Kur’an ve Sünnete Göre Tesettür Kavramı
Kadın giyimi ve giysisi ile ilgili birinci ayet Ahzap Süresinin 59. ayetidir
Kur’an-ı Kerim’de kadın giyimini konu edinen ikisi temel olmak üzere üç ayet vardır. Bunlardan Sevgili Peygamberimize (s.a.v) ilk indirileni, Ahzab Süresinin 59, ayetidir. Biz de bu ayetten başlayacağız. Yüce Allah şöyle buyuruyor;
Ey Peygamberim! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle / emret.. Cilbablarını baştan aşağı sarkıtarak örtünsünler. Böylesi örtünmeleri (ahlaki çizgide yaşayan erdemli kadınlar olarak) tanınmalarına, (bakışla, sözle ve elle) incitilmemelerine daha uygundur. Allah çokça bağışlayan ve pek çok merhamet edendir.
Kadının örtünmesi ile ilgili bu ilk emir, Peygamberimiz aracılığıyla verilmektedir. Bu emrin Peygamber devlet başkanı olan Peygamberimiz aracığıyla verilmesi, kıyamet gününe kadar İslam’ı tebliğ ve uygulama konumunda olacak bütün ilim adamları, yöneticileri ve velileri görevlendirmek içindir. Çünkü örtünme yalnız kadınları değil, Toplum Ahlakını oluşturup yaşatmak ve korumak konumunda olan kadın erkek tüm ergenlerin yükümlülüğüdür.
Ayette geçen Celabib kelimesi Cilbab’ın çoğuludur. Cilbab, sözlükte başörtüsü, büyükçe başörtüsü, boğaz çukurundan aşağıya doğru salınan giysi, vücudu bütünüyle örten örtü manalarına gelir.
Cilbab emri, baş örtüsü takan, ama gerdanlarını, göğüs çatallarını açıkta bırakan, ayaklarına halhal takınan ve bu şekilde Mescid- Nebi’de cemaat namazlarına katılan mümin kadınlara verilmiştir.
Ama cilbab emriyle nerelerin açıkta bırakılabileceği, kimlere karşı örtünme ile yükümlü olunmayacağı ve şekli bir örtünme ile yetinilip yetinilmeyeceği, bir diğer anlatımla süs vasfını taşıyan giysi ve aksesuarların kullanılıp kullanılmayacağı açıklanmamıştır.
Değinilen ayrıntılar açıklanmamakla birlikte açıkta bırakılan organların kapatılması gereği öğrenilmiştir. Bu ayrıntılar daha sonra indirilen Nur Süresinin 31. ayetiyle açıklığa kavuşturulmuştur
Mü’min kadınlara söyle! Onlar da gözlerini cinsel amaçlı bakışlardan çevirsinler. Cinsel organlarını (gösterir ve görülür olmaktan; zinaya aracı kılmaktan) korusunlar. (Zinetleri olan) vücutlarının yalnızca doğal olarak kendiliğinden görüneni açığa vursunlar. Başörtülerini (boyunları ve göğüslerini kapatacak şekilde) yakaları üzerine örtsünler. Zînetlerini kocalarından veya babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi (inançlarının) kadınlarından, yönetimleri altında olan (esir..) kimselerden, kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların cinselliklerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar. Onlar, gizledikleri vücut zinetinin bilinmesi için, ayaklarını sertçe basarak yürümesinler. Siz ey mü’minler! Hepiniz topluca günahlarınızdan dönüp Allah’a yönelin ki, kurtuluşa, esenliğe erişesiniz.
Ayeti içeriğine göre dokuz başlık altında açıklamaya çalışacağız.
1-) Örtünme emri imanlı kadınlaradır: Bu ayet, Ahzab Süresinin 59, Ayetinde olduğu gibi “Ey Peygamber!” hitabı ile değil, “Söyle” emri ile başlamaktadır. Böyle olmakla birlikte ilk muhatap Peygamberimizdir ve muhatap olma konumundakİ bilgilendirici, uyarıcı ve yönlendirici bütün yükümlülerdır.
Ayette “MÜ’min kadıNlara söyle” buyrulduğu için bu ilahi emrin kendilerine iletileceği kadınlar, iman eden kadınlardır. Örtünme gibi emirlerin gereğini üstlenebilecekler, bilinçli olarak böylesi bir erdemle yükselebilecekler ancak onlardır. Mü’min olmayan kadınlara bu gibi emirler verilmez.
