Münacat Zevkinin; Hem Aklen Hem Naklen Mümkün Olması

29/08/2024
6
A+
A-
Münacat Zevkinin; Hem Aklen Hem Naklen Mümkün Olması

Allah’a dua ve yakarışta bulunma, münacat, münacat insanın içsel dünyasında bir boşluğu doldurur, Kur’an-ı Kerim’de münacat


Aklın tanıklığına gelince…

Mesela; Güzelliği sebebiyle bir şahsı ve ya lütuf ve malının çokluğundan dolayı bir meliki seven kimsenin durumu ibretle düşünülmeli. Bu kişi sevdiği o kimse ile baş başa kalmaktan, onunla konuşmaktan nasıl haz duyar! Hatta gece boyu uykusu dahi gelmez.

Eğer sen: Kişi güzele baktığından, onu gördüğünden dolayı zevk alır. Halbuki Allah Teala görülmüyor? dersen… Bil ki, sevilen bir güzel bir perde arkasında veya karanlık bir evde bulunsa, onun aşığı başka bir şeye bakmadan ve lezzet almadan, sırf kendisine yakın olmakla haz duyar, ona olan sevgisini izhar etmekle, sevgilisinin duyacağı bir yerde onu diliyle anmakla mutluluk hisseder.

Her ne kadar bu duyguları mahbubunca biliniyorsa da.. Eğer sen: maşukunun cevabını bekler ve onun cevabını işitmekle zevk duyar, ama Allah Tealanın konuşması duyulmaz dersen…

Bil ki, münacatta bulunan kimse Allah’ın kendisine cevab vermeyeceğini biliyorsa da, ona durumunu arz etmesi, gönlündekilerini ona iletmesinin lezzeti yine mevcuttur. Nasıl böyle olmasın ki?

Hakiki bir inanca sahip olan, münacat: sırasında gönlüne gelen bütün hatıraların Allah’tan geldiğini işitir ve bundan tat alır. Bunun gibi, padişahla yalnız kalan ve gecenin karanlığında padişaha ihtiyaçlarını arzeden kimse padişahın yardımını umduğu sırada bununla haz duyar.

Halbuki Allah’ın yardımını beklemek daha doğrudur. Çünkü Allah’ın nezdindekiler başkalarının yanında olanlardan daha yararlı ve süreklidir. Binaenaleyh, nasıl olur da tenhalarda ona ihtiyaçları arzetmeden lezzet alınmaz?..

Nakli delillere gelince…

Geceleri ibadetle geçiren kimselerin gece ibadetinden lezzet almaları, aşıkın maşukuna kavuştuğu vuslat gecesini azımsaması gibi, onların da geceleri pek kısa bulmaları buna tanıklık etmektedir.

Geceyi ibadetle geçiren birine: «Gece ile aran nasıl?” diye sorulunca, o: «Hiçbir zaman onu denetleyemedim. Yüzünü bana gösterir, peşinden kaybolur. Henüz onu anlamış değilim cevabını verir.

Ali bin Bekkar şöyle der: Kırk seneden beri, gecenin sona ermesi dışında hiçbir şey beni kederlendirmemiştir.

Fudayl bin Iyaz da şöyle der: Güneş battığı zaman, Rabbimle baş başa kalacağım için bastıran karanlıkla sevinirim. Güneş doğduğunda ise, halk yanıma geldiği için mahzunlaşırım..

Ebu Süleyman ed-Darani de şöyle der: Gece ehli (gece ibadeti yapanlar) gecelerinde, eğlence ehlinin eğlencelerinden aldıkları lezzetten daha çok lezzet alırlar. Geceler olmasaydı dünyada kalmak istemezdim..

Onlardan bir başkası da şunu söylemiştir: Niyaz ehlinin, geceleyin yaptıkları münacatın lezzetini gönüllerinde duymaları hariç, dünyada, Cennet ehlinin aldıkları lezzete benzeyen, zevk verici hiçbir şey yoktur.

Alimlerden biri de şöyle der: Münacat lezzeti dünya (lezzetlerin) den değildir. O, Cennet lezzetlerindendir. Allah Teala onu dostları için yaratmıştır. Onlardan başkası bu lezzeti alamaz

İbnü’l-Münkedir de şöyle der: Dünya lezzetlerinden yalnız üç şey kaldı:

  • Gece ibadeti
  • Arkadaşlarla karşılaşmak.

Yine onlardan biri: Gece nasıl geçiyor? sorusuna şu karşılığı verir: O bir andır. Ben onda iki hal arasında kalırım: Karanlık bastırdığında sevinir, ortalık aydınlandığında kederlenirim. Gece ile hiçbir vakit tam neş’elenmemişimdir.»

Kaynak: İmam-ı Gazali / İmam-ı Gazali’den Müminlere Vaazlar / bkz: 179-181

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.