi Mağrur’un naklettiğine göre o, Rabeze denilen mevkide Ebu Zer ile kölesini aynı cins kumaştan yapılmış elbiseler içinde görmüştü. Kendisine bunun sebebini sorunca, Ebu Zer: Ben bir kimseyi annesi sebebiyle kınamış, onu küçümsemiştim.
Bu duruma muttali olan Nebi (s.a.v) bana dedi ki: Ey Ebu Zer! Onu gerçekten annesinden dolayı kınadın ve küçümsedin mi?
Şayet böyle ise sen kendisinde cahiliye özelliği / cahiliye huyu bulunan bir kimsesin. Onlar sizin kardeşleriniz ve hizmetçilerinizdir. Allah onları sizin himayenize vermiştir.
Kimin himayesinde bir kardeşi varsa yediğinden ona yedirsin, giydiğinden de ona giydirsin. Onlara güç yetiremeyecekleri şeyleri yüklemeyiniz. Şayet yüklerseniz kendilerine yardımcı olunuz buyurdu
Hadis şarihleri, Ebu Zerr’in annesi sebebiyle kınadığı kimsenin Bilal el-Habeşi olduğunu söylerler. Ebu Zer, Bilai’e; Siyah kadının oğlu” diye seslenmiş ve annesinin zenci/siyah tenli oluşunu, sanki onun için bir noksanlık ve ayıpmış gibi ifade etmişti. Ebu Zer, bu sebeple ömrünün sonuna kadar yaptığı bu işten pişmanlık duydu.
Sahabe-i kiram, Allah Teala’nın hoşnut olmadığı ve Peygamber Efendimizin kınadığı bir şey yaptıkları zaman onu derhal terk eder, işledikleri günah ve kusura tövbe eder ve bir daha o hataya dönmemeye azami dikkat gösterirlerdi.
Bütün bunlara karşın Efendimiz bize şu davranışları önemseyip öne çıkarmamızı öğütlüyor: Mümin kardeşine güler yüz göstermen sadakadır; iyiliği emredip kötülüklere engel olman sadakadır…
Ebu Eyyub el-Ensari, Peygamberimizin şu buyruğunu bize nakleder: Bir kimseye mümin kardeşini üç günden fazla terk etmesi helal olmaz. O ikisi karşılaştıklarında, biri yüzünü şu tarafa diğeri öbür tarafa döner. Onların en hayırlısı ve üstün olanı, selamı önce verendir.
Peygamberimiz, uzaklarda bile olsalar, kardeşin kardeşi unutmaması, daima hatırında bulundurmasını ister, hatta dualarında kardeşini anmasını tavsiye buyurur:
Müslüman bir kimsenin, din kardeşinin gıyabında yaptığı duası kabule şayandır. O kimsenin başucunda Allah’ın görevli bir meleği bulunur, din kardeşi için hayır dua yaptıkça, o melek de ona dua eder ve, Amin, kardeşin için istediğinin bir misli de senin için olsun der.
Biz Müslümanlar sadece mümin kardeşlerimize karşı değil, insanlık ailesine karşı da yükümlülük ve sorumluluklarımızın bulunduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
Hz Peygamber (s.a.v): Zalim de mazlum da olsa kardeşine yardım et.” buyurdu. Kendisine: Ya Resulüllah, mazluma yardım tamam, bunu anladık; zalime nasıl yardım edeceğiz?” denilince: Zalimin de zulmüne engel olur, onu zulüm işlemekten alıkoyarsınız” buyurdu.
Kardeşlik hukukunun bazı temel unsurlarını, kalıcı ve sürdürülebilir olmasının esaslarını, Peygamber Efendimizin şu özlü / cevamiu”l kelim cinsinden olan hadis-i şeriflerinden öğreniyoruz:
- Birbirinizle ilişkilerinizi kesmeyin,
- Birbirinize arka dönüp sırt çevirmeyin,
- Birbirinize karşı kin beslemeyin,
- Birbirinizi çekememezlik etmeyin.
Ey Allah’ın kulları böylece birbirinizle kardeşler olun. Müslüman bir kimsenin din kardeşine üç günden fazla küs durması helal değildir.
Netice olarak: Kur’an’ın pek çok ayeti yanında sünnet ve hadislerde, din kardeşliği başta olmak üzere, kardeşliğin her çeşidi, dostluğun, ülfetin, muhabbetin, samimiyetin ve dürüstlüğün her türü hakkında bize her zaman rehberlik yapacak yeterli derecede örnekler bulma imkanına sahip olduğumuzu söyleyebiliriz.
Kaynak: Prof Dr: Raşit Küçük (Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi) / Diyanet Aylık Dergisi / Nisan 2012 / bkz: 12-14