İslam, insanın çevresiyle adalet, hakkaniyet ve ahlak ilkeleri temelinde samimi, iyi ilişkiler kurmasını ister. Bu ilişkiler hem yatay hem dikey olarak farklı kavramlar üzerine bina edilmiştir.
Örneğin milletler arasındaki ilişki tearüf/bilişme ve muarefe/tanışma üzerine, bireyler arasındaki ilişki adalet ve ihsan üzerine, aile ilişkileri ise meveddet ve rahmet üzerine inşa edilmiştir. Bütün bu ilişkilerde esas olan içtenlik, samimiyet, diğerkamlık gibi insani ve ahlaki erdemlerdir.
Rabbine ihlasla ve ihsan şuuruyla ibadet eden insan, varlık alemiyle de iyi ilişkiler kurar, kendisiyle barışıktır. Çevresiyle ilişkilerinde ahlaki erdemleri ve hakkaniyet ölçülerini daima muhafaza eder. Kimseye haksızlık yapmaz, kimsenin kalbini incitmez.
Allah’ın, kullarının ve çevrenin hukukunu daima gözetir. Bütün bu ilişkiler ağını sağlam temeller üzerine kuran kişi medeni insan, böyle toplumlar da medeni toplumlardır.
Teknoloji alanında yaşanan baş döndürücü gelişmelere bağlı olarak iletişimin büyük bir ivme ve güç kazandığı günümüzde, söz konusu ilişki ve iletişim biçimlerinde devrim niteliğinde gelişmeler yaşıyoruz.
Sanal çağ olarak da adlandırılan günümüzde, bir mesajla büyük kitlelere anında ulaşılabilmekte, duygu ve düşüncelerimizi çok geniş bir platformda insanlarla paylaşabilmekteyiz. Sürekli yaygınlaşan ve etki alanını her geçen gün genişleten iletişim dünyası;
Bilginin, haberin süratle yayılmasını sağladığı gibi, pek çok kişi tarafından anında değerlendirilmesine ve yorumlanmasına imkân vermektedir. Öte yandan sosyal ağlar, dünyanın en uzak köşesindeki kardeşlerimizle tanışmaya ve kardeşlik bağlarımızı güçlendirmeye zemin hazırlamaktadır.
Bugün insanlığa düşen, birey ve toplum yararı düzleminde bu gelişmeleri yeni imkan ve fırsatlara dönüştürmektir. Çocukların çok küçük yaşta bilgisayarla tanıştığı, internetle ve sanal oyunlarla büyüdüğü bir zamanda;
Sanal dünyanın dini değerlerimizi, aile kurumuzu, genel ahlakı ve bizi ayakta tutan değerleri sarsacak, gençlerimizin gelişimini ve ahlakını olumsuz etkileyecek, onların zihin ve gönül dünyalarını örseleyecek tüm zararlı etkilerinden koruma sorumluluğumuz var.
Sanal platformun arkasına saklanan art niyetli çabalara karşı bilinçli olma görevimiz var. Bugün çok yönlü istifade ettiğimiz sosyal medyanın iyi kullanılmadığı takdirde;
Bilgi kirliliğine, yanlış yönlendirmelere, sanal alemin cazibesine ve özgür platformuna kapılarak ahlaki problemlere kapı aralayabileceği gözden ırak tutulmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki;
Sanal dünya, ilişkilerimizi iyi yönde geliştirmek, bilgi paylaşımını artırmak, ahlaki değerleri hep birlikte yükseltmek ve daha yaşanılabilir bir dünyayı birlikte inşa etmek için bir vasıta olmalıdır.
Kaynak: Yüksel Salman / Diyanet Aylık Dergisi / Mart 2017