Takva; korunmak, sakınmak, Allah’ın emir ve yasaklarına buyruklarına karşı gelmekten sakınmak, O’nun sevgisini, rahmet ve gufranını kaybedip gazabına uğramaktan korunmaktır.
Başka bir tabirle takva;
- Sorumluluk duygusu taşımaktır.
- İşlenmesi gerekeni yapmak, yapılmaması gerekeni işlememek suretiyle doğruluktan ayrılmamaktır.
- Dinin emir ve yasaklarına uymaktır.
- İyiliği işleyip kötülükten çekinmektir.
Takva sahibi olan kul böylece Allah’ın buyruklarına karşı gelmekten sakınır.
O’nun sevgisinden, rahmetinden mahrum kalırım endişesi onu daima uyanık tutar. Bu düşünce hali onu güzel ahlak sahibi, olgun bir kişi yapar. Böylece en büyük emel olan insan-ı kamil mertebesine erişir.
Abdullah İbn-i Mes’ud‘a göre takva;
- Allah’a daima itaat üzere olup asla karşı gelmemek
- Her vakit Allah’ı anıp O’nu gönlünden çıkarmamak
- Her durumda şükredip nankörlük yapmamaktır.
Bu yönden takva, çok üstün bir mertebedir.
Bu manada takva, Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde övülmüştür. Böylece takva bütün güzelliklerin başı, iyiliklerin kaynağıdır. Müttaki kul olmak en büyük şereftir.
Kaynak: Osman Keskioğlu / Diyanet İlmi Dergisi / Mart 1970 / bkz: 74-75