Ayetin ana buyruğu, belirlenen şartlar içinde kadınların Zinetlerini açığa vurmamasıdır. Zinet sözcüğünün taşıdığı “güzel nesne” anlamı, bu anlamın KurAnda kullanılmış olması, ayetin bütünÜ, Hz. Peygamber dönemi uygulaması ve de İslAm alimleri arası genel kabul, zinetin vücut anlamına geldiğini doğrulamaktadır. O halde Ayetin zinetle ile ilgili bölümünün mAnası şöyle olur:
Vücutlarımın yalnızca doğal olarak kendiliğinden görünenini açığa vursunlar… (Bu da el-yüz ve ayak ki fitne korkusu varsa ayaklarda tesettür kavramı içerisine girer). Bu şekliyle ayet, bütün kadınların güzel konumunda olduklarına işaret etmektedir.
2-) Kadınların örtünmesi gereken yerler: Kadın vücudunun doğal olarak kendiliğinden görünen vücut organları “yüz, dirseklerin yarısına kadar eller ve topuktan bir karış yukarısına kadar ayaklardır. Bu sebeple kadın giysisi yüz, eller ve ayaklar dışındaki bütün vücut organlarını örtücü nitelikte olmalıdır. Kur’an’ın işaretleri ve Peygamberimizin onayları bu doğrultudadır:
Kur’an da mü’min erkeklere cinsel arzulu bakışlardan korunmaları için emir verilmesi, Rabbimizin kadınlarla yüz yüze biatlaşması için Peygamberimizi görevlendirmesi, Hz. Musa’nın daha sonra eşi ve baldızı olacak kadınlarla konuşması, yüzün kendiliğinden görünür kabul edilebileceğinin Kur’an-i işaretleridir.
Sevgili Peygamberimizin, şeffaf bir elbise giyinik olduğu halde yanına gelen baldızı Esma’ya arkasını dönüp başlığından bir parça kesip vererek ergin kadınların yüz ve eller dışındaki vücut organlarını örtmeleri gereğini vurgulaması; yüz bini aşkın mü’minler topluluğu ile yaptığı Veda Haccında, kendisine soru yönelten genç kadınla bakışan amcası oğlu Fazl’ın yüzünü elleriyle bizzat çevirirken, kadına, yüzünü örtmesine ilişkin bir emir vermemesi de yüzün görülebileceğine ilişkin delilimizdir. Üstelik onun ihramlı kadınların yüzlerini örtmesini yasaklaması da yüzün açılabileceğine ilişkin hükmü pekiştirici argümanlarımızdandır.
Peygamberimizin (s.a.v); Allah’a ve Ahiret gününe inanan kadın, ellerini ancak dirseklerin yarısına kadar açabilir diyerek bizzat göstermesi, kızı Fatıma’ya yönelik beyanlarında topuklardan dize doğru bir karış yukarısına kadar açılabileceğine onay vermesi ve bu onayını, eşi Ümmü Seleme annemizin sorusuna verdiği cevapta dile getirmesi, yukarıda özetleyerek sunduğumuz genel kabulü doğrulamaktadır.
3-) Saçlar da örtülmelidir: Ayet örtülmesi gereğini açıklamaktadır.
Hz. İbrahim’in tebliğ izlerinin görülebildiği Mekke ve Medine toplumları geleneğinde saçların örtülmesi, asalet nişanı olarak varlığını sürdürüyordu. Ancak büyük çoğunluk örttükleri başörtülerini arkalarına salarak boyun ve gerdanı açıkta bırakıyor, bir diğer anlatımla yaka yırtmaçlarını geniş tutarak göğüslerini sakınmıyordu.
Dönemimizde de modalaştırılan bu cahiliye geleneğini yıkmak ve yapılması gerekeni belirlemek için Rabbimiz ayetin devamında şöyle buyurdu:
Humurlarını Başörtülerini (boyunları ve göğüslerini kapatacak şekilde) yakaları üzerine örtsünler..
Burada anahtar kelime Hımar’ın çoğulu olan Humur’dur Hımar soyut örtü değil, başörtüsüdür. Alkollü içki anlamında ki Hamr da aynı köktendir. Hamr aklı, hımar başı örter. Ancak humar kendisiyle boyun ve yaka yırtmaçlarının örtülerek göğüs bölgesinin kapatılabileceği büyükcçe baş örtüsüdür. Cilbab bunun daha büyüğüdür. Allah’ın kullanılmasını istediği humar’dır. Yani baş örtüsüdür. Pek tabii olarak hımar önce görevini yaparak saçlarla birlikte başı örtecektir.
