DOLAR
19,9662
EURO
21,3770
ALTIN
1.249,93
BIST
4.580,67
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
21°C
İstanbul
21°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Çok Bulutlu
23°C
Çarşamba Az Bulutlu
24°C
Perşembe Az Bulutlu
23°C

Peygamberimizin Veda Hutbesi ve Tamamı

Peygamberimizin Veda Hutbesi ve Tamamı
15.02.2023 01:45
0

Peygamberimizin Hz Muhammed (s.a.v)’in verdiği veda hutbesinin tamamı ve Türkçe metin. Veda Hutbesinin içeriği ve temas ettiği konular

Bütün beşeriyet için irfan ve hidayet kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in gerek ilim, gerekse belagat cihetinden ne muazzam bir mucize olduğu 14 asırdır münakaşa götürmez bir gerçek olarak karşımızdadır.

Arap dil ve edebiyatının şahikasına ulaşıldığı bir devirde bütün Arap edib ve şairlerinin bir tek süresine nazire yapmak kudretini gösteremedikleri bu İlahi Kelam, müspet ilim ve teknolojinin tekamül ve terakkinin en yüksek grafiğini çizdiği şu feza asrında ilmi hakikatlerinin tazelik ve değişmezliği hususunda herhangi bir kayba uğramamıştır.

Aksine gün geçtikçe yeni yeni ilmi buluşlarla Kur’an-ı Kerim hakikatleri daha da kuvvet kazanmaktadır. İlmi ve belaği i’caz mevzuunda Kur’an-ı Kerim, çeşitli ayet-i kerimeleriyle bütün ins-ü cinne açıkça meydan okumuştur.

Bu husus İslam’ın azılı düşmanları için Kur’an-ı Keram’in İlahi bir mucize oluşunu inkar yolunda bu meydan okuyuşa cevap vermek kaçırılmaz bir fırsattı.

Yüz yıllardan beri bu mevzuda bazı denemelere girenler olmuşsa da bunlar gülünç duruma düşmekten başka bir şey elde edememişlerdir. Peygamber Efendimizin hadis-i şerifleri hususunda Kur’an-ı Kerimedeki gibi bir i’caz bahis konusu olmadığı halde belagat ve ilmi ihata bakımından bu sahada da herhangi bir rakip çıkmamıştır.

Üzerinde en çok emek sarfedilen ve titizlikle durulan İslami ilimlerden biri de hadis ilmidir. Hadis-i şeriflerin sıhhat derecelerini tespit etmek için metin ve sened tenkidi üzerinde çok ciddî çalışmalar yapıldığı gibi muteber hadis kitaplarının şerh ve tasnii hususunda da büyük gayretler sarf edilmiştir.

Bütün bu araştırma ve çalışmalar İslam’ın temel kaynaklarından olan ve şer’i delillerin ikincisi bulunan Sünnet’in haiz olduğu büyük ehemmiyet dolayısıyladır.

Peygamber Efendimizin mübarek hadis-i şerifleri de, “O hevadan da söylemez (1)” mealindeki ayet-i kerime mantukunca Cibril-i Emin tarafından lafzı okunmayan bir vahiy ve ilham neticesidir.

Bu bakımdan ifade ettiği mana ve hakikatler nokta-i nazarından çok ihatalı ve derindirler. Bu yazımıza mezbu olan “Veda Hutbesi” de bütün beşeriyet için vaz ettiği değişmez düstur ve prensipleriyle asırlardan beri bir hidayet meşalesi olarak parlamaktadır.

Bu tarihi hutbe, insanoğlunun hukuk-u beşer mevzuunda 20. asırda ancak ulaşabildiği seviyenin çok üstünde bir insan hakları anlayışı getirmiştir.

Veda Hutbesini Peygamberimizin Veda Haccında irad ettiği hususunda şüphe ve ihtilaf yoktur.

Yalnız bu Hutbenin Arefe günü mü yoksa Bayram günü mü okunduğu hususunda rivayet farkları dolayısıyla bir ihtilaf mevcuttur.

İmam Buhari’nin, İbn-i Abbas (r.a) dan rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Veda Hutbesinde mevcut bazı cümleler yer almakta ve ravi İbn-i Abbas (r.a), bu hadis-i şerifin Bayram günü irad olunmuş bir hutbe olduğunu söylemektedir.

Buhari şarihi Allame Ayni merhum mezkur hadis-i şerifin fıkıh ıstılahındaki manasıyla hutbe olamayacağını beyanla bunun sadece sual ve cevaplardan ibaret bir muhavere olduğunu kaydetmekte, ancak vakfe ve şair menasik-i haccın tarz-ı ifasını talim maksadıyla Arefe günü irad ettiği Hutbenin hakiki manada bir hutbe olduğunu sözlerine eklemektedir.

Maamafih İmam-ı Şafi ve İmam-ı Ahmed İbn-i Hanbel bu hadis-i şerifle ihticac ederek Hac’da Bayram günü hutbe okumanın Sünnet olduğu hükmüne varmışlardır.

Bu husus ancak bir mezhep ve ictihad ayrılığı ifade eder. Yoksa üzerinde bulunduğumuz hutbenin tazammun ettiği hakikatlere gölge düşürecek hiçbir mahiyet ve hususiyet taşımaz.

Veda Hutbesinin Kütüb-i Sitte’den İbn-i Mace müstesna diğerlerinde ancak müteferrik olarak ve muhtelif bablarda dercolunduğunu görüyoruz. İbn-i Sa’d’ın Tabakat’ında da Hutbeden bir bölüm zikredilmiştir. Cahız da mezkur Hutbeyi hemen hemen meşhur olan metnine yakın bir tarzda kitabına almıştır.

