Sözlük Anlamı: Kalkmak, ayakta durmak, düzeltmek, bir işte mutedil olmak, devam ve sebat etmek, bir işi üzerine almak, anlamlarındaki k-v-m kökünden gelen istikamet; doğru ve mutedil olmak demektir.
Din Dilindeki Anlamı: Din dilinde istikamet; Hakka tabi olmak, adaleti yerine getirmek, doğru yola girmek, itaat olan şeyleri yapıp, isyan olan şeylerden sakınmak, verdiği sözü tutmak ve Haktan sapmamak demektir. Böyle kimseye ve hiçbir yerinde meyil ve eğrilik bulunmayan, dümdüz ve dosdoğru şeye müstakim denir.
Kur’an’daki Anlamı: Müstakim kelimesi Kur’an’da; tartının (1), Allah yolunun (2), Allah, Peygamber ve müminlerin sıfatı olarak (3); sırat-i müstakim ise tevhid üzere olmak, şirksiz Allah’a iman etmek (4), Allah’a ibadet etmek (5), Kur’an’a uymak (6), Hz. Peygambere uymak ve onu örnek edinmek (7) anlamlarında kullanılmıştır.
Bu dosdoğru yola benzetilerek emir ve yasaklarında, helal ve haramlarında, hüküm, öğüt ve tavsiyelerinde dosdoğru olan İslam dinine de sırat-ı müstakim denmiştir (8).
Sırat-ı müstakim; bütün peygamberlerin insanlara tebliğ ettikleri Allah Yolu’nun, bir tek Allah’ı kabul esasına dayalı tevhid dininin en bariz niteliğidir. Bütün peygamberlerin, salih, sadık, muttaki ve Allah’ın hidayete erdirdiği insanların izlediği yoldur.
İstikametin Çeşitleri
İmanda İstikamet: Bir insanın imanında istikamet üzere olabilmesi için, imanında ihlas olması, riya, şirk ve nifak bulunmaması gerekir.
Sözde İstikamet: Bir insanın sözünde dosdoğru olabilmesi için, asla yalan konuşmaması, her sözünün gerçek ve vakıaya uygun olması gerekir. Dil, kalbin tercümanıdır. Sözünde doğruluk bulunmayan kimsenin özünde de doğruluk yoktur.
Bir sahabi;
Çünkü dil, doğru olursa diğer uzuvlar da doğru olur.
İbadette istikamet: Mümin bir insanın ibadetinde dosdoğru olabilmesi için, ibadetini iyi bir niyet ve ihlasla, riya ve süm’a olmadan, Allah’a ortak koşmadan ve İslam’a uygun olarak yapması gerekir. Bu şartlardan biri eksik olursa ibadet doğru ve makbul olmaz.
İş ve işlemlerde istikamet: İnsan; fert, aile ve toplum hayatında yaptığı her işi, üstlendiği her görevi en iyi bir şekilde yaptığı, hile ve sahtekarlıktan uzak olduğu, sözüne ve sözleşmelerine uyduğu, insanlara adalet ve hakkaniyetle davrandığı, kişiler arasında ayrımcılık yapmadığı zaman dürüst ve doğru olur.
Doğrulukta ölçü; Kur’an, sünnet ve aklıselim olmalıdır. Herkesin keyfine ve anlayışına göre doğru olmaz. Kur’an’da ve sünnette söz konusu edilen doğruluk İslam’ın önerdiği, kurallarını ve sınırlarını belirlediği doğruluktur.
Fert, aile ve toplumların huzur ve selameti; inanç, ibadet, itaat ve düşünce; söz, iş, sözleşme, alışveriş, sosyal ilişkiler; yargılama, tanıklık, yönetim; çalışma, çalışana hakkını verme; emanetlere riayet etme ve ahlaki davranışlar gibi her türlü insani faaliyetlerde dosdoğru olmakla mümkündür.
Dosdoğru olmak, fert, aile ve toplumlar için hava, su ve gıda kadar önemli ve gereklidir. Yeterince temiz hava, temiz su, temiz gıda alamayan bünyenin sağlıklı olması, sağlıklı olarak hayatını sürdürmesi nasıl mümkün değilse doğruluk erdeminden yoksun kalan fert, aile ve toplumların da sağlıklı olması ve varlıklarını sağlıklı olarak sürdürmesi mümkün değildir.
Allah, müminlerin kendi içlerinde, ilişkilerinde ve davranışlarında dosdoğru olmalarını emrettiği gibi mümin olmayanlara karşı da dosdoğru olmalarını emretmektedir (9).
“Kim ihlas ile kalbine imanı yerleştirir ve kalbini (şirk, küfür, nifak ve is-yandan) temizler, dilini doğru sözlü, nefsini (ibadet, itaat ve Allah’ı zikir ile) mutmain (huzura ermiş), huyunu, ahlakını ve davranışlarını dosdoğru, kulaklarını ve gözlerini (gerçeği ve doğruyu) duyan, dinleyen ve gören yaparsa kurtuluşa ermiştir” anlamındaki hadis insanın özü, sözü, işi, gözü, kulağı ve bütün azalarıyla dosdoğru olmasını teşvik etmektedir.
Sonuç olarak;
Kur’an’da; Allah’ın, peygamberin ve iman edip salih amel işleyen, ibadet eden, Peygamberi kendisine örnek ve Kur’an’ı kendisine rehber edinen kimselerin dosdoğru oldukları bildirilmiş, insanların iman edip dosdoğru olmaları emredilmiştir.
Bu itibarla müminlerin; imanında, ibadetlerinde, amellerinde, özünde, sözlerinde, bütün iş ve davranışlarında dosdoğru olmaları gerekir
Kaynak: Doç. Dr. İsmail Karagöz (DİB Rehberlik ve Teftiş Başkanı) / Diyanet Aylık Dergisi / Aralık 2014 / bkz: 72-73
(1-İsra Süresi 35) (Şura Süresi 52) (3-Nisa 175; Hud 56; Zuhruf 43; En’am 87; Nahl 76) (4-En’am Süresi 161) (5-A l-i İmran Süresi 51) (6-İsra Süresi 9) (7-Zuhruf Süresi 61) (8-Fatiha Süresi 6) (9-Hud 112; Şura 15; Tevbe 7)