Yunus Süresi 23 ve 24. Ayetin Meali-Tefsiri
Yunus Süresi 23. Ayet Meali: Fakat Allah onları kurtarınca, bir de bakarsın ki yine haksız yere yeryüzünde taşkınlık ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taşkınlığınız ancak kendi aleyhinizedir; sadece fani dünya hayatının menfaatini elde edersiniz, sonunda dönüşünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarınızı size haber vereceğiz.
Yunus Süresi 23. Ayet Tefsiri: Ey helak olma vartasından kurtulup necata erişmiş olma nimetini unutan insanlar!
Muhakkak ki sizin taşkınlığınız, bu dünya hayatında iken itaat ve şükür yerine ansızın değiştirdiğiniz küfrünüz sırf kendi zararınızadır. Bu yaptıklarınız ahiret hayatında bizzat kendi nefsinize dönen bir vebaldir. Zira şu değersiz dünya hayatının bir süre tadını çıkarınız.
Ancak şunu unutmayın ki; bu dünya hayatının lezzetlerinden ve şehvetlerinden faydalanmak ve onun süsleriyle meşgul olmak az, hakir, kolay erişilebilir değersiz bir karşılıktır. Yok olup gidecek şey için baki olanı terk etmek ve yine sürekli, devamlı olan ruhani lezzetleri az ve sonlu olan bedeni lezzetler için terk etmek akıllı adamın işi değildir.
Mahşerde hesaba çekmek için sizi huzurumuza aldığımızda siz yaptıklarınızı tek tek bildireceğiz ve bizzat sizin yapmakta olduğunuz şeylerle, amellerinizin muktezasınca size muamelede bulunacağız. İyilik yapmışsanız karşılığı iyiliktir, yok kötülük yapmışsanız karşılığı kötülüktür.
Yunus Süresi 24. Ayet Meali: Dünya hayatının durumu, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde birbirine karışır. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz gelir, de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş bir hale getiririz. İşte iyi düşünecek topluluklar için ayetlerimizi böyle açıklıyoruz.
Yunus Süresi 24. Ayet Tefsiri: Dünya hayatının misali şöyledir:
Kendisiyle aldanıp durduğunuz kendisine meylettiğiniz, süsleriyle, ziynetleriyle, sahtelikleriyle, aldatmacalarıyla, mallarıyla ve oğullarıyla övünüp durduğunuz bu dünya hayatının durumu ve hali şu misalde olduğu gibi gerçekten tuhaftır. Gökten indirdiğimiz su gibidir ki o su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. O su ile bitkileri yetiren toprak bir birine karışmıştır ve onların bu şekilde bir birine karışmasından insanların ve hayvanların yediği türlü türlü hububat ve bakliyat hasıl olmuştur.
Nihayet yeryüzü süslerini takınıp, o bitkiler yeşerip yetişmeye başlayıp bir çok çeşit süs ve ziynetiyle süslendiği ve o yeryüzünün ahalisi de kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, yani o yeşeren nebatatı hasat edip toplamayı ve onlardan yüksek bir değer almayı kendi güç ve imkanları dahilinde gördükleri bir sırada geceleyin veya gündüzün, onu helak edip, kökünden kazıyıp yok etmek üzere ona emrimiz ansızın gelivermiştir, o nebatat olgunlaşmadan önce ansızın onu öyle ekilmiş bir hale, hatta köklerinden koparılıp atılarak yerle bir edilmiş bir hale getirmişizdir ki sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş, orada hiçbir şey yetişmemiş gibi oluvermiştir.
Düşünen bir kavim için ayetlerimizi işte böyle örnek vererek açıklıyoruz ki; Akıllarını, misal veren ve kendisi hakkında misal getirilen şeyi idrak etmede kullananlar ve akıl yürütüp tefekkür ettikten sonra dünya hayatımın sahte, aldatıcı bir seraptan ve sürekliliği olmayan bir şimşekten başka bir şey olmadığı hususunda uyanık olan kimselere örnek verir açıklarız. Bu dünya hayatının vefasızlığına aldanan kimse, insanı yakıp kavuran bir susuzlukla helak olur. Onun ışığıyla aydınlanan da doğru yoldan sapar
Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: II / bkz: 363-365