Birinci Tehlike: Rahim şırıngası ile yapılacak çocuk almanın tecrübeten en akla yakın tehlikesi; aletin doğru yola gideceği yerde yanlış bir yola sokulmasıdır. Böyle bir alet, doğru yolu bilmeyen ve kafi derecede «parmak ucu tecrübesi» olmayan biri tarafından rahme sokulmaya kalkılırsa, muhakkak surette yanlış bir yola gider, tenasül kanalının herhangi bir yerine saplanır; orayı yırtar, deler ve hatta oradan geçerek komşu uzuvlara; mesaneye, karın boşluğuna, barsaklara batar, oralarını yaralar, deler ve en tehlikeli mikroskopik hastalıklara yol açar.
İkinci Tehlike: Rahme açılan iç ağzın yırtılması. Rahme açılan iç ağza herhangi bir temas olduğu zaman bu ağız şiddetle kasılır. Eğer icap eden tecrübe ve ihtiyata, riayet etmeden bu ağızdan zorla girmeye kalkışılırsa, derhal yırtılır ve rahim ağzının içinde, doktorlarca son derece korkulan tehlikeli yırtıklar hasıl olur ki, bunun neticesi de uzun süren yaralar, tehlikeli hastalıklardır. Gebelik ilerlemiş bulunur, bu yırtıklar da genişçe olursa ölümle sonuçlanacak kanamalar dahi hasıl olabilir.
Üçüncü Tehlike: Rahim zarının delinmesi. Alet, bir kazaya sebep olmadan rahim ağzından rahim boşluğuna girince de tehlike yok edilmiş olmaz. Zira o zaman da rahim zarının delinmesi tehlikesi mevcuttur. öyle gebe kadınlar vardır ki, onların rahimleri, dokularında bulunan kan dolu damarlar dolayısıyla yumuşak ve yaş bir sünger veya doktorların dedikleri şekilde «yağ gibi yumuşak» bir hal almıştır ve rahme sokulmuş olan alete karşı hiç bir karşı koyabilecek halde değildir. Bu itibarla tecrübesiz elde bulunan bir alet, kolayca ve adeta farkına varmadan rahim zarını delebilir. Böyle bir kaza, tecrübeli bir operatörün elinden de çıkabilir.
İş böyle olunca, aletin ucu, rahim içinde bulunacağı yerde birden bire karın boşluğunda bulunmuş olur. Çok tecrübeli ve görmüş geçirmiş operatör, aletin ucu rahim boşluğuna girer girmez derhal durur. Doktorlar tamamen aseptik yani mikropsuz aletlerle çalışmaya alıştıkları için böyle bir kaza da çok kere önemli bir tehlike teşkil etmeyebilir.
Halbuki buna karşı tecrübesiz «yardımcı»; elindeki aletle rahmi boşaltacağı yerde karnı boşaltır; karın zarını, barsakları yaralar, dışarıya çocuk yerine barsakları çeker çıkartır ve yaptığını görür görmez, çılgın cinayetini de anlamış olur. Ne çare ki iş işten geçmiştir. Bu şekilde bir ameliyat geçiren bedbaht kadın, muhakkak bir ölüme mahkum edilmiştir.
Dördüncü Tehlike: Karın zarı iltihabı. Bu korkunç hastalık, dışarıdan herhangi bir surette karın boşluğuna giren, karın zarı üzerinde, birleşmelerinden ileri gelmektedir. Normal şartlar içinde, dışarıdan hiç bir mikrop karın boşluğuna giremez.
Karın boşluğunun, tenasül sistemi yumurta kanalı -rahim boşluğu- rahim ağzı (rahim yolu) vasıtası ile hariçle direkt münasebeti olmasına rağmen içeriye mikrop girmesine imkan yoktur. Zira bakterilerin vücut dahiline girmelerine mani olan üç engel mevcuttur:
Bunlardan biri rahim yolunun bakterileri yok eden ifrazıdır; İkincisi rahim ağzındaki kaygan ifrazattan müteşekkil bir nevi ilaçtır; üçüncüsü de rahim içini kaplayan ve yumurtalık kanalında bulunan hücre tabakasıdır.
