DOLAR
19,9662
EURO
21,3770
ALTIN
1.249,93
BIST
4.580,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Çok Bulutlu
23°C
Çarşamba Az Bulutlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
23°C

Orucun Sağlık Açısından Faydaları

Orucun Sağlık Açısından Faydaları
06.02.2023 00:49
0

Sağlık şartları el vermediği ve kendisi oruç tutmaktan muaf odluğu halde kendini buna zorlayan kişinin yaptığı bu ibadet ancak şeytanın işine gelir. Çünkü normal zamanda namaz kılan birisi; kendisini oruca zorladığı zaman, gün sonunda veya ilerleyen günlerde çeşitli hastalıklara muzdarip kalacağı için, değil oruç tutmak bu sefer yapmakta olduğu ibadetleri yapmaktan da geri kalacaktır.

Gökte bir ince hilal görünür, narin minarelerde kandiller parlar ve Müslümanlar gün ağarmadan sahur ederler. Sonra bütün bir gün yemezler, içmezler, her türlü keyif vericilerden ve cinsi zevklerden uzak dururlar. Şüphesiz bunu kendi arzu ve iradeleri ile ve zevkle yaparlar.

Sonra akşam üstü bütün aile huşu içinde iftar sofrası etrafında toplanır ve ezanı beklerler. O günün her anında öyle bir zevk vardır ki çocuklar bile oruç tutmak üzere anne ve babalarının iznini almak için çırpınırlar.

Bütün bu zevkli işler arasında insanın sıhhatine ve vücuduna tesir eden çok şey vardır. Bunların başında uzun saatler aç ve susuz kalmak ve her türlü keyif ve zevk vasıtalarından uzak durmak gelir.

Şüphesiz bunların sağlık üzerine çok derin tesirleri olacaktır. Bunları başlıca üç. grupta toplamak kabildir:

  • 1— Bedene ve sıhhate olan etkiler
  • 2— İradeye olan tesirler
  • 3— İnsanın ruhi ve ahlaki durumuna olan etkiler.

Bu son iki etken dolaylı olarak sağlığı ilgilendirir. Şimdi bunları teker teker inceleyelim:

1— Herhangi bir vesile ile doktora gidenlere, eğer zafiyet, kansızlık veya zayıflatıcı hastalıklar yoksa, yemekte itidal tavsiye olunur. Hazmı güç yiyeceklerden kaçınmak yanında bilhassa akşamları nispeten hafif yemek yemesi, eğer biraz şişmanlık da varsa o zaman az yemek ve bilhassa unlu yiyecekleri azaltmak suretiyle vücudu lüzumsuz, daha doğrusu zararlı yağlanmadan kurtarmak tavsiye edilir.

Dikkate değer bir hadisedir ki bugünkü tıbbın koyduğu bu kaideler İslamiyet’in emirlerine aynen uyar. Nitekim yemek ve içmekte ifrattan çekinilmesini emreden hadisleri bütün Müslümanlar bilir.

Oruç sağlıklı olan insanlar için çok faydalı bir perhiz teşkil eder.

Hatırlardadır ki ecdadımız ramazanı bir tatil ayı olarak kabul ederler ve oruçlu oldukları günlerde bol bol istirahat ederlermiş. Bunun yanında akşamları hazmı kolay yiyecekler de yendiği için senenin 11 ayında imkan nispetinde veya alabildiğine doldurulan mideler dinlenir ve beden biraz hafiflermiş.

Bu durum günümüz sıhhat kaidelerine ne kadar uygundur: Bir ay böylece az yiyen ve içen müslümanlardan bir kısmı şüphesiz bu sıhhi yaşayışı adet haline getirirler. Ayrıca sigara, içki gibi bedene çok zararlı alışkanlıkları olanlardan bir kısmı da her sene Ramazan ayında bu zehirlerden kurtulup ve onlara bir daha boyun eğmez.

Böylece az yemek ve îtidal ile yaşamak sonucu oruç tutanlar genellikle Ramazanda birkaç kilo zayıflarlar. Bu suretle 11 ay zarfında vücutta depo edilen zararlı yağlar erimiş olur.

Bu ise asrımızda herkese tavsiye edilen en mühim sıhhat kaidesidir. Çünkü şişmanlık şeker hastalığına pek yakındır. Ayrıca damar sertliği, kalp hastalığı, tansiyon yüksekliği ve buna bağlı pek çok hastalığa müsait bir zemin hazırlar. Demek oluyor ki oruç bütün bu dertlerden insanı koruyucu bir etki yapar.

2— Oruç her şeyden evvel bir irade denemesidir, öğle üzeri karnı acıkan oruçlu türlü yiyeceklerle donatılmış lokantaların önünden geçerken irade kuvvetine dayanır. Akşam üzeri sigarasızlıktan başı dönen bir tiryaki iradesini kullanır ve sabreder.

Türlü hadiselere kızan oruçlular böyle bir günde haklı da olsalar kimseyi incitmek istemedikleri için ses çıkarmazlar veya problemi iyilikle çözerler. Bütün bunlar orucun icabıdır. Fakat bütün bir ay iradesini böyle kuvvetle kullanan bir insan ramazandan daha kuvvetli bir şahsiyet olarak çıkar. Çünkü hayatın türlü meşakkatleri karşısında iradesini daha iyi kullanmayı öğrenmiştir.

Böylece daha iyi bir insan olacağı gibi sıhhate zarar verici şeylerle mücadeleyi kaybetmek ihtimali de azalır. Mesela ziyafetlerde sunulan yiyecekler ne kadar leziz olursa olsun çok yiyip mide fesadına uğramaz. Sigara ve diğer keyif verici zehirlere mağlup olmaz.

3— Oruçlu bir insanın günün geç vakitlerinde hissettiği açlık ona akşam evine eli boş dönenleri ve onun kapısında bekleşen yavruların halini öğretir, iftardan önce arız olan tatlı halsizlik ise deruni bir zevk ile birlikte hemcinslerine karşı engin bir hoşgörürlük verir.

Bunlar da neticede ruhen olgunlaşmış bir insanı meydana getirir. İşte o insandır ki kimsenin görmediği anlarda fakirlere yardıma koşar. Aylardır arayıp sormadığı akraba ve dostlarını iftara davet etmeyi arzular.

Şurasını da unutmamak gerekir ki buraya kadar söylenenler yalnız tam sıhhatli insanlar içindir. Hasta olanlar için durum şüphesiz tamamen başkadır.

Mesela zafiyet geçirmekte olanlar için oruç tutmak ciddi hastalıklara yakalanmak demektir. Aynı şekilde kansızlığı olanlar da oruca dayanamazlar. Tüberküloz, tansiyon yüksekliği, kalp hastalığı, felç, mide ülseri, şeker hastalığı olanlar oruçlarını mütehassıs bir doktorun nezareti altında tutmalıdırlar.

Kendini tam sıhhatli hissetmeyenler ve bilhassa yaşlılar itimat ettikleri bir hekimin tavsiyesine müracaat etmeden oruca bağlamamalıdırlar. Çünkü hastalar doktoru dinlemeden oruç tutarlarsa daha kolay ibadetlerden bile mahrum kalabilirler.

Kaynak: Doç Dr: Naci Bor / Diyanet İlmi Dergisi / Eylül 1970 / bkz: 279-280

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.