Tevbe Süresi Tefsirine Giriş (Geylani)

Tevbe Süresi Tefsirine Giriş (Geylani)

Taklit ve tahmin tevehhümlerinden kurtulmuş, yakin ve tahkik sokağına kurulmuş olup, ifrat ve tefridin her ikisinden de yüz çevirmiş olarak tevhid meskenine iyice yerleşen, fena ve tecrid mekanını vatan edinen kimseden şu hakikat gizli kalmaz:

Her kim hayvaniyet mertebesinden uzaklaşmaz ve kendi hüviyet ağacında, tevhid ve marifetten ibaret olan insanlık meyvesini geliştirip yetiştirmez ise o kimse ve yabani hayvanlar mertebe bakımından eşittir. Hatta bu kimse, hayvanlardan daha kötü bir hal üzeredir.

Ve her ne zaman ki bu kimse, Mürebbi’nin, onu kendi cehaletinden kurtarraak asıl yaratılış gayesi olan şeye ulaştırmaya götüren hükümlerine itaat etmeyip, onun emirlerine boyun eğmezse, özellikle de kendini terbiye etmek için görevlendirilip gönderilene ve yine kendini irşat edip kemale erdirmek için Allah tarafından emrolunan kimselere karşı büyüklenip, zorbalaşıp itaat ederse ve hatta onu yalanlayıp inkar ederse;

Onun emrine karşı azgınlıkta bulunursa ve -Allah korusun- O’na başka bir şeyi şirk koşarsa, muhakkak ki; bu kimsenin kelime-i tevhidin yayılması, sapasağlam dinin ve tertemiz şeriatın galip gelmesi hususunda ruhlarını cömertçe harcayan temkin ehli muvahhidler tarafından katledilmesi helaldir,

Bu sebeple asla kopmayan sapasağlam ipe sıkıca yapışan velayet erbabı üzerine gaza ve cihat farz kılınmıştır. Öyle ki, onların bu gazaları her bir hallerinde Allah ile beraber olmak içindir, onlardan bu gazalarda şehit olanlar diridirler ve Rableri katında, daha önce gözlerinin görmediği ve nefislerinin şahit olmadığı faziletli sofralardan rızıklanırlar. Bu sebeple, Hz Adem’den nebimiz Hz Muhammed’e kadar bütün nebiler savaş ve cihattan hali kılınmamışlardır

Her türlü eksiklikten münezzeh olan yüce Allah, kitabında peygamberlerden bazısının kıssasını tafsilatlı bir şekilde anlattığı gibi, bazısının kıssalarını da icmal tarzda zikretmiş ve nebisine hitap ederek şöyle buyurmuştur:

Onlardan sana kıssalarını anlattıklarımızda var, durumlarını sana bildirmediklerimiz de var (Ğafir 78). Nebilere savaşın vacip oluşunun sırrına gelince: -Allah (c.c) en doğrusunu bilir-, resullerin ve nebilerin gönderilmesinin sebebi şüphesiz kulların ahvalini ıslah etmek, onları dünya ve ahirette doğru ve iyi olana yönlendirmek içindir.

Bu ise, sapkınlığa ve başkasını saptırmaya zorunlu olarak götüren, çeşit çeşit bidat ve cidalin yayılmasına sebep olan fasit arzuların çoğalmasından ve insanları her türlü haddi aşmaya, kuralları çiğnemeye çağıran, onları ihtilafa düşüren batıl görüşlerin zuhurundan sonra tasavvur edilebilir.

Bu fitne ve fesadın ortadan kaldırılması, ehline engel olunması ve temelinden, kökünden sökülüp atılması ise ancak, o fitneye sımsıkı yapışanlara karşı tam bir hakimiyet elde ederek köklerinin kazınmasıyla olur. Bu iş kolay değildir, ancak savaş, münakaşa ve mücadele ile olur. İşte bu sebeple yüce Allah’ın kanunu kıtal / savaş üzere cari oldu ve onu ibadetlerin en faziletlisi saydı

Sonra, şirklerinde ısrar eden müşrikler, Allah’a ve Resulü’ne karşı kin ve nefret bakımından en şiddetli olanlar ve onlara en çok düşmanlık edenler olduğu için, yine yaptıkları antlaşmalar ve verdikleri sözlerin Allah’ın sonsuz ilmine göre itimada şayan olmadığı için, yüce Allah kendisinin onlardan beri olduğunu beyan etmiştir.

Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: II / bkz: 255-256

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.