Düşmanları O’nu mübarek görevinden vazgeçirmek için türlü yollara, hileye, işkencelere başvurmuşlarsa da başarıya erememişlerdir. Amcası Ebu Talib’e bu tehditler karşısında şöyle haykırmıştı:
✓ Allah’a yemin ederim ki amca: Güneş’i sağıma, Ay’ı soluma koysalar, beni bu vazifeden vazgeçirmeye çalışsalar, yapamazlar. Ya Allah’ın emri yerine gelir, yahut helak olurum, fakat yine vazifemi bırakmam.
Uhud savaşında mübarek yüzü yaralandığı, dişi kırıldığı zaman kendisine, düşmanlara beddua et, denildi. Şöyle cevap verdi:
▬ “Ben lanetçi olarak değil, Allah’ın yoluna davetçi ve rahmet olarak gönderildim. Ya Rab! Kavmimi bağışla. Onlar bilmiyorlar” diye niyaz etti.
O’nun iman, ihlas, sabır, yiğitlik, ilim, kerem, merhamet dolu yaşayışından örnekler, O’nun Risalet deryasından birkaç damla, O’nun Hak Peygamber olduğunun ve insanların önünde hidayet rehberi bulunduğunun açık delili.
En kısa ve özlü söz:
Kaynak: Dr: Lütfi Doğan / Diyanet İlmi Dergisi / Haziran 1970 / bkz: 72