Şu kadar var ki, rivayet senedini zikretmemiştir. Bu sebeple biz burada Hutbenin metnini en uzun ve ihatalı şekli ile rivayet eden İbn-i Hişam’ın kitabından tercüme etmeyi uygun bulduk.

Veda Hutbesinin Tercümesi ve Tamamı

İbn-i İshak’ın Ebu Said el-Hudri’den (r.a) senedi ile rivayet ettiği hadis-i şerifin devamında;

“Sonra Resul-i Ekrem (s.a.v) Haccına devam etti, müminlere Hacca dair vazîfeleri ve Haccın Sünnetlerini öğretti. Hamd ve senayı müteakip içinde çok şeyler beyan ettiği Hutbesine başladı ve dedi ki:

Ey insanlar….

  • Sözümü iyi dinleyiniz, bilmiyorum ama sizinle bu Vakfe yerinde bir daha ebediyen karşılaşamayacağım.

Ey insanlar….

  • Yekdiğerinizin kanları ve mallarına (el uzatmak) Rabbinize mülaki oluncaya kadar size haramdır. Şu (mübarek Arefe) gününüzün kutsiyeti ve şu içinde bulunduğunuz Zilhicce ayının hürmeti gibi.
  • (Bu ay ve günün kutsiyetini çiğnemediğiniz gibi birbirinizin can ve mal emniyetini de ihlal etmeyiniz.) Siz şüphesiz ki Rabbinizin huzuruna çıkacaksınız. İşte o zaman Rabbiniz size işlediğiniz bütün amellerinizin hesabını soracak.

Tebliğ ettim mi?

  • Kimde sahibine verilmek üzere bir emanet varsa onu yerine tevdi etsin! Faizin her türlüsü kaldırılmıştır. Fakat mallarınızın aslı yine sizindir. Ne zulmedin ne zulme uğrayın. Allahu Teala faizin tamamen yok edilmesini emretti. Abdu’l-Muttalib oğlu (amcam) Abbas’ın (alacaklı bulunduğu) bütün faizler hükümsüzdür.
  • Cahiliye devrinden intikal eden her türlü kan davası kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım kan davası amcam Haris’in oğlu Rebi’a’nınkidir. O Beni Leys kabilesinde süt anası ararken Hüzeyl isimli bir kadın tarafından öldürülmüştü. İşte cahiliye devrinden kalmış bu kan davasını kaldırarak işe başlıyorum.

Ey insanlar…

  • Şu kudsi topraklarda kendisine tapınılması hususunda şeytan iyice ümidini kesmiştir. Fakat o bunun dışında amellerinizden önemsemeyerek terk edeceklerinize bile razı olacaktır. Dininizi muhafaza hususunda ondan çok sakınınız.

Ey insanlar…

  • Harbedebilmek için haram ayların yerlerini değiştirmek, şüphesiz ki küfürde çok ileri gitmektir. Bu, kafirlerin kendisiyle dalalete düşürüldükleri bir şeydir. Bir sene helal olarak kabul ettikleri (bir ayı) öbür sene haram olarak ilan ederler.
  • Cenab-ı Hakk’ın helal ve haram kıldıklarının sayısına uydurmak için bunu yaparlar. Onlar Allah’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını da haram ederler. Hiç şüphe yok ki zaman Allahu Teala’nın yarattığı gündeki şekil ve nizamına dönmüştür. İnd-i İlahide ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır.

Ey insanlar…

  • Sizin kadınlarınız üzerinde, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız, hoşlanmadığınız kimseleri evinize sokmamaları ve açık bir hayasızlıkta bulunmamalarıdır. Eğer böyle bir şey yapacak olurlarsa Allahu Teala onları yalnız bırakmanıza ve hadlerini bildirmek için incitmeyecek derecede kendilerine vurmanıza izin vermiştir.
  • Eğer (hoşa gitmeyen hallerden) vazgeçerlerse (meşru çerçeve içinde) onların yiyecek ve giyeceklerini temin etmeniz gerekir. Onlara daima iyilik telkin ediniz. Zira onlar sizin himayenize muhtaç kimselerdir. Onları Allah’ın size bir emaneti olarak nikahınız altına aldınız. Allah’ın emriyle onların ırz ve namusu size helal kılındı.

Ey insanlar…

  • Sözümü iyi anlayınız. Ben tebliğ edilmesi gerekeni söylemiş bulunuyorum. Size sımsıkı sarıldığınız takdirde dalalete düşmeyeceğiniz gayet açık ve seçik iki (miras) bırakıyorum. Bunlar Kur”â’an-ı Kerim ve Sünnet-i Nebidir.

Ey insanlar…

Sözümü iyi dinleyin ve iyi anlayın. Hepiniz biliyorsunuz ki Müslümanlar birbirinin kardeşidirler. Gönül hoşnutluğu ile vermedikçe hiçbir kimseye kardeşinin malını almak helal olmaz. Nefislerinize zulmetmeyiniz.

Ey Rabbim, tebliğ edebildim mi?

  • İbn-i İshak burada; (Bana rivayet ettiler ki, bu Hutbeyi dinleyenlerin hepsi birden “Evet” dediler. Bunu müteakip Resulüllah Efendimiz de;”Şahid ol ya Rab” buyurdular.) diyor

Kaynak: Orhan Karmış (Din İşleri Yüksek Kurulu Raportörü) / Diyanet İlmi Dergisi / Haziran 1970 / bkz: 151-154

(1-Necm Süresi 4)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.