Kur’an, Hz. Muhammed (s.a.v)’in 23 yıllık peygamberlik hayatı boyunca peyderpey ayet ve süreler şeklinde nazil olmuştur.
Kur’an-ı Kerim, Peygamberimize indirildiği andan itibaren yazılmaya ve ezberlenmeye başlanmıştır. Peygamber Efendimizin vefatından sonra Hz Ebu Bekir’in hilafeti döneminde bir kitap haline getirilmiş ve Hz. Osman zamanında da çoğaltılarak eyaletlere gönderilmiştir.
Böylece, okuyuşta birlik sağlanmıştır. Okumayı kolaylaştırmak için Kur’an’ın metinlerine daha sonra hareke, nokta ve işaretler konulmuştur. Kur’an’ın kelime sonlarını ilk harekeleyen, Ebu’l Esved ed-Duelî’dir.
Nüzulünden 14 asır geçmesine rağmen Kur’an’da en ufak bir değişiklik olmamıştır ve kıyamete kadar da olmayacaktır. Zira Cenabı Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Doğrusu Kitabı biz indirdik. O’nun koruyucusu elbette biziz (1)“
Tövbe süresinin dışında sureler birbirinden besmele ile ayrılırlar. 100 ayetten uzun olan surelere Tıval, 100 ayet civarında olanlara Miûn, 100 ayetten az olanlara Mesani, çok kısa olanlara da Mufassal adı verilir.
Kur’an-ı Kerim’in ilk suresi Fatiha, son suresi Nas süresidir. En uzun suresi 286 ayetten ibaret olan Bakara, en kısa suresi ise, üç ayetten ibaret olan Kevser suresidir.
İki durak arasında cümle mesabesindeki metinlere de ayet denir. Manası kolaylıkla anlaşılan ve tek manası olan ayetlere muhkem, birçok manaya ihtimali olup, bu manalardan birine tayin edilebilmek için haricî bir delile ihtiyacı olan ayetlere de müteşabih denir.
Bu ihtilafların nedeni şüphesiz ki herhangi bir ayetin ilave edilmesi veya herhangi bir ayetin çıkarılmış olmasından ileri gelmiş değildir. Bu ihtilafın nedeni, bir metnin, bir cümlenin bir veya birden fazla ayet kabul edilip edilmemekten, hurufu mukatta‘aların tam ayet sayılıp sayılmamaktan ve sure başlarındaki Besmelelerin her süreden ayet sayılıp sayılmamaktan ileri gelmektedir.
Küfe ekoluna göre ayetlerin sayısı 6236, Basra ekoluna göre 6205’tir. Ayetlerin sayısında başka değişik görüşler de vardır. Ülkemizdeki mevcut mushaflarda ayetlerin sayısı Küfe ekoluna göredir. Yani 6236’dır.
Hicretten önce nazil olan ayetlere Mekki, hicretten sonra nazil olanlara da Medeni denir. Kur’anı Kerim, iki kapak arasında bulunan sayfalar itibarıyla 30 eşit bölüme ayrılmış ve her bölüme cüz denilmiştir. Her cüz de 4 hizbe ayrılmıştır. Bu durum okumada kolaylığın sağlanmasına vesile olmuştur.
Kur’an, inanarak okuyanlar için bir rahmet ve şifa kaynağıdır. Yolların en doğrusu, Kur’an yoludur. Kur’an’a uyan asla sapıklığa düşmez. Kur’an okuyanın kalbi nurlanır. Zira Kur’an Allah’ın kelamıdır.
Kur’an okumanın fazileti hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Sizin en faziletliniz Kur’an okuyan ve öğretendir.” Kur’anı Kerim hem lafız hem manasıyla Allah’ın kelamı olduğu için tam olarak tercüme edilemez. Ancak, herkes anladığı nispette tercüme etmeye çalışır.
Bunun içindir ki Kur’an tercümeleri, sadece tercüme değil, tercüme ve meal diye isimlendirilir. Kur’an-ı Kerim’i aslî harfleriyle okumak, onu ezberlemek ve onunla amel etmek her Müslümanın ideali olmalıdır.
Kur’an-ı Kerim’i, Latin harfleriyle sıhhatli bir şekilde okumak mümkün değildir. Çünkü Kur’an alfabesinde bulunan bazı harflerin karşılığı Latin alfabesinde yoktur.
Kaynak: Turan Yazılım / Mürşit 5
(1-Hicr Süresi 9)