Karı-Kocanın Kavgası: İletişim Sorunları ve Duygusal Tepkime
Tatmin olmayan erkekte veya nadiren kadında hafif bir keder eşine karşı gizli bir nefret ve kin başlar. Bu git gide büyüyerek çoğalır, sonra şu veya bu bahane edilerek kavga gürültü meydana gelir. Kadın kocasının meşru olan her emrine itaat etmesiyle beraber, bilhassa kadın erkek ilişkisi olan (cinsi münasebet için) yatağına davetinde mühim mazereti olmadıkça kocasının arzusuna uymalı, yerli yerince hizmetinde bulunarak yatağından kaçmamalıdır.
Kadınların yatak münasebetlerinde kocalarına karşı vazifeleri ve görevleri çok önemlidir. Dikkat edilirse, karı-koca arasındaki geçimsizliğin temelinde genellikle sebebi ve başlangıcının bu yönden olduğu bazı defalar anlaşılırsa da, bilindiği gibi bu konu herkese açılamadığı için, çoğu zaman da sebebi anlaşılamaz.
Ve hatta bazen bir birlerine karşı küslüğün, kavganın bundan başladığını kendileri dahi bilmezler. Bu hususu inceleyecek olursak iki sebepten olduğunu görürüz ki. bunlardan;
- Birincisi: Yaratılıştan şehvet (iştiha ve arzu) bazı erkeklerde fazla kadınlarda az, bazı kadınlarda fazla erkeklerde az olur. Şehveti az olan tarafın iştiha ve arzusu da az olunca, cinsi münasebet tam olarak gerçekleşmez ve eşini tatmin edemez.
- İkincisi: Gerek kadın gerekse erkeğin, yorucu dünya işlerinin tesiri ile biri birlerinin haklarına riayet edememelerindendir.
Şöyle ki;
Vücudu yorgun olan taraf dinlenmek için istirahata geçtiğinde, dinç ve zinde olan eşinin arzu ve ihtiyaç duyduğunu hissetmez, hissetse bile neşeyle, severek hizmette bulunamaz. Hatta çoğu zaman bu vazifeden kaçarlar. İhtiyaç duyan taraf ise, eşinin bu kaçışından dolayı sıkılarak çok defalar arzusunu açamaz ve zor kullanmak mecburiyetinde kalır.
İşte tatmin olmayan erkekte veya nadiren kadında hafif bir keder eşine karşı gizli bir nefret ve kin başlar. Bu git gide büyüyerek çoğalır, sonra şu veya bu bahane edilerek kavga gürültü meydana gelir.
Can sıkıntılarının, ruhi burhanların pek çoğu bununla ilgilidir. Evinde tatmin olmayarak ailesine kızan çok kimseler, öfkelerini dışarıda başkalarından alırlar. Böylelerinin yanında çalışan kimseler ise çok sıkıntı çekerler.
İşte bunun içindir ki Peygamber Efendimiz (s.a.v): Kadın ocak başında olsa dahi erkeğinin davetine icabet etsin
Karı koca ilişkilerinde kocasından kaçarak vazifesini yapmayan kadınlar hakkında da Peygamber Efendimiz (s.a.v); Bir kimse karısını yatağına davet edipte (mazereti olmadığı halde) gelmez ve kocası da ona dargın olarak gecelerse, sabah oluncaya kadar Melekler o kadına lanet ederler buyurmuşlardır.
Ve kadınların karı koca ilişkilerinde kocalarına karşı vazifelerinin ne kadar mühim ve vazifesini yapmayanların da cezalarının ne kadar ağır olduğu açıkça ümmetine bildirmiştir.
Şefkatli ve muhabbetli bir kadın, kocasına taatin ihtiyaç gösterdiği sükunu (rahatlığı) vermenin yolunu kolayca bulur.
Evliliğin en sevimli hallerinden biri; Kadının kocasının ihtiyaçlarını anlayarak ona en uygun ve en çok mutluluk verecek şekilde yakınlık göstermesidir. Kocasını muhafaza etmek ve kendisine olan bağlılığının devam etmesini isteyen kadın, cinsi yakınlıkta faal (aktif-hareketli) bir rol oynamalıdır.
Aşk oyunlarına canlı bir şekilde karışarak kocasının üzerinde derin bir zevk hissi bırakmalı, tatmin edilmek istediği kadar, tatmin etmesini de bilmelidir.
Bu tatmin, o anki duygu ve hareketle de erkeğini yalnız bırakması, zevk heyecanlarını benimsememesi, kendini bu aşka tamamıyla vermesidir. Kadının bu hali, erkeği fazlasıyla okşar. Bu aşkın akordu, zevk birliğini temin eder.
Bu yakınlıkta kadının ideali, zevk ve heyecanlarını, erkeğin zevk ve heyecanlarıyla uyumlu hale getirmek, bu koşmayı onunla birlikte yapmak, bu zevke onunla beraber ulaşmak olmalıdır.
Her yakınlıkta üstün bir zevk verebilen kadınla, erkek daima mesut yaşar, hanımına daima bağlı kalır.
Şu halde her Müslüman kadın idrak ve anlayışlı davranarak, bu mühim vazifeyi ön plana almalı, yorgunluk ve sıkıntılara katlanıp Allah (c.c)’ın rızasını umarak, azabından korkarak kocasını tatmine çalışmalı ve onu günaha kaymaktan korumalıdır.
İştia ve arzusu az olan yorgun olan erkekler de genç, dinç ve zinde olan ailesinin arzu ve ihtiyaçlarını düşünerek ailesine karşı olan kocalık görevini tam olarak yapmalıdır.
Cenab-ı Hak Kur’an’ı Kerinm’de; ‘Onlar (kadınlar) sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz’ buyurmuşlardır. Yani birbirinizi günahtan korumakta, ayıp ve kusurlarınız gizlemekte birer örtüsünüz demektir.
Tam olarak Allah (c.c)’tan korkan Müslüman erkek ve kadın evinden helali olan kocasından başka bir şey düşünemediği gibi, kendini tam olarak tatmin edemeyince, eşine karşı da sabır ve tahammül göstererek nefsiyle mücadele ederse de; kalbinde Allah (c.c) korkusu az, imanı zayıf, şehveti galip olan, aile sevgisi duymayan bazı erkek ve kadınların ise, böyle hallerde ayaklarının kayması pek kolaydır.
Bilhassa zamanımızda bir çok erkek ve kadınların aile geçimsizliklerinden ve karşılıklı karı koca münasebetlerine tam olarak riayet edemeyerek, biri birilerini tatmin edemediklerinden dolayı erkeğin bar, gazino, meyhane, umumhane gibi batakhanelerde mikrop yuvalarında ömür çürüttükleri, kadının ise meşru aile döşeğini (namusunu) namussuz ve hayasızlıkla kirlettikleri ve hatta yuvasını ve çocuklarını bütün bütüne terk ederek kaçtıkları çok defa görülmektedir.
Onun için İslam dini her işte olduğu gibi, kadın ve erkeğin cinsi ilişkilerinde de aşırılık ve tatminsizlik durumuna düşmeyerek orta yol üzere, biri birilerine karşı borçlu oldukları vazifelerini yerine getirmelerini emretmiş, aile saadetinin bozulmasına sebep olacak her şeyi de yasaklamıştır.
Kaynak: Osman Karabulut / İslam’da Evlilik Ve Mahremiyetleri / bkz: 383-386