Kişinin Kendi Kusurlarını Araştırması ve Farkında Varması

04/09/2024
10
A+
A-
Kişinin Kendi Kusurlarını Araştırması ve Farkında Varması

Allah Teala bir kulun hayrını istedi mi ona kendi kusurlarını gösterir. Basiret penceresi açık olan kimseye ayıpları gizli kalmaz. Ayıplarını bilince de tedavisi mümkün olur. Lakin halkın çoğu nefislerinin bilmez insan kardeşinin gözündeki çöpü gördüğü halde kendi gözündeki merteği görmez.

Nefsinin ayıplarını öğrenmek isteyen kimse için dört yol vardır:

Birinci yol: Nefsin ayıplarını gören ve nefsin gizli afetlerine muttali olan bir şeyhin önünde oturmak ve nefis mücahedesinde şeyhin işaretlerini, gösterdiği yolu izlemektir. Bu yol hocası ile birlikte bulunan talebenin durumunu yansıtır. Zira daima hocasının yanında kalan bir öğrenciye hocası nefsinin kusurlarını ve tedavi çarelerini öğretir.

İkinci yol: Çok doğru, dindar, kendi hallerini ve işlerini kollayan, beğenmediği tutum ve davranışları karşısında kendisini uyaracak bir arkadaş edinmektir. Dinin büyük liderleri böyle yaparlardı.

Hz. Ömer (r.a) şöyle diyordu: Ayıplarımı bana gösteren kişiye Allah rahmet etsin.

Hz. Huzeyfe’den de şu ricada bulunuyordu: Ey Huzeyfe! Sen münafıklar hususunda Allah Resulü’nün sırdaşı idin. Bende nifak belirtilerinden bir şey görüyor musun?

Hz. Ömer, faziletinin yüceliği ve makamının yüksekliğine rağmen, nefsini böyle töhmet altında bırakıyordu. Aslında akıllı ve en yüksek makamlarda bulunan kimse kendini daha az beğenmeli, nefsini daha fazla itham etmeli ve başkalarının uyarısı karşısında daha çok memnun kalmalıdır.

Halbuki bizim gibilerinde iş tersine dönmüş, en fazla kin beslediğimiz kimseler bize nasihatte bulunan ve bize kusurlarımızı bildirenler olmuştur. Hem de öylesine ki!…

Kötü huylar, sokan yılan ve akreplere benzerler.

Birisi elbisemizin altında akrep olduğunu haber verse ona minnettar ve memnun kalır, hemen akrebi defetmeye, öldürmeye çalışırız. Halbuki akrebin sokuşu yalnız bedenedir; acısı bir gün bile sürmez. Fakat düşük ahlakın açtığı yaralar kalbin tam ortasındadır. Korkarım ki ölümden sonra da ebediyyen devam eder.

Sonra biz, bize kusurlarımızı gösterenlere karşı minnet duyup onları gidermekle meşgul olmayız da, tutar nasihatte bulunana karşılık vermeye kalkışır ve kendisine: Sen de böyle böyle yapıyorsun.. deriz. Böylece ona olan düşmanlık bizi öğütlerinden faydalanmaktan alıkoyar.

Böyle davranışlar, günahların çokluğunun doğurduğu kalp karalığının varlığına delalet eder. Bunların hepsi iman zayıflığıdır.

Allah Teala’da bize doğruya ileten aklımızı vermesini, bize ayıplarımızı göstermesini, bizi ayıpların tedavisi ile uğraştırmasını, kendi minnet ve lütfuyla bize kötülüklerimizi gösterenlere karşı teşekkür etmekte bizleri muvaffak kılmasını dileriz.

Üçüncü yol: Kişi nefsinin ayıplarını düşmanlarından öğrenmeğe çalışmalıdır. Zira kızgın göz kötülükleri ortaya çıkarır. Hatta bir insanın, ayıplarını anlatan aşırı bir düşmandan yararlanması, dalkavukluk eden, kendisini öven, ayıplarını örten bir dosttan faydalanmasından daha çoktur.

Ne var ki insan tabiatı düşmanı yalanlamak ve söylediklerini çekememezliğe hamletmek üzere yaratılmıştır. Fakat ileri görüşlü birisi düşmanlarının laflarından menfaatlenmekten geri kalmaz. Çünkü, ayıpları onların dillerinde muhakkak dolaşır ve yayılır

Dördüncü yol: Kişi halkın arasına girmekle ahlakını düzeltir. Şöyle ki: Halkın arasında kötü gördüğü her şeyi nefsine istetsin ve nefsini o şeyleri yapıyormuş gibi düşünsün. Zira mümin müminin aynasıdır.

Başkalarının ayıplarından pay çıkararak kendi noksanlıklarını görür ve bilir ki tabiatlar nefsin peşinden gitmekte birbirlerine yakındırlar. Yine bilir ki başkasında bulunan kötü bir vasfın hepsinden veya daha çoğundan veya cüz’i bir miktarından kendisi kurtulmuş değildir.

Binaenaleyh nefsini korumalı ve kontrol etmeli, onu başkalarında görüp de beğenmediği bütün yerilen huylardan temizlemelidir.

Bu dördüncü yol; edep öğrenme bakımından sana yeter de artar bile. Eğer insanlar başkalarında görüp beğenmedikleri hususları terketmiş olsalardı terbiyecilere ihtiyaçları kalmazdı.

Bütün bu yollar, terbiye eden ve dini hususlarda nasihatte bulunan bir şeyhi bulamayan kimseler için birer çaredir. Yoksa böyle bir şeyhi bulan gerçekten doktoru bulmuştur. Ona sarılsın; o kendisini hastalıktan kurtarır.

Kaynak: İmam-ı Gazali / İmam-ı Gazali’den Müminlere Vaazlar / bkz: 379-381

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.