Peygamberimizin denetimindeki uygulama da böyle olmuştur. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ergenliğe erdiğini öğrendiği kız çocuğuna başlığından bir parça vererek onunla başını örtmesini emretmiştir. O, bizzat emredip uygulama yaptırdığı gibi görevlendirme de yapıyordu.
Örneğin O, Beytül-Mal’e getirilen ipekli kumaşlardan Hz. Ömer ve Usame’ye gönderdiği gibi Hz. Ali’ye de bir parça göndermiş ve ona şöyle emir buyurmuştur: Bu parçayı başörtüsü olarak kullanmaları için bölümlere ayırarak kadınlara dağıt.
Peygamberimiz, başörtüsü eğitimini evlenebilir çağda olan bütün kadınlara veriyor ve verdiriyordu. Bu amaçladır ki, annesinin ölümünden sonra bakımın üstlenen ve yaşlıca olan azatlısı Ümm-ü Eymen’e de; Saçlarım ört buyurmuştur. Hz. Aişe annemiz Hımarın baş örtüsünün kullanımı ile ilgili ilahi emrin verildiği gece Medine’de bir devrim yaşandığını şöyle anlatıyor.
Allah’a yemin ederim ki Allah’ın Kitabı’na iman ve onu doğrulama yönünden Ensar’ın kadınlarından daha bilinçlerini görmedim. Erkekler Allah’ın kadınlarla ilgili olarak indirdiği örtünme ile ilgili ayeti, evlerine gelerek eşleri, kızları, kız kardeşleri ve diğer kadın akrabalarına okuduklarında, onların her biri, elbiseleri ve bulabildikleri kumaş parçalarından Allah’ın indirdiği hükme imanlarını pekiştirmek için birer baş örtüsü hazırladılar. Ertesi gün sabah namazını baş örtülerine bürünmüş olarak katıldılar. Sanki başlarında kumaştan kargalar varmış gibiydiler.
4-) Kadın giysisinin örtücü olma yan ısıra diğer şartları, özellikleri nelerdir?
Kadın giysininin örtücü olma şartını açıklamışken diğer şartlarını da özetleyelim. Bu şartlar, bir diğer anlatımla özellikler, Kuran çizgisinde Peygamberimiz tarafından açıklanmıştır. Biz bunları üç başlık altında vereceğiz.
a- Kadın giysisi teni göstermemelidir: Kadın giysisi açıklanan şekilde örtücü olması yanı sıra, teni göstermeyecek şekilde de sık dokulu, kalın olmalıdır. Allah’ın Resulü teni gösteren bir elbise ile örtünmenin sağlanamayacağını, böylesine örtülü çıplaklığın sorumluluğunu da duyuran bir hadisleriyle şöylece açıklamaktadır:
Ümmetimden henüz görmediğim cehennemlik olan iki sınıf vardır. Onların bir sınıfı beraberlerinde taşıdıkları sığır kuyruklarını andırır kamçılar-joplarla insanları döven erkeklerdir. Diğer bir sınıfı da giyinik olan, fakat giysileri içlerini gösterdiği ve örtülmesi gereken organlarını örtmediği in çıplak durumda olan kadınlardır. (Saçlarını kapatmaları veya peruka takmaları sebebiyle) Onların başları da deve hörgüçleri gibidir. Onlar (giysileri ve saç biçimleriyle) İslami ölçülerden sapıcı ve saptırıcıdırlar. (Tövbe etmezlerse cezalarını çekmeksizin) Cennet’e giremezler. Üstelik kokusunu bile alamazlar. Oysa ki Cennet’in kokusu şu kadar mesafeden alınabilir,
b- Kadın giysisi vücut organlarının şeklini açığa vurmamalıdır: Vücut organlarının şeklini açığa vuracak bir giysi ile İslami örtünme gerçekleştirilemez. İslami örtünmenin bu özelliğini aşağıda sunulacak hadis-i şeriften öğreniyoruz.
