Sürekli akan bir yanın olsun. Aktığın yön, mecra önemli değil. Gitmen gereken yere bir yol bulunur elbet. Bazen ihtiyaç sahipleri bir kanal açar, daha hızlı ve güvenli akman için… Bazen de nasıl olsa akıyor, nimetleniyoruz, kendimizi yormayalım, akmaya devam eder denilir.
Bir başka ihtiyaç sahibi yeni bir kanal açar, başka yöne, farklı diyarlara akıtır seni. Bazen de suyuna ihtiyaç duyan olmaz, öylece bırakırlar seni kendi haline, kurumaya terk ederler. Fakat sen görünmeyen yollardan akacak bir yol bulup akmaya devam edeceksin. Önemli olan hayat pınarının kurumamasıdır.
Kimlerin senin akışına yol verdiği, kimlerin serin sularından içtiği, kimlerin suyunun kuruması için çalışıp çabaladığı, kimlerin kaynağın üstünü örttüğü senin için hiç önemli olmasın. Hiçbirine aldırış etme, kin besleme. Benden için ya da içmeyin deme hiç kimseye. Sadece ak, ak, ak…
Sen pınar olmaya bak… İçin hep kıpır kıpır olsun, suyun fokur fokur çağlasın… Ama bitki ama hayvan, ama insan… ya da düşman, senden beslensin… Sen yeter ki duru bir kaynak ol, içeni zehirleme, içen senden hayat bulsun. Bir defa içen, bir daha içmek istesin.
Seni içen Rabbine şükretsin. Sana teşekkür etmesini bekleme. Sana teşekkür eden divaneye aldırış etme. Kendinde benlik görme. Rabbin suyunu çekip alırsa sana kim su verebilir?
Allah’ın lütfuyla var olduğunu unutma. Suyundan içenlerin vefasızlığından şikayet etme. Bir yudum su içtiği için, kimseyi kendine minnettar sayma. Senden kana kana içenlerin, bir başkasının içmemesi için üstünü örtmelerine hayret etme. Üstünü toprakla örtenin ayakları altında ezildiğini sanma.
Gülümse ve ayaklarını okşa… Uzaklaşınca da yüzeye çıkmak için bir yol ara. Tembel tembel oturup bir çiftçinin kazma kürekle beline vurmasını bekleme.
Akmak için teşekkür veya ücret bekleme. Akmamak için karı-buzu, sarpı-yokuşu bahane etme. Sahibini bil, kendini tanı. Varoluş sebebini unutma. Seni yarattı ki, mahlukata hizmet edesin.
Mahlukata hizmet hakka hizmettir bilirsin… Sen Rabbinin rahmetinin bir tecellisisin. Mahlukatı suyundan mahrum etme.
Çiftçi, sana akman için bir kanal kazmadı diye tarladaki tohumların kuruyup, çatlamalarına göz yumma. Ak, ak, ak… Her şey seninle hayat bulsun. Akıttığın suyu kendi marifetin bildiğin zaman, işte o zaman kurursun. Sen, kendini kurutursun
Bilmez misin ki Rabbin, sana lütfederse bütün dünya bir araya gelse seni kurutamaz. Bunu bilmez misin?
Suyunu yüzeye bırakmazlarsa sen kurumuş olmazsın. Sadece senin aktığını görmeyenler seni kurumuş sanacaklar, seni yok bilecekler. Bu durum Rabbinin seni örtmesidir, korumasıdır, araya perde koymasıdır. Fakat sen yine de yok olmayacaksın.
Kendini yok sayma, sen akmalısın, akacaksın. Çünkü yerin dibinde yaşayan yılan-çıyan, börtü-böcek senin suyuna ihtiyaç duymuştur. Yani vazifen derinlere inmek, derinleşmek olmuştur. Buharlaşmaktan kurtulup kendini toparlamak olmuştur.
Ne de güzel akıyordum, neden şimdi durumlar değişti? diyerek Rabbine sitem etme. İsyan etme, sen niyaz makamında değilsin, şikayet etme.
Rabbinin işine mi karışacaksın?
Acizliğini bil. Rabbine ve mahlukatına isyan etme. Eğer takdir durmanı gerektirmişse sakın buna itiraz etme. Suyunu depolama, gücünü toparlama zamanı gelmiştir. Akacağım diye inat etme.
Amacın görünür olmak mı, yoksa Rabbinin emrine uymak mı?
Sakın hedefini şaşırma… Yeni pınarlar var ettiği için Rabbine gücenme. Ümitsizliğe kapılma. Diğer pınarlara haset etme. Diğer pınarlarla hayır yolunda yarışabilirsin ama sakın hayırlı işlerine engel olma.
Suyunu diğer havzalara boşalt, diğer pınarlarla birleş ama senin adını almasını bekleme. Amacın nam salmak olmasın. Amacın suyunu akıtmak olsun. Cana can katmak, kurumuşa hayat vermek olsun. Fakat namına da kara leke sürmelerine asla müsaade etme.
Sen berrak bir pınar ol. Ak, ak, ak… Hayat seni hep akarken görsün. Bekleyip bulanma, kokuşma… Mahlukata can verip, taze filizler devşir.
Ey insan! Sen su kadar şeffaf ol her işinde… Ve su kadar faydalı ol her şeye… Ey insan, su kadar aziz ol!
Kaynak: Halime Karabulut (Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü) / Diyanet Aylık Dergisi / Aralık 2013 / bkz: 56-57