Yusuf Süresi Tefsirine Giriş & Geylani

Yusuf Süresi Tefsirine Giriş & Geylani

Rüyanın suretleri/çeşitleri üzerinde düşünen ve onun nasıl oluştuğu hakkında, şimşek gibi çabucak kayboluşu, istikrarlı olmayışı üzerinde tefekkür eden kimseler için şu hakikat gizli değildir.

Vücud-ı hayali (gölge varlık), mevcudat içerisindeki en latif ve en ince, maddeden soyut olma bakımından en saf olanı, daima yenilenen ilahi tecelliye en çok benzeyenidir. Şu kadar var ki, ondan çekilmiş, ondan alınmış olan gaybi eserler, mevcutlar elbette ki olacaktır. İşte bundan dolayı, rüyanın yorumlanması ve tevil edilmesi zorunludur.

Rüya-yı salihanın, doğru rüyanın peygamberliğin yetmiş kısmından birisi olarak kabul edilmesinin sebebi budur.

Rüya hakkında bilgi sahibi olanlar ve mahiyetini iyice araştıran kimseler, aslında Allah-ü Teala’nın kendilerini kutsal ruhlar ve hads/ilham mertebesi ile koruduğu kimselerdir. Bu hads mertebesi mükevvenatın zerreleri üzerinde mütecelli olan zat-ı vahdetin sereyanının sırrı üzerinde, mazharlar ile cüzler arasındaki irtibat ve münasebetin inceliklerinin keyfiyeti ve nasıllığı üzerinde derin derin düşünmeye bağlı olarak elde edilir. Fakat bu mertebeyi elde etmek çok çok nadirattandır.

Bu mertebeye ulaşan insanların kemalleri fıtratlarına tam anlamıyla uygun bir hale gelir. Böylece onlar, ilahi hilafet ve niyabete müstehak olurlar.

Bu mertebeye sahip olanlardan birisi de Yusuf-1 Sıddık‘tır (Rahman’ın salavat ve selamı onun üzerine olsun). O, hayal hazretini/ mertebesini ihata etmiş ve onun hiçbir rüya hakkındaki yorumu isabetsizliğe uğramamıştır. Onun bu vasfını Cenab-ı Hak bu sürede haber verdiği gibi, Hz. Peygamber’den gelen, Hadis ve İslâm Tarihi kaynaklarındaki rivayetler de bu hususta oldukça açıktır.

Cenâb-ı Hak, nebisini / Hz. Peygamber’i Hz. Yusuf’un mertebesi ve yüce kadri hakkında bilgilendirmeyi murat edince, habibinin kemal dairesini tamamlamak ve onun izini takip eden evliyaların, Hakk’ın kendileri için hazırlamış olduğu meratip hazlarına nail olmaları maksadıyla Hz. Yusuf’un kıssasını kitabında zikretmiştir.

Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C: II / bkz: 481-482

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.