Zeyd Oğlu Üsame (r. a) anlatıyor: Allah’ın Resulü Dihyetül-Kelbi isimli sahabinin kendisine hediye ettiği Mısır mamülü sıkıca dokunmuş keten bir elbiseyi giymem için bana verdi. Ben de onu karıma giydirdim. Bir ara Allah’ın Resulü bana sordu:
Hayrola, sana verdiğim niçin elbiseyi hiç giymedin?
Onu karıma giydirdim Ya Resülallah!
Karına, altına ince bir elbise daha giymesini emret. Zira ben o elbisenin, karının vücudunun şekli özelliklerini açığa vurmasından endişe ederim.
c- Kadın giysisi süs niteliğinde olmamalıdır: Kadın, giysisinin cinsel bakışların kadın üzerinde odaklanmasına neden olacak şekilde süs niteliğinde olmaması gereğini ve bunun haramlığını da aşağıda sunacağımız hadisten öğreniyoruz.
Hz. Aişe (ra) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v) Mescit de oturuyorken Müzene kabilesinden süslü elbiseler içinde alımı ve çalımlı bir şekilde yürüyen bir kadın çıkageldi Bu kadını gören Hz. Peygamber şöyle buyurdu: Ey insanlar. Kadınlarınıza (bakışları celbedecek) süslü elbiseler giymeyi ve alımlı çalımı bir eda ile mescitlere girip çıkmayı yasaklayın
5-) Örtünme emrinin kendilerine karşı uygulanmayabileceği kişiler kimlerdir: Kendilerine karşı vücudun örtüleceği kişiler bütün erkekler değil, yalnızca kendileriyle evlenilebilecek olan erkeklerdir. Ayrıca kadınlardan oluşan yakın çevre, yasal hizmetçi konumundaki esir kişiler, aile ile ilişkiler kurmuş cinsellikten kalmış erkekler, kadınlara ilgi duyacak yaşa gelmemiş çocuklar kapsamın dışında tutulmuşlardır:
..Zinetlerini kocalarından veya babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi (inançlarının) kadınlarından, yönetimleri altında olan (esir..) kimselerden, kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların cinselliklerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar..
6-) Kadınlar, zinetleri olan vücutlarını kendileri için istisna getirilenler, örneğin kardeşler ve kayınpederler yanında açığa vurabilirler mi: Konumuz olan ayetin başında üreme organları ve çevresi anlamına Ferc’lerini korumaları emredildiği ve A’raf süresinin 26. ayetinde giysilerin ön ve arka organlar manasına gelen Seva’ın örtülmesi için verildiği bildirildiğinden, İslam bilginleri gösterilemeyecek vücut bölümünün göbekle diz kapakları arasını içine aldığında, görüş birliği içindedirler. Birbirlerine helal kılındıkları ve birbirlerinin bütün vücutlarına bakabilecekleri için eşler pek tabiidir ki bu kuralın dışındadır.
7-) Kadınlar, zinetleri olan vücutlarını açabilecekleri kişilere göğüslerini, meme altı karın kısmını ve mükabili sırt bölgesini gösterebilir mi: Kur’an’da ve onun açıklaması olan Sünnette bu ve benzeri sorulara doğrudan açık cevaplar verilmemiştir. Tüm insanlığı ve bütün kültürleri kuşatacak olan bir dinin uygulamayı, ihtiyaca, zarurete, İslam’la çelişmeyen örfe, kültürel düzeye, ensest ilişkilere kapı açıp açmayacağı ihtimaline, toplumun genel akışına ve mü’min kadının ahlaki tercihine bırakması gerekirdi. Gerektiği gibi de olmuştur. Ancak kadınların vücutlarını ne ölçüde açığa vurabilecekleri konusunda dikkate almaları gereken genel kurallar vardır. Bu kuralara değinmeyi gerekli buluyoruz.
a- Kur’an, erkekleri, Müslüman olanlar ve olmayanlar şeklinde ayırdığı gibi, zina edenlerle etmeyenler, gizlice dost tutanlarla tutmayanlar şeklinde de ayırmaktadır. Ayrıca kendileriyle evlenilebilecek olanlarla evlenilemeyecek olanlar şeklinde de ayırıma tabi tutmaktadır. Müslüman kadınlar da bu ayırımları yaparak davranışların belirlemelidirler.
