Riya Neden Yapılır Hiç Merak Ettiniz mi?
Riyanın başlıca sebepleri, insanlar tarafından beğenilmek
Bil ki, mürainin şüphesiz bir hedefi vardır. Riyakar ancak, mal, mevki ve herhangi bir maksada ulaşmak için riyakarlık yapar. Bunun üç derecesi vardır:
Birincisi: Bir isyanı işlemeğe imkan bulabilmek için ibadetiyle riya yapmak, kendisini muttaki olarak tanıtmaktır. Halbuki asıl maksadı, emin kimse olarak tanınıp bir mevki elde etmesi, muktedir olduğu nispette faydalanması için kendisine vakıf vs. malların teslim edilmesi, veya emanetlerin kendisine verilerek onları zimmetine geçirmesi, veya pis arzusuna için bir kadının sevgisini kazanmaya çalışması, veya gerçek niyeti genç oğlanlara bakmak olduğu halde ilim ve zikir toplantılarına katılmasıdır.
Allah katında riyakarların en sevimsizleri bunlardır. Çünkü onlar, Rablerine taati, masıyetlere doğru uzanan bir merdiven yapmışlardır. Aynı günahda direndiği halde üzerindeki töhmeti kaldırmak için takvalık (müttakilik) taslayan da bu guruba yakındır.
İkincisi: Riya yapmaktaki maksadı, dünya zevklerinden olan bir mala kavuşmak, veya güzel ve soylu bir kadınla evlenmektir. Bu kimse ilim ve ibadetle gösteriş yapar; ki, istediği kadınla kendisini evlendirsinler, veya kendisine mal versinler. Bu da haram bir riyadır. Zira, Allah’a taatle dünya metaı istemiştir. Fakat birincisinden hafiftir.
Üçüncüsü: Maddi bir menfaat gözetmez. Fakat kendisine noksanlık gözüyle bakılmasından, salih ve zahid kimselerden sayılmamasın dan korktuğu için hareketlerini kontrol eder. Mesela;
Acele yürürken insanları gördü mü hemen yavaşlar; ki, hakkında vakarlı değil denilmesin. Yine, gülmesinin ve şaka yapmasının peşinden, halkın gözünde küçük düşmemek için istiğfar edip içini çekmesi, üzüntülerini belii ederek:
Ademoğlunun gafleti ne kadar büyüktür şeklinde mırıldanması da bunun gibidir. Allah biliyor ki, yalnız olsa bu hareketleri hiç de büyütmeyecektir.
Yine, teravih kılanları, teheccüde kalkanları, Pazartesi ve Perşembe günlerini oruçla geçirenleri, sadaka verenleri gördüğünde, kendisine tembel ve cimri denilmesinden çekinerek onlara uyan da böyledir.
Oruçlu olmadığı halde, oruçlu olduğunu vehmettirmek için susuz iken su içmeyen, veya sofraya çağırıldığı h<lde gitmeyen, açıktan açığa: «Ben oruçluyum» demeyip: «Özrüm var» şeklinde mazeretler ileri süren de böyledir.
Özrüm var demekle iki pisliği irtikab ediyor:
- Oruçlu olmadığı halde, oruçlu olduğu hissini uyandırıyor.
- İhlaslı olduğunu, riyakar olmadığını ifade ediyor.
Şayet böyle günlerde yemeğe ve içmeye mecbur kalırsa, hastalığını bahane ederek mazeret ileri sürmekten geri kalmaz veya falanın gönlünü yapmak için orucumu bozdum. Çünkü onun kardeşlere karşı aşırı bir sevgisi vardır; yemek yedirmekten zevk alır.
Bugün bana çok ısrar etti; ben de onu kıramadım, orucumu bozdum Der ve daha bunlara benzer mazeretler..
Bu türlü sözlerin dillerde dolaşması, riya damarının içte kökleşmesindendir.
İhlas sahibi olanlara gelince… Onlar halkın bakışlarına aldırış etmezler.
İhlaslı kişinin nafile oruca karşı bir isteği yoksa, bu isteksizliğini Allah’ın bildiğini bilir ve kimseye aldırış etmez. Şayet Allah için oruç tutma hevesinde ise, Allah’ın bilmesine kanaat eder, bu bilgiye başkalarını ortak etmez.
Bazen zihnine oruçlu olduğunu gösterdiği takdirde başkalarının da kendisine uyacağı ve oruç tutmak için isteklerinin kabaracağı yolu hatıraların gelmesi, şeytanın bir hilesi ve aldatmasıdır.
Kaynak: İmam-ı Gazali / İmam-ı Gazali’den Müminlere Vaazlar / bkz: 506-507