Yunus Süresi 66-67-68. Ayetin Meali-Tefsiri
Yunus Süresi 66. Ayet Meali: İyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa yalnız Allah’ındır. (O halde) Allah’tan başka ortaklara tapanlar neyin ardına düşüyorlar! Doğrusu onlar, zandan başka bir şeyin ardına düşmüyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar.
Yunus Süresi 66. Ayet Tefsiri: Helak olup gidecek olan gölgelerin Rabliğini ve batıl suretlerin uluhiyetini iddia eden kimseler için hidayet kaynağı olan ey nebi!
Onları bu gafletlerinden uyandırmak ve uyarmak kastıyla onlara de ki:
Ey ahmaklar topluluğu!
- Nasıl oluyor da yaratılmış olan ve kendisine üstünlük sağlanmış olan bir şeyi Hakim ve Kadim olana şirk koşuyorsunuz?
Ey haddi aşan cahiller!
- Artık uyanın ve iyi bilin ki! Göklerde melekler topluluğundan ve yerde de insanlar ve cinler topluluğundan zuhur yeri olarak her ne varsa yalnız Zatıyla tek ve yegane olan, isim ve sıfatlarıyla da ufuklarda tecelli eden Allah’ındır.
Bütün bunlar yalnız O’nun takdiriyledir. Fazilet ve şereflerine, durumlarının yüce oluşuna rağmen onlar bile asla rububiyet ve uluhiyete hak kazanamazlar. Düşünüp ibret alma mertebesinden .düşmüş olan bu cemadat nasıl olur da rububiyet ve uluhiyete müstehak olabilir.
O halde Allah’tan başka şeyleri tıpkı yüce Allah’a kulluk etmede olduğu gibi ibadet edilmeye müstehak görerek O’na uluhiyette şirk koştukları ortaklara tapanlar neye tabi oluyorlar?
Onlar yok olup gidecek, zayi olacak olan batıl bir yalandan başka bir şeye tabi olmuyorlar. Bilakis o dalalete sapmış müşrikler ancak Hakkın hüviyetinin bütün zuhur yerlerindeki sırrını bilmemelerinden ve bu sırdan gafil olmalarından kaynaklanan bir tahmin ve kuru bir zandan başka bir şeye tabi olmuyorlar.
Bu sebeple de onlar o sırrı bir zuhur yerinde yüceltiyor diğer zuhur yerinde küçük görüyorlar Ve yalandan başka bir şey söylemiyorlar. Onlar bu iddialarında ve Hakkın sırrını bu şekilde sadece tek bir zuhur yerine hasretmelerinde yalan söylemekten ve büyük bir iftira atmış olmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Yüce Allah zalimlerin söyledikleri şeylerden pek yüce ve pek büyüktür.
Yunus Süresi 67. Ayet Meali: O (Allah), geceyi içinde dinlenesiniz diye sizin için yaratan, (çalışıp kazanmanız için de) gündüzü aydınlık kılandır. Şüphesiz bunda dinleyen bir toplum için ibretler vardır.
Yunus Süresi 67. Ayet Tefsiri: Ey cahiller topluluğu!
- Nasıl oluyor da Allah’tan gafil oluyorsunuz?
Ey haktan ve hakikatten perdelenmişler!
- Nasıl oluyor da O’na O’nun dışındaki bir şeyi şirk koşuyorsunuz?
O yüce Allah, kudretinin ve hikmetinin kemali ile, içinde sükûnet bulasınız ve rahata erip yorgunluklarınızdan kurtulasınız diye sizin için geceyi bir örtü olarak yaratan, gündüzü de geçiminizi sağlamak için gerekli olan işlerinize yönelik taleplerinize yol bulasınız diye aydınlık kılandır.
Elbette bunda, Allah’ın bu şekilde takdir edip yaratmasında, gaflet ve şaşkınlık şüphelerinden arınmış bir şekilde sadık bir azimet ile tam bir mükaşefe üzere, tefekkür ve tecrübe kulağıyla söz dinleyen bir kavim için O’nun kudretinin mükemmelliğine, hükmünün ve hikmetinin sağlamlığına, uluhiyette tek, rububiyette yegane oluşuna, yine alemde tasarrufta bulunmada her hangi bir kimsenin desteği olmaksızın ya da Kendisine mülkünde ortak ya da muhalif bir kimsenin müşareketi olmaksızın müstakil oluşuna işaret eden yüce ayetler ve büyük deliller vardır.
Kendilerini hakikatten perdeleyen hicaplarının ve kalp, kulak ve gözlerindeki perdelerin kalınlığından dolayı Allah’ı layıkı veçhiyle takdir edemediler. Bu sebeple de her türlü eksiklikten münezzeh olan yüce Allah’a münezzeh olduğu şeyi nispet ettiler.
Şöyle ki;
Yunus Süresi 68. Ayet Meali: Allah çocuk edindi dediler. Haşa! O bundan münezzehtir. O hiçbir şeye ihtiyaç duymayan yegane zattır. Göklerde ve yerde ne varsa hep O’nundur. Bu hususta yanınızda herhangi bir delil yoktur. Allah hakkında bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?
Yunus Süresi 68. Ayet Tefsiri: Haşa O, böyle şeylerden münezzehtir. Ve zalimlerin söyledikleri şeylerden pek yüce ve pek büyüktür. Nasıl olur da O’nun bir çocuğu olabilir. Çünkü O, Zat’ı itibarıyla çoğalmaktan mutlak anlamda müstağnidir.
Asıl itibarıyla O’nun dışındakilerin vücudu da yoktur. Bilakis Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Yüce Allah’ın güzel isimleri ve yüce sıfatları hasebince, muhabbet ve lütuf tecellileri muktezasınca kainatın boyasına boyanıp onunla aynileşmeksizin, bilakis yansıma suretiyle zuhur ettiği göklerde ve yerdeki bütün zuhur yerleri O’nundur
Ey cahiller topluluğu!
Bu hususta, Allah’ı tarıma ve layıkı veçhiyle takdir etme hususunda sizde, yanınızda hiç bir delil, hiçbir hüccet ve burhan yoktur. Sizin bu yalan iddialarınızda ve batıl sözlerinizde hiçbir deliliniz yoktur bilakis siz bu husustaki sözlerinizi iftira atarak ve riyakarlıkla söylersiniz
Ey müfteriler!
Allah hakkında bilmediğiniz, O’nun şanına layık olup olmadığını idrak edemediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz ve iftira mı atıyorsunuz?
Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: II / bkz: 385-387