Ölüme ve Ahirete Hazırlık Hakkında Vaaz
Akıllı insan nefsini hesaba çeken ve ahiret için hazırlık yapandır
Aziz Müslümanlar!
Hayatta hep yüz yüze olduğumuz halde, çoğu zaman idrakine varamadığımız bir gerçek vardır ki onun adı da ölüm ve ötesidir. Şöyle geriye dönüp baktığımızda, zengin-fakir, genç-yaşlı, iyi-kötü, zalim-mazlum nice insanın bu dünyadan gelip geçtiğini görürüz.
Birçoğunun yerinden yurdundan eser bile kalmadı. Her geçen gün arzu etmesek de bir sevdiğimiz bizi bırakıp gidiyor. Biz de her an gelmesi muhtemel ecelimizi bekliyoruz.
Şurası bir gerçektir ki; Bugüne kadar ölümden yakasını kurtaran hiçbir insan yoktur ve olmayacaktır da. Her geçen gün yıpranan bedenen, ağaran saça dur demek mümkün değildir. İstesek de istemesek de doğumla geldiğimiz dünyadan ölümle çıkıp gideceğiz. Öyle ise şu soruyu kendimize sormalıyız;
Bu Dünyada Niye Varız ve Neden Yaratıldık?
Bu sorunun cevabını yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle dile getirmiştir: O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayıcıdır (67/2)
Muhterem Müslümanlar!
İmanın esaslarından biri de ahirete inanmaktır. Ahiret yurdu, bu dünyada yaptıklarımızın karşılığını bulacağımız, halimize göre mükafat ya da azap göreceğimiz yerdir. Öyle ki; artık dünyaya geri dönüş yok, herkes bu dünyada amelinin karlığını eksiksiz görecektir. Kimseye haksızlık da yapılmayacaktır.
Yüce Allah bu hakikati şöyle dile getirmiştir; Her kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse onun mükafatını görecektir. Kim de zerre ağırlığınca kötülük işlerse onun cezasını görecektir (99/7). Hesap gününde hiçbir şeye itiraz etme hakkımız olmayacaktır. Zira karşımıza çıkan kendi işlediklerimizden başkası olmayacaktır.
Yüce Rabbimiz bu konuda şöyle buyuruyor; Her insanın amelini boynuna yükledik. Kıyamet günü kendisine açılmış olarak karşılaşacağı bir kitap çıkaracağız. Oku kitabını, bu gün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter (17/13) denilecektir.
O günün manzarasını yine Cenab-ı Hakk’ın kelamından dinleyelim;
Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır. O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar, gülerler, sevinirler. O gün nice yüzler de vardır ki toz toprak içindedirler. Onları bir siyahlık bürür. İşte onlar kafirlerdir, günaha dalanlardır (80/33)
Muhterem Kardeşlerim!
Dünya pazarında hiçbir şey karşılıksız verilmezken, ebedi alemde vaat edilen nimetler çalışmadan, hazırlanmadan kazanılır mı? Madem ki ölüm var, ahiret var, hesap var, cennet var, cehennem var. Öyle ise hazır olalım. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim
Kendimizi hesaba çekmemizi hatırlatan bir hadis-i şerifle hutbemi bitiriyorum. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor; Ahirette insan şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Allah’ın huzurundan ayrılamaz;
- Ömrünü nerede tükettiğinden
- Gençliğini ne şekilde yıprattığından
- Malını (servetini) nereden kazandığından
- Malını nerelere harcadığından
- Bildikleriyle amel edip etmediğinden
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Minberden Gönüllere / bkz: 17-18