b- Nur süresinin 60. ayetiyle nikah ümidi kalmamış yaşlı kadınların, vücut organları olan zinetleriyle kadınsı tavırlar sergilememeleri koşuluyla giysilerinin bir kısmından arınabilecekleri açıklanmıştır. Bu da kadınsı duygulardan arınamamış, duygu coşkunluğundan korunamamış, ilgi duyacaklara cesaret verebilecek kadınların, zinetlerini açığa vuramayacağı gerçeğinden hareket etmelerini görevleştirmektedir.
c- Yasaların korumacı, görsel ve yazılı medyanın geliştirici etkisiyle ensest ilişkilere varan zinaların yaygınlaştığı ve tabii görülmeye başlandığı dönemlerde, şerlere yöneltici vesilelere kapıları kapamak amacıyla vücut zinetini korumak gereği de kadınlara yön verici olmalıdır.
Ayrıca her kadım, yakın çevresinin kendisine yönelik bakışların cinsellik içerip içermediğini kavrar, gözlerin hıyanetini sezer. Davranışların, yakınlıkların hangi amaca yönelik olduğunu hisseder. Böylesi olumsuz bakışlar ve davranışlar de kadınlarımızı yönlendirici olmalıdır.
Müslüman kadınlar, izin verilen kişiler yanında zinetleri olan vücut organlarını ne ölçüde açığa vurabileceklerini yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde belirleyeceklerdir. İslam bilginleri bunu göbekle diz kapakları arası ayrıca karın ve sırt olarak özetlemişlerdir. Doğruları en iyi bilen Allah’tır.
8- Zinet olan vücudu açığa vurma yasağının sebebi nedir?
Nur süresinin açıklamaya çalıştığımız 31. ayetiyle zinetin açığa vurulmasının yasaklanış amacı, soyut örtünme değildir. Amaç, insanı, Allah’ın, bedeni üzerinde de egemen olduğu bilincine erdirmektir. Bu ana sebebe bağlı olarak amaç ahlakidir.
Ahlaki olduğu için, ölçülere uygun giyiniş sonrasında bile davranışların ahlakîleştirilmesi gerekir. Bu gerçeği bir örnekle açıklamak için Rabbimiz bu ayette şöyle buyurmaktadır.
..Kadınlar, gizledikleri vücut zinetinin bilinmesi için, ayaklarını sertce basarak yürümesinler..
Kur’an’ın indirildiği çevrede kadınlar ayaklarına süs olarak halhal takarlardı. Örtünme emri öncesinde Hz. Aişe ve Ümm-ü Süleym gibi önder ve örnek kadınların mahrem çevrelerince bilinir şekilde halhal takındığını biliyoruz.
Bazı kadınlar gösterir şekilde halhallı ayaklarını kullanarak işveli yürüyüş yaptıkları için Rabbimiz ayakların kullanımı örneği ile yasak getirmiştir. Bu sebeple ayetin bağlamımız içindeki anlamını şöyle de açabiliriz:
…Kadımlar, erkeklerin arzulayıcı bakışlarını kedileri üzerlerinde yoğunlaştırmak için tahrik edici bir tavırla çapkınca yürümesinler..
Ayette örtü emrine ilave olarak, örtü ile kapatılan güzelliklerin bilinmesi gibi bir amacın güdülmemesine vurgu yapılmaktadır. Kur’an dilinde teberrüc olarak nitelenen çapkın yürüyüş şekli, bir örnek olarak verilmektedir. Konunun halhalla doğrudan bir ilgisi yoktur.
Devrimiz cahiliyetinde halhalın yerini örneğin cinsel cazibeyi artırıcı yüksek ve ince topuklu ayakkabılar almıştır. Örtü ile kapatılan güzelliklerin bilinmemesi amacıyla Kur’an’ın ve Peygamberimizin diliyle daha bir çok yasaklar konulmuştur. Örneğin seksi kokular sürünerek erkekler arasına çıkmak, gözlerden uzak mekanlarda erkeklerle buluşmak, tokalaşma dahil cinsel haz amaçlı bedensel temasta bulunmak, işveli konuşmalar yapmak, eşlerin ve mahremlerin katılmadığı uzun yolculuklar yapmak, güzelleşme amaçlı estetik ameliyatlar yaptırmak ve cazibeli renklerle desenli giysiler giymek/baş örtüler takmak.. bütün bunlar Kur’an ve Sünnet’e dayalı haram vasıflı yasaklardır.
Burada söylenebilecek son söz, yalnızca fiziksel örtünmenin yeter olmadığıdır. Zaten örtünme emrini veren Rabbimiz, örtünmenin ancak daha verimli bir ortam oluşturabileceğini bildirmektedir.