Lakin her zorlu müdahale veya temiz olmayan. vasıtalarla (aletler veya lavaj) rahme girme teşebbüsü, karın boşluğuna mikrop girmesine sebep olur ki, karın zarı iltihabı da bundan doğar.
Beşinci Tehlike: Kan zehirlenmesi (Sepsis). İnsan vücudunda; gebelik esnasında rahim zarının Malik olduğu hassaslık derecesinde hassas hiçbir uzuv bulunmadığı gibi, insan ömrünün hiçbir devresinde de vücut hastalıklara karşı, bu zamanda olduğu kadar geniş bir yakalanma meyili göstermez.
Çocuk için gevşemiş ve baştan aşağıya kanla ıslanmış olan rahim zarı, çocuğun gelişmesi için ne kadar müsait bir zemin teşkil ederse, buraya yol buldukları takdirde, bakteriler için de ideal bir üretme yatağı halindedir. Bu yüzdendir ki, normal çocuk doğumlarında, rahme doktor veya ebe eli, yahut aleti girmediği ve çocuğun kendi kendine otomatik bir surette doğduğu zamanlarda bile, dışarıdan rahim yolu vasıtasiyle rahme mikrop girmesi imkanı çok büyüktür.
Bunun neticesinde, fena halde korkulan humma-ı nîfasî hastalığı olması o derece çoktur ki, doğum ameliyatlarının başlıca kaidesini azami temizlik teşkil eylemektedir. Humma-ı Nifasî (albastı) denen hastalık, rahimin mikroplanarak, iltihaplanmasından ibarettir. Fakat yüzde doksan öldürücü olan korkunç bir illettir.
Altıncı Tehlike: Kan kaybetmek. Rahimde pelesenta adını alan ve çocuğun beslenmesine yarayan örgü, tamamen damarlardan meydana gelir. Çocuk alınırken bu örgü kısmen kesilir ve kısmen de köklerinden koparılan nebatlar gibi rahimden sökülerek dışarıya çıkarılır. Bu kesiş ve sökü için, kazıyıcı bir nevi keskin alet kullanılıyor.
Doktor bu ameliye esnasında mümkün mertebe az kan akmasını temin için son derece sür’atle hareket eder ve plesentayı hiç bir parçasını bırakmadan çıkarmayı gaye edinir. Bunun için de birbiri arkasına değişik şekillerde birçok curetteler kullanılır. Diğer taraftan kadına öyle ilaçlar zerk edilir ki, bu ilaçlar damarları daraltıcı ve rahmi kasılmaya sevk edici bir tesir yaparlar. Bundan başka, bütün dikkatlere rağmen kan fazlaca akmak meyli gösterirse doktorun elinde kanı pıhtılaştırıcı bir sürü zerk ilaçları, sıcak rahim lavajları, değişik vaziyetlerde yatıracak teknik vasıtalar, rahim boşluğunu kan durdurtucu gazlar ve tamponlarla tıkama şekilleri, hasılı bin bir çeşitli müdahale çeşitleri vardır ve teknik vasıtalar vardır ve tecrübeli bir doktor icaba göre bunları tatbik ederek, kanı muhakkak surette durdurabilir.
Halbuki «gizli» bir şekilde tatbike yeltenilen çocuk alma teşebbüslerinde, bu işten anlamayan kimselerin yapacakları vasıtasız ve tertibatsız, eksik aletlerle başarılmak istenilen ameliyatlar, doktorun yapacağı işi asla göremez. Birçok sebepler dolayısıyla kan o kadar şiddetli boşalabilir ki, kimse bunun önüne geçemez olur ve neticede kadın, kaybettiği kan tesiriyle ölür. Çocuk aldırma esnasında vuku bulan ölümlerin, pek çoğunun sebebi de budur.
Kaynak: Turan Yazılım – Mürşit 5 -İlmihal – Evlilik Hayatı Ve Mahremiyetleri