Fizik örtü, Takva örtüsü üstüne giyilebilirse amacına ulaşır. Kur’an da A’raf 26’da böyle demiyor mu?
Ey Ademoğulları! Size açığa vuramayacağınız seva’ınız olan ön ve arka organlarınızı örtmeniz ve güzellik nesnesi edinmeniz için katımızdan nimet olarak giysi maddeleri ve onları kullanma bilgisi verdik. Ama (örtünme emrini uygulamayı da içine alan) kulluk bilinci ve yaşamı olan Takva örtüsü daha hayırlıdır. İşte bu da, insan oğlunun öğüt alabileceği ayetlerden biridir.
9-) Örtünme emrine aykırılık nasıl bir günahtır: Allah’ın ve Peygamberi Hz Muhammed’in emirlerine uymak ibadet olduğu gibi aykırılık da günahtır. Özellikleri açıklanan anlamda örtünme Rabbimizi emrettiği ve Peygamberimizin açıkladığı bir emir olduğu için bu emre aykırılık da günaha girmektir. Kuran günahları büyük, orta ve küçük olmak üzere Kebair, Hatiat-Seyyiat ve Lemem olmak üzere üç kısma ayırır.
Peygamberimiz, büyuk günahları, haksız yere insan öldürmek, zina yapmak, yemin ederek zimmete mal geçirmek, faiz almak, namaz kılmamak, zekat vermemek ve benzerleriyle örneklendirir. Bu sebeple Kuran (Ahzap 59 ve Nur 30. 31, 60 ve Sünnetle açıklanan örtünme emrini çiğnemeyi orta derecede Seyyiat-Hatiat türü günah olarak değerlendirebiliriz.
Açıkladığımız Nur Süresinin 31. ayetinin sonunda “Siz ey mü’minler! Hepiniz topluca tövbe edin/günahlardan dönüp Allah’a yönelin” buyrulması da örtünme emrini yerine getirmemenin haram bir tavır olarak günah olduğunu göstermektedir.
Örtünme sürekli bir ibådet olduğu gibi örtüsüzlük de daimi bir günahtır. Yapılan açıklama, örtünme emrine inanan fakat uygulamayanlar içindir. Ayetlerle açıkladığımız örtünme emrine inanmama ise kafirliktir. Kafirler ise Cehnnemliktirler.
Kadın giyimi ve giysisi ile ilgili üçüncü ayet Nur süresinin 60. ayetidir
Kadın giyiminin iman temelli ahlaki bir konu olarak değerlendirilmesi gereğine, Ahzab 59 ve Nur 31 yanısıra bu ayette de işaret edilerek şöyle buyrulmaktadır:
Evlenme ümidi kalmamış yaşlı kadınların, sözleri ve davranışlarıyla kadınsı tavırlar sergilememeleri koşuluyla Siyab’larını çıkarmalarında sorumlulukları, günahları yoktur. Ama (siyablarını çıkarmayarak) iffetli davranmaları kendileri için hayırlıdır. Allah her şeyi çok iyi işiten, çok iyi bilendir.
Ayetin açıklaması: Kur’an’da kullanlan Siyab kelimesi, giysi anlamındaki Sevb’in çoğuludur. “Siyabını tertemiz kıl” anlamındaki Müddessir süresinin 4. ayetiyle, “..Öğleyin istirahat için Siyab’larınızı çıkardığınız vakit..” anlamındaki Nur süresinin 58. ayetinden hareketle Siyab’ın, kişinin günlük çalışmalarında ve insanlar arası ilişkilerinde giydiği elbise anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
Buna göre yaşlı kadınların elbiselerini çıkarmalarını iki şekilde anlayabiliriz:
Erkeklerin, öğleyin istirahat halinde iken, giydikleri çalışma elbiselerini çıkardıkları gibi onlar da elbiselerini evlenebilecekleri kişiler yanında çıkarabilirler.
Onlar, diğer genç kadınların evlenebilecekleri kişiler arasında giymekle yükümlü oldukları başörtüsünü de içine alacak şekildeki Cilbablarını, elbiselerini çıkarabilirler. Ancak çıkarmamaları daha ahlakidir.
Kaynak: Ali Rıza Demircan / İslam’a Göre Cinsel Hayat / bkz: 463-475